Esra Kaya’nın ilk teklisi ‘Mavi’ hayal kırıklığına uğrayan, yalnızlaştırılan, kendini sorgulamak zorunda kalan, ilişkisi tarafından ele geçirildiğini hisseden bir kadının metaforik hikâyesi

Dünyayı güzellik kurtaracak

GİZEM ERTÜRK

Kopuk bir ilişkide kendini var edemeyenlerin hikâyesi Mavi; içerisinde rock, indie ve reggea öğeler taşıyan bir renkli bir dokuya sahip… Esra Kaya ile ilk teklisi 'Mavi' için bir araya geldik.

Öncelikle sizi biraz daha yakın tanıyabilir miyiz?

Babam subay olduğu için okul hayatım farklı şehirlerde geçti. Müzik eğitimine üniversitede başladım. Öncesinde müzik hayatımda hep vardı. Çok çok küçükken oyuncak piyanomla yatağa uzanıp, melodiler tıngırdatıp kendimi uyuttuğumu hatırlıyorum. Okul yıllarında öğretmenler müzik kulağımı keşfedip beni korolara, sene sonu gösterilerinde solo şarkı söylemeye yönlendiriyordu. Lise yıllarında kendi küçük melodilerimi bestelemeye başladım. Gitar çalan bir arkadaşımla okul sonrası buluşup şarkılarımı çalışıyorduk. Üniversitede yetenek sınavına girdim ve derece ile mezun oldum. Mezun olduktan sonra yoğun bir şekilde rock gruplarında şarkı söylemeye bir yandan da piyano dersleri vermeye başladım. Son 6 yıldır vokal eğitimi veriyorum bir yandan da sahne alıyorum.

Aynı zamanda piyano öğretmeni ve vokal eğitmeni bir müzisyensiniz. Müziğin bu tarafında olmak nasıl?

Harika. Öğretmenliği çok severek yaptım. Zor tarafları var ama 4 yaşında alıp liseye getirdiğin bir öğrencinin senin ellerinde piyanoda geliştiğini görmek, büyüyüşüne şahit olmak harika bir gurur. Öğrencilerimin müziğe ilgisi çoğunlukla güzel oldu. Birbirimize şarkı ya da nota yolladığımız öğrencilerim var mesela. Biraz daha ilgisi olanları zaten güzel sanatlara yönlendiriyorum.

Caz müziğe olan ilginiz ne zaman başladı?

2008'de Beady Belle adlı Norveçli bir vokali dinleyip büyülenmiştim. Ardından eğitimini almaya başladım. Nükhet Ruacan, Elif Çağlar ve Randy Esen ile caz vokal çalıştım. Üniversitede şans dersleri almıştık fakat caz vokal daha komplike geldi ve sesimi bu yönde eğitmek istedim. 5 yılımı bu eğitime verdim. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli workshoplara katıldım.

Mavi; içerisinde rock, indie ve reggea öğeler taşıyor. Ama özünde jazz pop… Türkiye ya da dünyadan bu türe dair takip ettiğiniz isimler kimler?

Türkiye’de ilk başta zaten bir dönem hocam olan Elif Çağlar Muslu ve Randy Esen'i yakından takip ediyorum. Aynı zamanda yeni jenerasyondan Esra Kayıkçı'yı takip ediyorum. Yabancılardan ilk üçüm Beady Belle, Cyrille Aimmee, Melody Gardot ama rock kültüründen geldiğim için lise yillarından bu yana, hâlâ rock müziği de severek dinlerim. Redd, Pilli Bebek ve Peyk’e bayılırım. Elektronik müziği de severim, mesela Bedük…

Mavi nasıl ortaya çıktı?

Her şey aslında bir dönem aynı okulda enstrüman öğretmenliği yaptığımız Eylül Biçer’in odasına gidip şarkımı dinletmemle başladı. Eylül’le bir dönem benim evimin salonunda ev konserleri yapardık. Şarkılarımı o konserlerde olgunlaştırdım. Sonra bu şarkıları kaydetmek istediğimde Eylül’ün eli ve ruhu değmeli diye düşünüp ona sordum. O da şahane düzenlemeler yaptı. Ekibi bir araya getirdi ve kayda girdik.

Mavi kadınların ilişkide yaşadığı çıkmazlara gönderme yapan bir şarkı… Sizdeki hikâyesi nedir?

Mavi hikâyesinde birçoğumuzun başına gelen ilişki içerisinde yalnızlaşmaktan, hiçe sayılmaktan bahsediyor. Kendi doğrularını dikte eden ve karşındakini olduğu gibi sevmeyen, baskıcı tarafın ilişkiyi domine etmesi ve kadının ilişki içerisinde boşluğa düşmesini anlatıyor. Güzel duygularla başlayan ilişkide kadının şaşkınlığını ve hayalkırıklığını resmediyor. Hani deriz ya bu adam ne oldu diye, tam olarak o…

Bir de çok dillendirilmeyen psikolojik şiddet meselesi var….

Zamanla bu konunun daha iyi analiz edildiğini düşünüyorum. Eskiden kadınlar psikolojik şiddete maruz kaldığının farkında bile olmuyorlardı. Bu farkındalıkta sosyal medyanın etkisi büyük tabii… Başladığımız ilişkinin bizi nereye götürdüğünü bilmiyoruz. Güzel düşüncelerle başlıyor ama gün gelip rutine bindiğinde aşkın yerini gerçekler alabiliyor. O gerçekler de bazen can yakabiliyor ruhsal anlamda… Önemli olan o rutinde bile keyif alabileceğimiz ilişkiler yaşayabilmek. Sağlıklı iletişim ve saygı her alanda gerekli. Dinlemesini bilmeyi ve anlamaya çalışmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Bu kanayan yara nasıl duracak?

Ataerkil toplumların birçoğunda kadınların başına gelen şey bize de uğrayabiliyor. Burada erkeklerin yetiştiriliş tarzından, toplumda kadınların bakış açısına kadar birçok done var. Sağlıklı bakış açısına ulaşmak zaman alacaktır ama temelde kadın ve erkek ayırt etmeden “dünyayı güzellik kurtaracak” bakış açısıyla bakabilirsek ilişkilere o zaman insani eşitlik gelebilir.

Mavi’nin klibinde çok görmeye alışkın olmadığımız sevimli bir animasyon da var. Anlatır mısınız yarattığınız bu dünyayı?

Klibimizi Selmin Çalışkan çekti. Kurgu ve animasyonu da Selmin yaptı. Geçen yazdan itibaren klibin üzerinde fikirler yürütmeye başlamıştık. Şarkının alt metninde saksıdan çıkan çiçek ilişkiyi temsil ediyor. Çiçeği suluyor yani ilişkisini büyütüyor ama bir bakıyor ki çiçeğin dokunduğu her şey başkalaşıyor. Klipte çiçeğin dokunduğu yerleri animasyona dönüştürerek simgeledik bu durumu… En sonunda bütün ev başkalaşıyor ve kadını içerisinde hapsediyor. Fakat burada umutlu olan bir nokta var; kadın aynı kalıyor… Yani aslında özünde aynı…

Müzikteki en büyük hayaliniz nedir?

Müzikteki en büyük hayalim, müzisyenlerin mağdur olmadığı, işlerini her daim yapabildiği, müziğin özgürce geniş kitlelere duyurabildiği bir ortama sahip olmak. Kendi adıma da keyifli sahnelerde mutlulukla müziğimi yapabilmek ve dinleyicilerle paylaşabilmek.

Sıradaki planlar neler? Pandemi sürecinden nasıl etkilendiniz?

Sırada yayınlamayı planladığımız başka şarkılarım var. Tekli halinde devam etmeyi düşünüyoruz şimdlik. Pandemi başlarda bizi yavaşlattı, zaten ne oluyor diye anlayana kadar belirli bir süre geçti. Sonra baktık ki bekleyerek olmayacak… İşe koyulduk ve çalışmalara başladık.