Cornwall’da yapılan zirve umarım son G7 zirvesi olur. Siyasi liderler, günümüzün küresel ekonomisinde hiçbir temsil fonksiyonu olmayan bu alışkanlığa bir son vermeliler. Bu tür zirvelerde alınan neticeler, niyetlerden ayrışıyor.

Dünyanın G7’ye ihtiyacı yok

Jeffrey D. Sachs

Yapılan son G7 zirvesi resmen kaynak ziyanıydı. Çok ihtiyaç duyulduysa, Zoom toplantısı şeklinde de yapılabilir ve böylece zamandan, lojistik masraflardan, uçakların saldığı karbondan tasarruf edilirdi. Fakat daha da önemlisi şu ki, G7 türünden zirveler tamamen çağ dışı. Bu tür zirvelerde alınan neticeler, ifade edilen niyetlerden daima ayrışıyor.

G7 zirvesinde elde edilen sözde kazanımların tamamı daha ucuz ve daha kolay yollardan elde edilebilirdi. Neticede bu senenin en önemli toplantısı ABD Başkanı Joe Biden liderliğinde, 40 dünya lideriyle çevrimiçi araçlar kullanılarak yapıldı ve iklim değişikliği tartışıldı. Çevrimiçi toplantılarda siyasetçilerin, milletvekillerinin, bilim insanlarının ve hak savunucularının bir araya gelmesi önemli. Bu tür toplantılar, uluslararası tartışmaları kolaylaştırıyor.

Peki, şu noktada G7 seviyesinde tartışmalara ihtiyaç duyulmasının sebebi nedir? Diğer yanda G20 durmuyor mu? G7 ülkeleri 1970’li yıllarda ilk kez bir araya geldiklerinde, dünya ekonomisinin hâkimiydiler. Küresel gelirin yüzde 51’ine sahiptiler. Asya’nın küresel gelirdeki payı henüz yüzde 8,8 dolaylarındaydı. 2021 yılı itibarıyla G7 ülkelerinin küresel gelirdeki payı yüzde 31. Asya ülkelerinin payı ise yüzde 32,9.

ZİRVENİN İŞLEVSİZLİĞİ

G20 ülkeleri arasında bulunan Çin, Hindistan, Endonezya ve benzeri gelişmekte olan ülkeler dünyadaki tüm üretimin yüze 81’ini yapıyorlar. Onların varlığı, yüksek gelir grubuna mensup ülkelerin çıkarlarını dengeliyor ve küresel ekonominin tamamını ilgilendiren kararlara gelindiğinde ülke çıkarlarının dengeye oturtulmasını sağlıyor. G7’nin ortaya çıkış amacını düşünürsek, bu tartışmaların senelik olarak düzenlenen ABD Avrupa Birliği zirvesinde de zaten yapılabileceği sonucu çıkıyor.

G7 işlevsiz, çünkü sözlerini tutmuyor. Liderler sembolik cümleler kurmaktan hoşlanıyor, çözüm üretmiyorlar. Daha da kötüsü, problemleri daha da büyütürken çözüm üretiyormuş gibi yapıyorlar. Durum bu sene de değişmedi.

Covid-19 aşılarını bir düşünelim. G7 liderleri dünya nüfusunun yüzde 60’ının aşılanmasını hedeflediklerini ifade ettiler. Önümüzdeki bir yıl içinde 870 milyon dozluk aşı paylaşımı sözü verdiler. Yani 435 milyon insan iki doz aşı olabilecek. Gelin görün ki sözü edilen yüzde 60’lık oran, 4,7 milyar insan ediyor. Yani taahhüt edilen aşı sayısının aşağı yukarı on katı.

Liderler sözü edilen rakama nasıl ulaşılacağına dair bir plan ortaya koymadılar. Zaten böyle bir plan geliştirilmedi. Halbuki bunu planlamak hiç de zor değil. Aylık aşı üretimini öngörmek gayet kolay ve aşıların ülkeler arasında adil paylaşılmasını sağlamak gayet mümkün.

Bu planın ortaya koymamasının sebeplerinden biri, ABD’nin Çin ve Rusya ile masaya oturup planlama yapmayı reddetmesi. Diğer bir sebep de G7 liderlerinin aşı üreticisi şirketler ile kapalı kapılar ardında görüşmeyi tercih etmeleri. Üçüncü bir sebebi de ‘küresel hedefe’ odaklanılıp, belirli ülkelerin ihtiyaçlarına dikkat edilmemesi.

ASILSIZ VAATLER ZİRVESİ

G7’nin boş vaatlerine diğer bir örnek de iklim değişikliği. Yapılan son zirvede 2050 yılı için ‘sıfır karbon’ hedefi kondu ve gelişmekte olan ülkelerin de bu hedefi benimsemesi üzerine çağrı yapıldı. Gelişmekte olan ülkelerin bu hedefi tutturabilmeleri için finansal planlama yapmak yerine, ilk olarak 2009 yılında ortaya konan ve halen yerine getirilmeyen sözleri tekrar ettiler. “Küresel gelişmişlik düzeyinin yükseltilmesi hedefini tekrar ediyoruz” dediler. “Devlet ve özel sektör kaynaklarını harekete geçirerek, 2025’e kadar senelik 100 milyar dolarlık kaynak ayıracağız.”

Kullanılan bu ifadeleri ne kadar eleştirsek az. Gelişmiş ülkeler ilk etapta ifade edilen 2020 sözünü tutamadılar. Senelik 100 milyar doların sözü uzun yıllardır veriliyor. Üstelik bu miktar zengin ülkelerin milli gelirinin yüzde 0,2’sine denk geliyor. Söz konusu 100 milyar dolar, gelişmiş ülkelerin iklim adaptasyonu için harcamaları gereken paranın çok küçük bir bölümü.

G7’nin sürekli ‘yükselen’ hedefleri ile etkisiz kalan araçları arasındaki uçurum, eğitim alanında da çarpıcı boyutta. Yoksul ülkelerde yaşayan yüz milyonlarca çocuk, devletlerin öğretmen, okul, kırtasiye sağlayamaması sebebiyle eğitimden mahrum kalıyor. UNESCO’nun 2020 yılı tahminlerine göre tüm çocukların okula erişiminin sağlanması için yoksul ülkelerin on yıl boyunca senelik 504 milyar dolar kaynağa ihtiyacı var. Yoksul ülkelerin öz kaynaklarının toplamı ise 356 milyar dolar. Finansman açığı 148 milyar dolar.

G7 bu seneki bildirisinde bu konuda ne söyledi dersiniz? “40 milyon kız çocuğunun okula erişiminin sağlanmasını hedefliyor, Küresel Eğitim Ortaklığı’na 2,47 milyar dolar aktarıyoruz.” Bu rakamlar, işin ciddiye alınmadığını gösteriyor. Gelişigüzel belirlenmiş, milyonlarca çocuğu okulsuz bırakacak hedeflerden söz ediyoruz. Bu konuda kapsamlı çözümler geliştirmek gayet mümkün. Kalkınma bankalarından düşük faizli krediler ayrılabilir. Fakat G7 liderleri bu tür çözümler peşinde değiller.

Dünyanın ciddi problemleri var ve çözüme yalnızca sembolik katkı sunacak, poz kesmeyle kısıtlı kalan çözüm önerilerine yer yok. Siyaset bir seyirci sporu olsa ve siyasetçileri ‘kameraya en güzel kim gülümsedi’ diye değerlendirsek, G7 gerçekten anlamlı bir etkinlik olurdu. Fakat acilen ulaşmamız gereken küresel hedefler var. Salgını bitirmeli, enerji sistemini karbondan arındırmalı, çocukları okula göndermeli, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirmeliyiz.

Önerilerim şunlar: Yüz yüze toplantılara son verilsin, herkes ödevini yapsın ve araçlar ile amaçlar uyumlu haline gelsin. Gerçekten ne yapılması gerektiğinde dair düzenli olarak, Zoom aracılığıyla bir araya gelinsin ve gerçekten aksiyon alabilecek konumdaki G20 grubu ön plana alınsın. Küresel sorunları çözmek istiyorsak Asya, Afrika, Güney Amerika ülkelerine ihtiyacımız var.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Project Syndicate