‘Balerin’ isimli oyunla tiyatroseverlerle buluşan İstanbul Devlet Opera ve Balesi Baş Balerini İlke Kodal, Türkiye Dans Sporları Federasyonu’nun 56 saatlik “bale antrenörlüğü” programı ile ilgili “Tartışma konusu bile olmamalıydı” diyor.

Dünyanın bütün balerinleri birleşin

Eda Köprü Yılmayan

Fotoğraflar: Murat Dürüm

Türkiye Dans Sporları Federasyonu’nun başlattığı 56 saatlik ‘bale antrenörlüğü’ programına tepkiler büyüyor. #balespordeğilsanattır etiketiyle başlatılan kampanyada, sanatçılar sporun ruhunda yarışma, rekabet ve kazanma olduğunu, balenin bir spor olamayacağını belirtiyor.

Öte yandan Federasyon, dün yapılması planlanan değişiklikleri gerekçe göstererek programı iptal etmezken ileri bir tarihe ertelediğini duyurdu.


Geçen sezon Moda Sahnesi’nde Bedirhan Dehmen yönetiminde sahnelenen, başrolünde İstanbul Devlet Opera ve Balesi Baş Balerini İlke Kodal’ın oynadığı ‘Balerin’ oyunu adeta baleyle ilgili başlatılan tartışmaya bir yanıt niteliğinde. Dehmen’in bir dans tiyatrosu olarak sahnelediği oyunda İlke Kodal dünyanın bütün balerinlerine birleşme çağrısında bulunuyor. Dönen bir platformda adeta bir biblo gibi gördüğümüz balerinin iç dünyasına, mesleki yolculuğuna, sahnedeki kusursuzluğunun perde arkasına, hiç bitmeyen çalışma temposuna, pes etmeyişine tanıklık ediyoruz. Tütüsü, pointleri içinde büyüleyici görünen balerin imgesinin içi açılıyor ve oradan çıkanlar bir haykırışa dönüşüyor. “Dünyanın tüm balerinleri birleşin” çağrısı seyirciye balerinin insan ve bir sahne emekçisi olduğunu hatırlatıyor. Balerin oyunu, balenin spor mu sanat mı olduğuna ilişkin yürütülen tartışmaya bir balerinin emeği, çabasını gözler önüne seren, önceden verilmiş bir yanıt gibi… Bale sanatıyla ilgili yürütülen tartışmayı meslekte 30’uncu yılını dolduran İlke Kodal’a sorduk.

***

TARTIŞMAYA AÇIK DEĞİL

► Yaşanan tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tartışma pek çoğumuzun uykularını kaçırdı ve üzdü. Bale sanatı, adı üstünde ‘sanat’. Tabii ki spor değil. Tartışma konusu olmamalıydı. Çocuk yaşlarda yetenek sınavlarına tabi tutularak özenle seçilerek, birbirinden değerli eğitmenler eşliğinde 10 yıl konservatuvar eğitiminden geçiyoruz. Sanatımızı incelikle, titizlikle, disiplin içinde büyüterek uzun yıllar emek veriyoruz. Asla oldum diyemediğimiz ve bir ömür kendimizi geliştirmeye devam ettiğimiz böylesi özel bir sanatın, kısa sürelerde alınan sertifika programlarıyla olamayacağının bilinmesi ve bu bilgi ve farkındalık doğrultusunda ilerlenmesi hayati önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki hangi meslek olursa olsun işinin ehli profesyonel kişiler eşliğinde çalışılmalıdır. Özellikle bale, çağdaş dans, modern dans. Bu durumda, eğitim almak isteyen öğrencilerimizin, velilerimizin çok dikkat etmesi, ders aldığı eğitmenin geçmişini iyice araştırması da çok önemlidir. Sevgili arkadaşım Prof. Tuğçe Tuna’nın dediği gibi “Beden farkındalığı, beden eğitimi ustalık ister, ciddi bir iştir.”

dunyanin-butun-balerinleri-birlesin-834744-1.

► Günlük nasıl bir çalışma temponuz var?
Konservatuvar eğitimim dahil mesleğimde 30 senemi tamamladım. Bizler sporcular kadar güçlü, kuğular kadar zarif olabiliyoruz. Bunun için farklı beden teknikleri ve metotlarından faydalanıyoruz. Pilates, yoga, gyrotonic, ağırlık çalışmaları yapıyoruz. Farklı disiplinler birbirlerini besler ve destekler. Tek bir hareketin en iyi halini alabilmesi ve sahne üzerinde üst düzey bir performans gösterebilmek, seyircilerimize dans ettiğimiz eseri en iyi şekilde anlatabilmek için kendimizi teknik ve dramatik olarak saatlerce süren provalarımızla geliştirmeye çalışıyoruz.

► Moda Sahnesi’nde oynadığınız Balerin isimli oyunda dünyanın bütün balerinlerine birleşme çağrısında bulunuyorsunuz. Sanki şimdiki tartışmalara daha önceden verilmiş bir yanıt gibi. Öyle değil mi?
Balerin bu tartışmalara sanat yoluyla verilecek en güçlü cevaplardan biri olacaktır. Oyunu şubat ayında Moda Sahnesi ‘Sahneden Naklen’ yayınıyla evlerinizden izleyebileceksiniz. Her zaman birlik, beraberlik ve nezaketimizle her türlü zorluğun üstesinden geleceğimiz inancındayım. Sanatın iyileştiren ve birleştiren gücü vardır. Biz de bu gücün ışığını, çevremize yaymaya devam edeceğiz.

***

KANUN ‘SANAT’ DİYOR
Bale; Rönesans döneminden günümüze tüm dünyada sanat olarak kabul edilmiş, Türkiye’de ise 1970 yılında 1309 sayılı kanun ile sanat olarak tanımlanmıştır.