Çok zaman yazıya otururken, gündemin gelip kendini dayattığını görüyorum. Yazmamak olmuyor...

Çok zaman yazıya otururken, gündemin gelip kendini dayattığını görüyorum.  Yazmamak olmuyor... İyi de, konu farklı olsa da, gelip dayandığı yerler bilinmedik değil. Yeni versiyonlarla kendini tekrar etmekten öte bir şey söylemek zor.
Örneğin bugün konuşulan birçok konu seçim öncesinden buyana gündemde, bazıları ise yıllardır...  Benim BirGün’de yazmaya başlayışım iki yıllık henüz; eğer gündemi konuşacaksak, benim bile değinmediğim konu pek kalmamış gibi.
22 Nisan’da yazdığım yazının başlığı “Türkiye seçime gidiyor, Millet sokağa!” ...
Orada da hekimler, öğretmenler, öğrenciler, gazeteciler, kırsal kesimde yaşayanlardan örnek vererek meydanlarda, sokaklarda hak arandığını yazmıştım.  Bugün de iktidarın ben bilirim, ben yaparım tavrı  azalmak şöyle dursun arttığı için yine sokaklar kullanılıyor hak aramak için.
Yalnızca bu hafta içinde bile;
BDP, İstanbul’da “İradene Sahip Çık” Mitingi düzenledi.
KESK, birçok kentte kamu çalışanlarının hakları için 21 Aralık’ta grevdeyiz diye meydanlara çıktı.
TBB, sağlık çalışanları ve sağlık hakkını korumak için bir günlük grev uygulamasına gitti.
Gazeteciler tutuklanan arkadaşları için yürüdüler.
Yani sokaklar “dur” diyen, “yeter “ diyen, “hak” arayanlarla dolu...
Bu açıdan değişen bir şey yok...
Değişenler olumsuz yönde... Anayasa değişiklikleri sonrası ve aldığı yüzde 50’lik oyla daha güçlü, iktidar araçlarını kullanmakta daha çekincesiz bir iktidar var şimdi. Örneğin artık sayısı unutulmuş tutuklamalar dolaşıyor ortalıkta.
70 gazetecinin, 500 öğrencinin hapiste olduğu yazılıyor.
Ergenekon, Balyoz derken, KCK tutuklamalarının da 2000’i aştığı söyleniyor. Son olarak  48 kişinin tutuklandığı, aralarında yine gazetecilerin olduğunu öğrendik.
Şimdiki soru, sırada kim var?
Belediyeler, şike derken, şimdi reyting yolsuzluğu girdi gündeme. Ve orada da ardı ardına tutuklamalar.
Dağlarda ayrı operasyon, kentlerde ayrı... Sağımız solumuz operasyon oldu da, bunlardan huzur ve temizlik bekleyen ne kadar?
Örneğin Kürt sorununu bir terör sorunu olarak almanın acısını yıllarca çektikten sonra, bugün de aynı yola devam etmek neye yarar?
Ya da, şike, reyting gibi konularda yolsuzluğu ortaya çıkarmak ne anlama gelir?  Kapitalizmle, rant ekonomisiyle  derdi olmayan bir iktidar açısından bu operasyonların kazananların el değiştirmesinden başka bir anlamı olabilir mi?
Ama yine de yazılacak. Bildik sorunlar üzerine her cepheden ayrı ( ama bilinmedik değil) yorumlar dökülecek ortalıklara... Dökülüyor da...
Ben ne diyeyim?  Eski taamı yeni bir kap içinde sunmaya mı çalışayım?
Ya da, yeni değilse de, yenice bir şey söylemeye çalışsam... Örneğin:
-Desem ki, demokrasiydi, seçimdi, anayasaydı deniyorsa eğer,  Meclis’e etkili ve güçlü bir pozisyon kazandırmak şart. Bunun içinde yalnız sokakta değil, Meclis içinde de etkili bir muhalefete ihtiyaç var.
-Desem ki, mevcut koşullarda etkili bir muhalefet ancak CHP-BDP güç birliğinde mümkün görünüyor.
-Desem ki, Kürt sorunun siyasal-toplumsal çözümü için Kürtler bu toplumda bazı müttefikler bulmak durumundalar. BDP’ye de Meclis’te bunu aramak düşüyor...
-Desem ki, CHP, demokrasi ve sosyal adalet diyorsa Kürt halkının istemlerine kulak vermek durumunda, BDP’ye el uzatmalı...
-Desem ki,  siyasal partiler gibi sendikaların da, emeğin de güçlenme arayışına ihtiyacı var... Ciddiye alınmak istiyorlarsa, üstte birleşmiş, tabanda geniş kesimlerle buluşmuş örgütlere dönüşmek durumundalar
-Desem ki,  örneğin Sendikal Güç Birliği Platformu Türk-İş’te yüz bulamadığına göre, DİSK’le güç birliğine ve daha güçlü bir konfederasyona doğru adım atsa.
-Desem ki, çıkış çıkışsa eğer, hedefine doğru yol almalı...
Desem  de, dinleyen olur mu?
Oysa yaşamın tüm karışıklığı için de basit kuralları var... Siyasetin de öyle... Güç isteniyorsa, dengeleri sizden yana doğrultmaya çalışacaksınız...
Yoksa şikayetlere devam...
Haa ne diyorduk? Tutuklamalar.... Öğrenciler... Hapishanedekiler...

Not: Bir de, Beşiktaş’ta hemen Başbakan’ın çalışma ofisinin yanında yükselen bir “heyula” bina var... Hani, İstanbul’un silueti filan diyenlere duyurulur.

Yani mevzuu olsun...