Anadolu ve Güney Kafkasya bölgelerinin müziklerini bir araya getiren A.G.A Trio yeni albümleri “Meeting”i dinleyicinin beğenisine sundu. Grup üyelerinden Deniz Mahir Kartal, “Ağrı Dağı’na çıkıp, dünyaya kardeş olduğumuzu ve müziğimizin sınırsız olduğunu haykırmak istiyoruz” derken Mikail Yakut ise, “Savaşa değil barışa, düşmanlığa değil kardeşliğe ikna edebiliriz” şeklinde konuşuyor.

Dünyadaki tüm sınırları müziğimizle aşacağız

Gizem ERTÜRK

Tarih boyunca Güney Kafkasya ve Anadolu toprakları pek çok buluşmaya, karşılaşmaya, bir o kadar da ayrılığa tanıklık etti. Coğrafyanın halkları, kimi zaman yaşadıkları topraklarda mutlu günlerinde el ele tutuşarak dans ettiler, kimi zamansa savaşların ve soykırımın etkileriyle kervanlarda ağıtlar yaktılar.

Bu topraklardaki müzikler zamandaki yolculukları sırasında başka insan topluluklarına da temas etti ve çeşitli değişimlere uğrayarak bugüne kadar ulaştı. Nesilden nesile aktarılan bu melodiler Türkiye, Ermenistan ve Gürcistan kökenli üç müzisyen tarafından yeni bir bakışla “Meeting” isimli albümle tekrar yorumlandı. Grup üyeleriyle müziğini konuştuk.

Merhaba, öncelikle sizi ve grubunuzu tanıyarak başlayalım mı?

Mikail Yakut: Merhaba, A.G.A Trio Deniz Mahir Kartal, Mikail Yakut ve Arsen Petrosyan’dan oluşuyor. Hepimizin aşina olduğu, bizim toprakların müziklerini, kapsayıcı bir bakış açısı ve muhtemelen daha önce trio olarak bir araya gelmemiş üç enstrüman ile yorumluyoruz; duduk, kaval ve akordeon. Mahir ve ben bir süredir Berlin’de yaşıyoruz. Arsen ise Ermenistan’da yaşıyor, fakat sık sık Avrupa’da konserler veriyor. Yaklaşık üç yıl önce Berlin'de ilk kez bir araya geldik. Çaldığımız ilk konser sonrasında aldığımız olumlu tepkilerin verdiği güçle ilk albümümüz “Meeting/Buluşma”yı kaydetme ve sesimizi olabildiğince çok insana duyurma kararı aldık.

dunyadaki-tum-sinirlari-muzigimizle-asacagiz-818723-1.

BİZ DÜŞMAN OLAMAYIZ!

Grup adını da A.G.A Ermenistan, Gürcistan ve Anadolu kelimelerinin baş harflerinden alıyor. Müziğinizde barış ve birliktelik mesajları veriyorsunuz. Müziğin bu anlamdaki gücünü nasıl açıklarsınız?

Mikail Yakut: Müzik, hangi dili konuştuğumuzdan bağımsız olarak neşeyi, üzüntüyü, bir doğa felaketini, yaşanmış toplumsal olayları ve bunlar gibi beşeri algımızda yer eden tüm durumları anlatmak için kullandığımız, herkesin ortaklaşabildiği bir ifade biçimidir. Bu anlamda aynı köklerden filizlenmiş bu müzikleri icra ederken, bizim için devletleri ve onlar arasındaki savaşları temsil eden sınırlardan değil; kültürümüzün, müziğimizin sınırsızlığından güç alıyoruz. Belki enstrümanlarımız ile topun tüfeğin karşısında savaşları durduramayız, ancak müzik ile insanlara onlarca kitabın veya saatlerce konuşmanın anlatamayacaklarını anlatıp, onları savaşa değil barışa, düşmanlığa değil kardeşliğe ikna edebiliriz. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşın dumanı halen tütmekte iken ve ülkemizde de muazzam bir milliyetçilik ve düşmanlık rüzgârı estirilirken, biz “Naz Barı / Nazpar” adlı albümümüzde de yer alan parçayı örnek göstererek şunu söylüyoruz: “Aynı melodileri, aynı enstrümanlarla çalıp, aynı adımlarla dans ediyoruz, biz düşman olamayız!”

Tarih boyunca bu üç ülke hem barış ve hem de ayrılıklar yaşadı. Nesilden nesile aktarılan bu müzikleri siz nasıl yorumluyor ve gelecek nesillerce nasıl duyulmasını hayal ediyorsunuz?

Mikail Yakut: Konserlerimizde çaldığımız ezgiler üzerine konuşarak izleyiciye sadece müziğimizi değil, halk hikâyelerini ve tarihsel olguları da aktarmaya çalışıyoruz. Türkiye’de farklı etnik gruplara ait ezgilerin, yasaklandığını ve yok sayıldığını, yanlış kaynaklar gösterilerek kayıt altına alındığını ya da bilinçli şekilde manipüle edildiğini biliyoruz. Gelecek nesillere, ideolojik olarak manipülasyona uğratılmış hikâyeler değil de, yaşanmış olayların gerçekliğini anlatmayı amaçlıyoruz. İşte nesilden nesile aktarılan melodilerin de bu düşüncelerle duyulmasını, tarihsel gerçeklikleri içinde, özünün kavranarak dinlenilmesini hayal ediyoruz.

ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ŞART

Sizce insanlar doğaya, barışa ve sevgiye yüzünü dönmeyi başarabilecek mi?

Mikail Yakut: Evet. İnsanlığın büyük kısmı zaten hep dönmüş durumda, buna rağmen bireylerin ne düşündüğü tek başına bir anlam ifade etmeyebilir. Önemli olan bunları talep haline getirebilmek ve bu talepler etrafında bir araya gelmek, örgütlenmek ve mücadele etmektir. İnsanlık tarihinde ve günümüzde bu yönde sayısız örnek mevcut.
Bundan sonraki planlarınız neler?

Mikail Yakut: Önümüzdeki ilkbaharda bu sefer beste ağırlıklı ikinci bir albüm için çalışmalara başlamayı planlıyoruz. Böyle bir dönem yaşamamış olsaydık Erivan, Tiflis ve İstanbul’da konser vermeyi çok istiyorduk. Bu planlarımız pandemi sonrasına kalsa da, mümkün olduğunca çok insana hikâyelerimizi anlatmaya, müziğimizi duyurmaya, birliktelik ve umut dolu mesajlarımızı yaymaya devam edeceğiz.

Grup olarak en büyük hayaliniz nedir?

Deniz Mahir Kartal: Coğrafyamız ve üzerinde yaşayan toplumlar için manevi değeri yüksek olan Ararat/Ağrı Dağı’na çıkıp, dünyaya kardeş olduğumuzu ve müziğimizin sınırsız olduğunu haykırmak istiyoruz.