Dünyayı yok eden azınlıktan gücü devralmalıyız
JEREMY CORBYN
Çeviri: BirGün Çeviri Kolektifi
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın ardından yirmi yıl geçti. Petrol şirketlerinin iklim değişikliğini keşfedip örtbas etmesinin üzerinden ise kırk yıldan fazla zaman geçti. Nesiller boyu çocuklar küresel ısınmayı okullarda öğrendiler. Buna rağmen iklim krizi hız kesmeden devam ediyor. Son IPCC Çalışma Grubu raporu beş senaryo belirledi ancak en iyimser durumda bile, sıcaklıklar on yıllar boyunca artacak.
YENİ YEŞİL ANLAŞMA
Küresel ısınmanın hayata etkilerinden bahsetmek gerekirse karada ve denizde yaşam kaynaklarının azalması, sağlık problemleri, biyoçeşitliliğin azalması, altyapı ve gıda üzerindeki riskleri şeklinde sıralanabilir. Bu sadece okyanuslara ve ormanlara direkt bağımlı topluluklar için geçerli değil. Dünya genelinde yoksulluk içinde yaşayan yaklaşık 800 milyon insan, hava koşullarına bağlı gıda arzındaki bozulmanın yarattığı fiyatlarındaki artışlara karşı en savunmasız sınıf olacaktır.
İster milyonlarca Hintli çiftçi gelecekleri için bir kez daha grev yapıyor olsun, ister girişimleri, toprak hakları hareketlerini yeniden canlandırmak isteyen İngiltere'deki Gıda Hakkı kampanyası olsun, ısınan bir dünyada gıdaya erişimi nasıl güvence altına alabileceğimiz hakkında küresel tartışmalara ihtiyacımız var.
Gelişmiş ekonomilerin şehirleri bile kabul edilemez derecede kirlenmiş durumda. Bu durum halk sağlığı için ciddi riskler barındırıyor. Önlem alınmazsa, sıcaklık artışı ve sel felaketleri daha da artacak. Şehirlerde sıcak hava dalgaları meydana gelirken, deniz seviyesinin yükselmesi, fırtına dalgalanmaları ve nehir taşmaları birleşerek su baskınlarını daha olası hale getirecek. Yoksul ve azınlık etnik toplulukları hava kirliliğinin ön saflarına koymaya karşı kampanya yapanlardan, koronavirüs salgını sırasında gelişen karşılıklı yardım ağlarına, başarılı Preston Modeli'nin çizgileri boyunca yerel Yeni Yeşil Anlaşma planları çizen topluluklar gibi örneklerle kasabalarımızı ve şehirlerimizi yeniden tasarlamamız gerekiyor. İklim acil durumuna birçok çözüm bu tür işbirlikçi, aşağıdan yukarıya eylemden gelecektir. Yine de bu tek başına yeterli değil. Fosil yakıt endüstrisini ilk ve son kez dizginleyecek vizyona ve omurgaya sahip hükümetlere ihtiyacımız var, bunu yapmak için sınırların ötesinde birlikte çalışıyoruz. Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandırılmalı ve milyonlarca insana bunu yapmak için beceriler ve iyi ücretli işler sunulmalıdır. Fosil yakıt çıkarmak, az sayıdakilerin zenginlerin iklim değişikliğinden kâr elde etmesinin tek yolu değil. Teksas bu yılın başlarında aşırı soğuklar yaşarken (ki bu da iklim değişikliğine bağlanabilir) enerji şirketleri insanlara olağan dışı yükseklikte faturalar kesti. Aynı risk Birleşik Krallık'ın mevcut enerji krizinde de doğaldır. Bu durumlar olması gerektiği gibi kapitalizm felaketi aleyhinde değil yenilenebilir enerjiye karşı argüman olarak kullanılıyor.
Küresel bir Yeni Yeşil Anlaşma iki şey yapmalıdır: adaptasyona yardımcı olmak ve insanların yerinden olmasını önlemek için acil iklim finansmanı sağlamak ve bundan kâr eden endüstriyi ortadan kaldırmak.
GÜCÜ DAĞITMAK
COP26'dan önce yayınlanan bir başka makale rahatsız edici bir gerçeği gözler önüne serdi: Küresel ısınmaya neden olan en büyük ülkeler, gelecekteki iklim bağlantılı mültecilere karşı sınırları silahlandırmak için yoksul ülkeler için ayrılan iklim finansmanından on beş kat daha fazla harcama yapıyor. Bu "Küresel İklim Duvarı" zaten sınırlarda şiddeti artırıyor, yatırımı gerçek iklim eyleminden uzaklaştırıyor ve en güçlü ülkelere sahte bir güvenlik hissi sağlıyor. 68 milyar dolarlık sınır, gözetleme ve askeri endüstri, kendi yolunu bulmak için yoğun bir şekilde lobi yapıyor ve araştırmacıların da belirttiği gibi, fosil yakıt endüstrisindeki diğer iklim vurgunlarıyla birlikte bir döner kapıya sahip. Bu fonların I. Dünya Savaşı'ndan sonra vatansız mültecilere verilen Nansen pasaportları ölçeğinde, iklim değişikliğini sona erdirilmesi ve mültecilerin korunması konusunda küresel kompaktlar geliştirilmesi için kullanıldığını hayal edin. Daha önce iklim krizinin bir sınıf sorunu olduğunu yazmıştım. Çoğunluğu ezen ve azınlık tarafından inşa edilen bir sistem. Sadece büyük bir güç dağılımı iklim krizinin derinleşmesine engel olabilir ve bundan sonra daha iyi bir dünya inşa edebilir. Bir araya geldiğimizde, dünyayı değiştirecek fikirlere ve güce sahibiz.
Ben 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesini takip eden nesilde ve birçoğunun çıkarları doğrultusunda bir felaketten yeniden inşa edilen bir toplumda doğdum. Yeni kasabalarda yeni evler oluşturduk, çocuklarımızın geleceklerine yatırım yaptık, şefkatin ve ortak iyiliğe olan inancın başarabileceği canlı bir anıt olarak bugüne kadar duran Ulusal Sağlık Hizmetimizi inşa ettik.
İklim değişikliği karşısında, gelişen bir gezegende insan yaşamını korumak için elimizdeki gücü ve kaynakları kullanarak daha da fazlasını yapabiliriz. Dünyayı yeniden inşa etmek için kriz bitene kadar beklemeyelim.