Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın neoliberal politikaları da masaya yatırdı. Salgın sonrası uluslararası sistemin dayanışmayı merkeze alacağını vurgulayan Profesör Tosun, popülist ideolojiler ile popülist liderlerin kaybedeceğini belirtiyor

Dünyada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

NAMIK ALKAN

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, BirGün’ün sorularını yanıtladı. Tosun, salgın bittiğinde uluslararası sistemin dayanışma temelli bir inşa sürecine yöneleceği görüşünde. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını belirten Tosun, yeni dönemin kaybedeninin popülist ideolojiler ile popülist liderler olacağına dikkat çekiyor.

Salgın dünya siyasi sistemini nasıl etkiler? Salgın bittiğinde köklü değişiklikler bekliyor musunuz?

Koronavirüs salgını bittiğinde, kuvvetle muhtemel uluslararası sistem dayanışma temelli vicdani yeniden bir inşa sürecine yönelecektir. Bu inşayı özellikle sosyal güvenlik, sağlık, istihdam, çevre alanlarında gözlemleyeceğimizi düşünüyorum. Tabii ki bu süreçte bölgesel ekonomik-politik birlikler de varoluş amaçlarını sorgulayacaklardır. Avrupa Birliği örneğinde bakıldığında, bu süreçte karar alma süreçlerindeki hantal yapısıyla zaten eleştirilen birliğin mutlaka karşılaşılan sorunları çözme, senaryo çeşitliliği odaklı fonksiyonel yeniden bir yapılanmaya gideceğini düşünüyorum. Salgın sürecinde her ne kadar uluslararası sistemin aktörleri kendi içlerine kapansalar da, bu doğalarındaki bencillikten değil, ilk kez böyle bir küresel sorunla karşılaşmanın yarattığı refleksin sonucu olmuştur. Önümüzdeki dönemde tabii ki tekil olarak ulusal devletler güçlenecektir. Bu tür bir milliyetçilik etnik milliyetçilik gibi, dışlayıcı, bencil olmak yerine, gücünü ulusal çevreden alan, katkılarını uluslararası sisteme de yayacak şekilde bir güçlenme olacak diye düşünüyorum. “Dayanışmacı Küreselleşme” olarak ifade edebileceğimiz bu durumun karakteristik özelliğinde ekonomi, bireysel kâr kadar “ortak iyi”yi hakim kılma da öne çıkacaktır. Yeni dönemin tartışmasız kaybedeninin ise Popülist ideolojiler ve popülist demagog liderleri olacağını düşünüyorum. Kazananın ise insanlığın sağlığı, refahı adına bilim olacağına şüphe yok.

KAMUCU ANLAYIŞIN ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM

Özellikle Avrupa’da İtalya ve İspanya gibi ülkelerde sağlık sisteminin çökmesi yeniden kamucu politikaların gündeme geleceğinin habercisi sayılabilir mi?

Kapitalizm ve neoliberal politikalara dair belirli çevrelerde keskin bir mutabakat yitiminin süratle oluştuğuna bu süreçte tanık olsak da, bu politikaların sonuna gelindiğini iddia etmek güç. Neoliberal politikaların sonuna gelmesi dunyada-artik-hicbir-sey-eskisi-gibi-olmayacak-707816-1.gerektiğini istemek ise ayrı bir şey. Sermayenin, pazarın düne kadar adeta ışık hızıyla hareketli olduğu bir veri durumun birden karanlığa gömülmesi kolay değil. Buna ne piyasa, pazarın arz temelli aktörleri ne de talebi üreten müşteriler ve tüketiciler izin verir. Fakat hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını görmemek de mümkün değil. Kanımca kapitalizm ve neoliberal politikalar önümüzdeki süreçte kâr iştahı nedeniyle göz ardı ettikleri daha eşitlikçi paylaşım, dayanışma gibi değer ve pratikleri yok sayamayacaklarını anlayıp ona göre hareket edecekler. Çünkü, salgın sürecinde evde kalanlar dışında, sağlıklarını hiçe sayarak çalışanlar yine farklı sektörlerdeki emekçiler. Avrupa’nın çoğu ülkesinde sağlık sisteminde yaşanan ciddi sorunlar, piyasa ekonomisindeki sektörel tercihlerde sağlık sisteminin bir miktar göz ardı edilmesiyle ilgilidir. Şu da bir gerçek ki, salgını Avrupa’da en şiddetli yaşayan ülkelerden olan İtalya ve İspanya kıtada diğer ülkelerle karşılaştırıldığında sağlık sistemi nispeten daha iyi işleyen ve topyekün piyasaya teslim edilmeyen ülkelerdi. Sağlık sisteminin piyasalaştırılmasıyla ilgili en kötü örnek ABD. Bu ülkenin geldiği durum da ortada. Önümüzdeki süreçte kanımca politika tercihlerinde başta sağlık sistemi olmak üzere, insanileşme ve kamucu anlayışın artacağını düşünüyorum.

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ÇÖZÜM ÜRETMEDİ

► Salgın Türkiye’deki siyasi ortamı nasıl etkiler? Sürecin yönetilmesinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin eksiklikleri görülüyor mu?

İzlediğim kadarıyla salgınla mücadele ve önleme stratejisi idari anlamda tek merkezden aşağıya doğru kurgulanan, Bilim Kurulu’ndan destek alınan, özellikle yerel yönetimlerle işbirliği ve koordinasyon anlamında eksiklerin olduğu bir tarzda işliyor. Oysa ki Batı örneklerinde yerel yönetimler bu mücadelede proaktif biçimde sisteme dahil edilmiş durumdalar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kararların daha etkin alınıp, uygulanması temelli kurgulansa da, farklı sorunlara yönelik çözüm üretmede daha etkin sonuçlar üretmeyebiliyor. Bu durum mevcut hükümet sisteminin doğasından kaynaklanan bir durum. Bu anlamda eksikleri ağır basan bir süreç yönetimi söz konusu. Önümüzdeki günlerde salgının olumsuz sonuçları arttığı takdirde, temennimiz tabii ki bir an önce salgının sona ermesi- salgınla mücadeleye yönelik politikalarla ilgili eleştiriler artacak, kamuoyu ve muhalefet eleştirilerini arttıracaklardır. Burada önemli olan; bu mücadelenin başarıyla sonuçlanması için tüm tarafların yönetişim anlayışı temelinde işbirliği ve dayanışma içinde olmaları, eleştirilerinde yapıcı olmalarıdır.