Komünist Manifesto’nun kapitalizme ‘selam çaktığı’ yönündeki asılsız söylentilere rağmen, eser geleceğin sosyalist toplumlarına önemli bir uyarıda bulunuyor. “Tarım ve imalat endüstrilerini birleştirmeli, yavaş yavaş kır-kent ayrımını tamamen yok etmeli ve nüfusu ülkelerin topraklarına daha eşit şekilde dağıtmalıyız.”

Dünya ve Çin nasıl kurtulacak?

Louis Proyect

Marx için kapitalizm, insanlığı bu denli tehdit eden bir şey değildi. Hatta sol görüşe mensup bazı insanlar Marx’i kapitalizm yanlısı olmakla suçlarlardı. Neticede Komünist Manifesto’da “Tarihsel açıdan bakıldığında en devrimsel rolü burjuvazi oynamıştır” yazıyor.

Marx ve Engels için kapitalizm, feodalizme kıyasla bir ‘ilerleme’ sayılabilirdi fakat insanlığı yönelik bir tehdit olarak algıladıklarını gösteren bazı ibareler de vardı. Hatta ekososyalizmin temellerini attıkları da söylenebilir. Marx Kapital’de şöyle yazıyordu. “Kapitalist üretim insan ve yerküre arasındaki metabolik ilişkiyi bozuyor. Kapitalist tarım, işçiyi ve toprağı soyma sanatında ilerleme anlamına gelir. Topraktan daha fazla ürün almak, uzun vadede verim için gerekli kaynakları yok ediyor.”


SİSTEMİN ÇELİŞKİLERİ

Richard Smith’in yeni çıkan bir kitabı, Çin özelinde Marx’ın uyarılarını fevkalade özetliyor, sistemin çelişkilerini göz önüne seriyor. Marx kitabını yazarken o dönem İngiltere’de yaşananlarla, Çin’de şu an yaşananlar arasındaki benzerlik bu kadar çarpıcı olamazdı. İngiltere’de topraksız kalan çiftçiler, tekstil endüstrisinin ‘şeytan değirmenlerinde’ çalışmaya mecbur kalıyordu. Çin’deki çiftçiler ise Foxconn gibi fabrikalarda çalışıyorlar. Smith fabrikaları şöyle tarif ediyor: “Foxconn’da işçiler aylar ve hatta yıllar boyunca aynı hareketi hızla tekrarladıkları tek bir iş yapıyorlar. Tehlikeli kimyasallara ya da toza maruz kalıyorlar, kötü muamele görüyorlar. Sonunda sağlıkları iflas ediyor, gözleri bozuluyor ve işi bırakıyorlar, ya da hatta intihar ediyorlar.”

KAPİTALİST TARIM

Dönemin İngiltere'sinde olduğu gibi kapitalist tarım, Çin’de toprağı öldürüyor. Çin’in toprakları ve su kaynakları fabrikaların zehirli atıkları ile kirletiliyor. Şehirlerde yaşayan ve bu topraklarda üretilecek gıdaya bel bağlayan insanlar da tehlikeye giriyor. Smith’in kitabında tarif edilen hava kirliliği problemi ise Louisiana’daki petrokimya fabrikaları yüzünden ‘kanser vadisine’ dönüşen toprakları hatırlatıyor.

Smith’in kitabında anlatılanların birçoğu devlet verilerine dayanıyor. Örneğin, 2012 yılına ait devlet verilerine göre Çin’deki nehirlerin yüzde 40’ı, ‘ciddi derecede kirlenmiş’ kategorisindeydi ve yüzde 20’si o kadar kirliydi ki suya dokunmak bile tehlikeliydi. Ülkenin su kaynaklarından sorumlu kurumu Ma Jun’a göre, 2007 yılı itibariyle ülkedeki balık türlerinin üçte birinin nesli tükenmişti.

Emlak sektörü tarım topraklarını mega şehirlere çeviriyor. 2013 yılı verilerine göre ülkede 7.5 milyon dönüm toprak, tarım yapılamayacak kadar kirlenmiş durumda. Kimine göre Çin’deki tarım topraklarının yüzde 70’i ‘bir ölçüde’ kirlenmiş durumda.

GIDAYA ERİŞİM

Çin’in zenginleri için halen saklanacak yer var. Sağlıklı gıdaya erişebiliyor ya da salgında yatlarına ya da çiftliklerine sığınan New York zenginleri gibi yaşayabiliyorlar. Özel bahçelerde yetiştirilmiş organik gıdayla besleniyorlar. Çin’de nüfusun geri kalanı da sağlıklı gıda ithalatından istifade ediyor. Çinli tarım şirketleri Afrika’ya, Asya’ya ve hatta ABD’ye yayılıyorlar. Adeta Avrupa’nın Afrika’daki kolonileşme stratejisini tekrar ediyorlar. İngilizler madenlerin kontrolü için Almanlarla ve Fransızlarla aşık atıyorlardı. Çin şimdi hem madenlerle, hem gıdayla ilgileniyor.

Komünist Manifesto’nun kapitalizme ‘selam çaktığı’ yönündeki asılsız söylentilere rağmen, eser geleceğin sosyalist toplumlarına önemli bir uyarıda bulunuyor. “Tarım ve imalat endüstrilerini birleştirmeli, yavaş yavaş kır-kent ayrımını tamamen yok etmeli ve nüfusu ülkelerin topraklarına daha eşit şekilde dağıtmalıyız.”

NÜFUSUN BÜYÜMESİ

Geçtiğimiz günlerde New York Times’da Ruchir Sharma imzasıyla çıkan bir yazıda Vietnam sıradaki ‘Asya Mucizesi’ olarak tarif ediliyordu. Sharma, Morgan Stanley Yatırım Yönetimi’nde stratejist olarak görev yapıyor ve Wall Street’teki dostlarını da Vietnam konusunda bilgilendiriyor. “Ülkede çalışma çağındaki nüfus büyüyor ancak nüfusun büyük bölümü halen kırsal kesimde yaşıyor. Dolayısıyla ekonomi işçilerin şehre göç etmesiyle büyümeyi sürdürebiliyor.” Son beş yılda ihracatını Vietnam kadar arttıran başka bir ülke daha yok. David Harvey’in de söylediği gibi, bu sürecin adeta sonu yok ve görünüşe göre ancak fabrikaya atılacak çiftçi kalmadığında duracağız. Peki o zaman ne yiyeceğiz?

EKOLOJİK MEDENİYET

Çinli Başkan Şi ekolojik medeniyetten bahsediyor ancak bunu inşa etmekte pek başarılı değil. Çin’in alternatif enerji kaynaklarına ilgisi yüksek fakat ülke halen büyük ölçüde kömüre bağımlı. Ülke acilen frene basmalı ve yön değiştirmeli. Değişimin kaynağı ülkeyi Marx’ın orijinal vizyonuna yaklaştıracak işçiler, çiftçiler ve öğrenciler olmak zorunda. Sosyalizm, kökeninde endüstriyel kapasite ile ilgili değil, insanların yoksulluk, savaş, temiz su ve toprak kaygısı yaşamadığı sağlıklı yaşamlar sürmesi ile ilgili.

Smith kitabının son bölümünde bu devrimin nihai amacının ne olacağından söz ediyor. Yazımı, Smith’in geleceğe dair ümidi tarif eden paragrafla bitireceğim. Sosyalist hayaller şu an imkansız gibi görünse de, şu an karşı karşıya kaldığımız barbarlık karşısında başka şansımız yok.

İKLİMİN ÇÖKÜŞÜ

“Ünlü bilimkurgu yazarı, ekososyalist ve inatçı optimist Kim Stanley Robinson Kırmızı Ay kitabını Pekin’de Çinli işçilerin, Washington’da Amerikalıların isyanlarıyla noktalıyor. Dünyanın şu an gerçekten buna ihtiyacı var. Olanaksız mı görünüyor? Tabii ki. Fakat iklim çöküşünü engellemek istiyorsak 2047’ye kadar bekleyemeyiz. Çin için tek çözümün devrim olduğunu söylemiyorum. Nasıl değişirse değişsin, kapitalist demokrasiye geçmek ülke olarak Çin’i, dünyayı ise iklim çöküşünden kurtarmaz. Hiçbir kapitalizm türü, yaratmak zorunda olduğumuz köklü değişiklikleri kaldıramaz. Çin ve dünyanın geri kalanı için tek çözüm ekososyalist demokrasi.”

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Counter Punch