Google Play Store
App Store

Fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’ın Renklerin Yolculuğu sergisi, bir müzede ilk kez sergilenişiyle Türkiye ve dünyadan kareler sunuyor. Keribar, renklerin eşlik ettiği bir yolculuğa davet ediyor.

Dünyanın rengine sanat ile yolculuk
İzzet Keribar / Fotoğraf: İstanbul Modern

Deniz Burak BAYRAK

İyi bir fotoğrafa bakmak, dünyanın bütün hâllerine tanık olmayı sağlıyor. Işık, odak, plan gibi unsurların doğru oranlanmasıyla yakalanan ‘an’, yaşamı sonsuza kadar yeni nesillere miras bırakıyor. İstanbul Modern’in Fotoğraf Galerisi’nde açılan ‘Renklerin Yolculuğu’ sergisi, usta fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’ın geçmişten geleceğe taşıdığı mirastan küçük bir kesit.

Farklı zaman ve mekânlarda çekilen 125 fotoğraftan oluşan sergiyi Demet Yıldız Dinçer hazırlamış. 1.5 milyon fotoğraftan oluşan bir arşivden seçim yaptıklarını belirtiyor Dinçer. Bu genişlikte bir arşivden 125 fotoğraf seçmenin ciddi bir emek, mesai ve sabır gerektiğini düşünüyoruz küratörü dinlerken. Bu ölçüde çalışkan bir sanatçı olan Keribar’ın başarısını şöyle açıklıyor küratör: “Keribar’ın başarısı, ışık, renk, şekil, biçim ve doku gibi unsurların hassas dengesiyle oluşturduğu kompozisyonları izleyicilere kolayca çekilmiş gibi hissettirmesi ve tek bir fotoğrafla meselenin özüne inmesidir.” Serginin önemli özelliklerinden biri, Keribar’ın fotoğraflarının ilk kez bir müze çatısı altında sergilenmesinin yanında bu fotoğrafları 20’nci yılına özel olarak İstanbul Modern koleksiyonuna armağan etmesi. Bu heyecanı da “Kariyerimin en anlamlı ve heyecan verici dönemlerinden birini yaşıyorum” diyerek ifade ediyor.

Renklerin Yolculuğu bir retrospektif sergisi. “Sergi, Türkiye ve dünyanın çeşitli bölgelerine gerçekleştirdiğim seyahatler sırasında çektiğim; özellikle renk, ışık, şekil, doku ve kompozisyon gibi biçimsel özellikleriyle öne çıkan fotoğrafları içeriyor” diyor Keribar. Sanatçının 1950’lerin İstanbul’unu ölümsüzleştirdiği siyah beyaz kent manzaraları ile başlıyor sergi. 1956’da Güney Kore’ye yedek subay olarak gidince oradaki savaş sonrası, yoksullukla yoğrulan köy yaşamına çeviriyor kadrajını. Buradaki ‘Bayram Günü’ adlı, Koreli çocukları geleneksel elbiseleriyle yakaladığı fotoğraflar ile 8-9 yaşlarında iki omzunda su dolu kovalar taşıyan yalın ayaklı kız çocuğunu gösteren oldukça etkileyici.

Halkın açlığına vurgu yapan Keribar, tarihe savaşların acımasızlığına ilişkin birkaç çentik atıyor. Asya ülkelerini fotoğraf çekmek için ‘zevkli’ bulduğunu söyleyen Keribar’a bunun sebebini sorduğumuzda şöyle diyor: “O coğrafyanın insanının kameraya karşı tavrı oldukça yapıcı.”

TABAKHANEDE İŞÇİLER

1980’lere kadar fotoğraf ile ilgilenmeyen sanatçı, 80’lerden sonra “Keşke İstanbul’u daha çok fotoğraflasaydım” diyerek alıyor eline kamerasını yeniden. İstanbul’un bütün renklerini, tonlarını, semtlerini kendi bakışıyla yansıtan Keribar, fotoğraflarında özneye mutlaka mekânı da dâhil ediyor. Onun fotoğraflarını mekândan bağımsız değerlendirmek çok mümkün görünmüyor. Bu, yalnızca İstanbul için değil, Uzak Doğu’nun en ücra köyünden Paris’in kozmopolit merkezine kadar geçerli bir ayrıntı.

İstanbul fotoğrafları arasında Keribar’ın bize en sevdiği fotoğraf olarak gösterdiği işçilerin yansımaları ise çok dikkat çekici. ‘Hamallar’, 1986’da Kazlıçeşme Tabakhaneleri’nde çalışan işçilerin samimi gülümsemeleriyle iç ısıtan bir deneyim vadediyor. Şu an var olmayan bu tabakhaneler bir dönem İstanbullulara ekmek kapısı olmuş; Keribar da bunu bir belgeselci titizliğiyle 40 yıl sonra gün yüzüne çıkarıyor.

İzzet Keribar, “Hem ülkemde hem de dünya genelinde çektiğim manzara, portre ve sokak fotoğrafları ile yarı-soyut grafik çalışmalarımdan oluşan yapıtlarım aracılığıyla ziyaretçiler, sergiyi gezerken fotoğraflarımla karşılaşacak ve renklerin eşlik ettiği bir yolculuğa çıkacak” diyerek sözlerini sonlandırıyor.

Renklerin Yolculuğu’nu 25 Mayıs’a kadar İstanbul Modern’de görebilirsiniz.