İstanbul’un kuzeyinde 3. Havalimanı’nın yapımı hızla sürerken, iktidarın dış dünyayla kavgası da hız kesmeden devam ediyor. Geldiğimiz noktada; Almanya, Hollanda, Belçika, Norveç, İngiltere derken, gerginlik AB ülkelerinin bütününe yansıdı. Listeye isterseniz Bulgaristan ve Yunanistan’ı da ekleyin!

Yüzümüzü doğuya çevirdiğimizde, o yönde de durumun pek iç açıcı olmadığını görüyoruz. Rusya ile de PYD vesilesiyle ilişkiler bir kez daha gerildi. Irak, Suriye, İran cephesinde de yapısal hale gelmiş sorunlar var. Hani düşmanları değil de dostları saymanın daha kolay olduğu bir durumla karşı karşıyayız.

Dış politikanın içine düştüğü bu vahim durumu birçok açıdan irdeleyebiliriz. Kuşkusuz bunların başında ekonomi geliyor. Küresel ekonomiye bu derece bağlanmış Türkiye’nin bu kadar çok ülkeyi karşısına alması, ekonominin geleceği konusundaki kaygıları ister istemez artırıyor.

Rusya ile yaşanan krizin bedelleri ortada; turizm sektörünün Rusya ile yaşanan kriz sonrasında çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığını anlatmaya gerek var mı? Bir de patlayan bombalar ve artan gerginlikler eklenince ülkeye giren turist sayısında çok ciddi bir düşüşler oldu. Bu bedeli turistik bölgeler ödemesine ödedi ama; siyasi maliyetin de AKP’ye çıkmakta olduğu anlaşılıyor. Tüm kamuoyu yoklamalarında, turizm sektörünün önemli olduğu Ege ve Akdeniz bölgelerinde hayır açık ara önde gidiyor.

Son günlerdeki araştırmalar İstanbul’da da ibrenin Hayır’dan yana döndüğünü gösteriyor. Bu değişimde ekonomik koşulların olumsuzluğunun özel bir payı var. İstanbul Türkiye GSMH’nin neredeyse dörtte birini yaratıyor. Finans ve hizmetler öne çıksa da, İstanbul’un turizm sektöründeki yeri azımsanacak gibi değil.

Ne var ki turizm açısından da İstanbul’un gidişatı iyi görünmüyor. Geçtiğimiz aylarda, İstanbul’un Kapalı Çarşı gibi turizmden beslenen yerlerinde ciddi sıkıntıların yaşandığı medyaya yansıdı. Diğer yerlerden olduğu gibi İstanbul’dan da turist çekiliyor. 2015 ile 2016 yılları arasındaki düşüş bile kendi başına alarm zillerini çaldırmaya yeter.

dunyanin-en-buyuk-kara-deligi-3-havalimani-263770-1.

Listenin başında Almanya’nın olduğunu görünce, 2017 yılında İstanbul’a gelen turist sayısının daha da düşeceğini öngörmek zor değil. Almanya, İngiltere, Hollanda, Fransa’dan turist girişinde önümüzdeki aylarda ciddi daralmanın olması kaçınılmaz.
Bu noktada dikkatleri yapımı hızla devam eden 3. Havalimanı’na çekmek istiyorum. Ortada yaman bir çelişki var. Çünkü AKP iktidarı, ülkeye en çok uçak ve yolcu gönderenler ülkelerle onarılması güç kavgalara tutuşurken, bir yandan da dünyanın en büyük havalimanının inşa ediyor. Başbakan Binali Yıldırım İstanbul’a yapılmakta olan 3.Havalimanı için toplam yatırım miktarının 35 milyar dolar olduğunu belirtirken, yıllık takriben 200 milyon yolcunun havalimanını kullanacağını söylüyor. Cengiz, Mapa, Kolin, Kalyon, Limak Ortak Girişim Grubu’nun (OGG) Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek miktarı olan 22 milyar 152 milyon avroluk bir ihale teklifi vermesi kimseyi yanıltmasın, bu teklifin gerisinde verilen kâr garantileri var. Yani öngörülen sayılarda yolcu ve uçuş olmazsa devlet söz konusu firmalara doğan farkı tıkır tıkır ödeyecek.

Şimdi soru şu; bu derece küresel iddiaları olan bir iktidar bu uçak ve yolcuları gönderecek ülkelerle sunduğumuz listeyi izleyerek bozuşurken, nasıl olacakta bu sayılar tutturulacak? Görünen o ki bu gidişle o sayılar mümkün değil; o zaman daha önceki havalimanlarında ne olduysa 3. Havalimanı’nda da o olacak. Ankara-Esenboğa, Milas-Bodrum ve Kütahya-Zafer havalimanlarında garanti verilen şirketlere geçtiğimiz dönemde yolcu sayısı garanti edilenin altında kaldığı için toplam 47. 4 milyon lira tazminat ödendi. Bu havalimanları için verilen garantilerin 3. Havalimanı için verilenin yanında devede kulak kaldığını da belirtelim. Ortada nereden baksanız 50 milyar dolarlık bir yatırım var. Tazminatları da ona göre olacak!

Görünen o ki, İstanbul’un kuzeyinde dünyanın en büyük finansal karadeliği inşa ediliyor. Bakalım o karadelik kimi yutacak? 16 Nisan’da göreceğiz!