Neoliberalizmin ilk laboratuvarı Şili’de, faşist diktatör Pinochet döneminde hazırlanan anayasayı tarihin çöp sepetine atacak olan anayasa referandumla reddedildi. Amerikan düşünce kuruluşları ve medyasının dahi dünyanın en ilerici anayasalarından biri dediği anayasa neden kabul görmedi? Ücretsiz eğitim, sağlık, barınma hakkı getiren anayasaya kim, neden, neye karşı çıktı. Uluslararası ajanslardan faydalanarak beş maddede anayasanın reddediliş nedenleri şöyle özetlenebilir.

•Solun rehaveti: Gerek hazırlanışı, gerek kurucu meclisteki bileşenleri, gerekse de yapım süreci açısından anayasa eşsiz bir örnekti. Ancak Boric yönetimi büyük bir toplumsal mücadelenin kazanımları üzerinde inşa edilen anayasaya yeterince ağırlık vermedi, sahip çıkılmadı. 11 Mart’ta görevi devralan Boric liderliğindeki sol iktidar, bu durumun getirdiği kısmi bir rehavete kapıldı. Bu durum halkta taslağa sahip çıkılmadı algısına yol açtı.

•Anayasa anlatılamadı: Bir diğer etken anayasanın kamuoyuna yeterince iyi anlatılamaması. Taslağın uzunluğu, iyi anlaşılmaması, sürecin çok uzun olması ve bu süreçte yanlış bilgi ve spekülasyonların yayılması gibi birçok faktör sağın işine yaradı. Amerikan Foxnews kanalı da örneğin anayasayı eleştirenlere dayanarak verdiği haberde metnin çok uzun olduğunu, netlikten yoksun olduğunu ve bazı önlemlerde çok ileri gittiğini iddia etti. 36 yaşındaki Boric, referandum kampanyasını sadece "Pinochet’nin yalnızca paralı insanlara hizmet eden anayasasını geride bırakmamız lazım" sözleriyle yürüttü.

•Sağın manipülasyonu: Sol sahiplenmede yetersiz kalırken ilk günden bu yana yeni anayasaya karşı çıkan Şili egemen sınıflarının yaptığı karşı yığınak başarılı oldu. Kara propaganda işe yaradı. Her türlü mecra üzerinden anayasa aleyhinde sistematik çalışmalar yürütüldü. Ülkenin bölüneceği, bayrağın değişeceği, özel mülkiyetin ortadan kalkacağı gibi söylentiler servis edildi. "Aşırı sol" tarafından hazırlanan anayasanın, "komünist bir diktatörlüğün kapılarını" açacağı, evlere el konacağı ve yerli halka diğer Şilililerden daha fazla hakların verileceği gibi yalanlar üretildi. Emeklilik fonlarından sağlığa erişime her alanda bu korku pompalandı.

•Medyanın kara propagandası: Yalan haber furyası ile kitleler manipüle edildi. Medyayı, sosyal paylaşım mecralarını ellerinde tutan sağ-muhafazakâr klikler, cinsiyet eşitliği getiren, yerlilerin kendi kaderini tayin hakkını veren, doğayı koruyan, neo liberalizmi özelleştirmeleri dizginleyen, suyun temel bir hak olduğunu kabul eden anayasaya karşı muazzam bir kampanya yürüttüler. Taslağın ülkeyi çok fazla sola kaydıracağı ileri sürüldü. Buna karşı sol hükümet güçlü bir kampanya örgütleyemedi, yalan salvosunu püskürtemedi.

•“Şili’nin Sarıları”, sosyal demokratların kazığı: Sol bir kez daha sosyal demokratların ihanetine uğradı. Merkez solun bir bölümü de sağcılar gibi anayasaya karşı çıktı ve ret çağrısında bulundu. Bu gruplar da tıpkı sağcılar gibi anayasanın oldukça ideolojik yazıldığını öne sürdüler. Kendilerine “ılımlılar” hareketi adını veren bu gruplar yeni bir taslak yazılmasını savundu. İktidardaki sol koalisyon hükümetinin baskın renkleri “Kırmızı ve Yeşil”e gönderme yapılarak kurulan "Şili’nin Sarıları" ya da (Şili İçin Sarılar-“Amarillos por Chile) adı verilen bu hareket sosyal demokrat kitlelerin aklını çeldi. Alman TAZ gazetesinin de yazdığı gibi anayasanın geçmemesi için büyük paralarla finanse edilen Amarillos por Chile (Şili İçin Sarılar) oldukça etkin oldu.

•Korku yaydılar: Sağcılar-muhafazakârlar Boric yönetimine karşı saldırgan bir kampanya yürüttü. Solcu hükümetin, kamu kaynaklarını kullanarak referandumu manipüle ettiği, kamuoyunu referandumla ilgili bilgilendirme kampanyasını yeni anayasayı savunmak için kullandığını öne sürdüler. Boric yönetimi bu asılsız suçlamalar nedeniyle soruşturma geçiriyor. Boriç, iddiaları yalanlayarak, "bunun müdahalecilik değil, bilgi sunma" olduğunu söylese de soruşturmaya engel olamadı.

•Referandum hatası: Bir kez daha görüldü ki, temel hak ve özgürlükler referandum konusu yapılamaz. Barınma, sağlık, ulaşım gibi temel konuların kullanılması ya da kullanılmaması, kadın haklarının halk oylamasının sonucuna bağlamak demokrasi değildir. 1980’ler boyunca IMF ve Dünya Bankası’nın denetiminde uygulanan neoliberal politikaların olumsuz etkileri, Latin Amerika’da derin ve sancılı süreçler içerisinde en ağır şekilde Şili’de hissedildi. Aralık ayındaki seçimlerde Boric’i destekleyen başkent Santiago ve metropol bölgesi de dahil olmak üzere ülkenin ilerici kentlerinde de hayır oyları fazla çıktı.