Mersin saldırısı ardından ortaya çıkan kınama tartışmasında Kandil cephesinin tutumu, Duran Kalkan’ın açıklamasıyla ifade edildi. Eylemi kınayanları hedef alan Duran Kalkan, “Gücün yetmiyorsa yapanlara dua et, karşı çıkma, kendi kendine konuşma, ukalalık yapma” dedi.

Duran Kalkan, Mersin saldırısını kınayanları hedef aldı: Ukalalık yapma

PKK kurucuları arasında yer alan isimlerden biri olan KCK Yürütme Kurulu üyesi Duran Kalkan, Mersin saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada, saldırıyı kınayanları hedef aldı. Kalkan, isim vermese de Selahattin Demirtaş ve HDP’ye gönderme yaptığı açıklamasında, “Gücün yetmiyorsa yapanlara dua et, karşı çıkma, kendi kendine konuşma, ukalalık yapma” dedi.

Kalkan, örgüte yakın bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “Mersin eylemini doğru anlamak gerekli” diyerek HPG’nin yaptığı üstlenme açıklamasını işaret etti. “Herkes bu açıklamalardan ders çıkarmalı” diyen Duran Kalkan, “Konuşmak isteyen herkes doğru konuşmalı. Türk egemenleri gerçeği görmeli, neyi nasıl bitiriyorlar… Biraz yeniden değerlendirme yaparak, Mersin eyleminin kendileri için verdiği mesajı doğru anlarlar” ifadelerini kullandı.

Sözlerinin devamında, ‘doğru çizgi’nin Mersin’deki çizgi olduğunu savundu: “Herkes, Mersin eylemine bakarak, biraz özeleştirel yaklaşıp kendi durumunu değerlendirmeli, sorgulamalı Herkes için sorgulatıcı yanları var. Çizgi, bu eylemdir. Doğru çizgi budur. Doğru özgürlük savaşı budur. Ölçü bu.”

Mersin saldırısını kınayan çevreleri de hedef alan Kalkan, “Gücün yetiyorsa sen de öyle ol, gücün yetmiyorsa yapanlara dua et, karşı çıkma, kendi kendine konuşma, ukalalık yapma. Kimsenin ukalalık yapmaya hakkı yoktur” dedi.

KINAMA TARTIŞMASI

Mersin’in Mezitli ilçesinde yer alan bir polisevine 26 Eylül’de iki PKK’li tarafından düzenlenen saldırıda bir polis memuru yaşamını yitirmiş, bir polis memuru ise yaralanmıştı. Saldırıyı gerçekleştiren iki PKK’li kadın da üzerlerindeki bombaları patlatarak yaşamlarını yitirmişlerdi.

Olayın ardından geniş bir çevre saldırıya tepki gösteren mesajlar paylaşırken HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile partinin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da saldırıyı kınayan açıklamalar yapmıştı.

HPG ise, saldırıyı üstlenmek için yaptığı açıklamada “Faşist rejimin kimyasal silah kullanmasını kınamayan çevrelerin, Kürt halkını ve değerlerini korumak için kendisini feda eden fedaileri, hangi gerekçeyle olursa olsun düşman diliyle kınaması ancak sindirilmişlikle ifade edilebilir” ifadelerine yer vermiş, bu ifadeler HDP ve Demirtaş’ı hedef aldığı şeklinde yorumlanmıştı.

Bu gelişmelerin ardından Twitter hesabından yeni bir açıklama yapan Demirtaş, “Mahallenin ‘delisi, popülisti, tek adamı, sinmişi’ ya da karşı mahallenin ‘teröristi, katili’ olarak yaftalanmayı göze alıyorum” diyerek HPG’nin açıklamasına karşılık vermişti.

Demirtaş’ın açıklaması “PKK’ye rest” olarak yorumlanırken, sözlerine dair yeni bir açıklama daha yapan Demirtaş, “’Biz demokratik siyasette ısrarcıyız’ söyleminden, HDP'den ve Kürt siyasetinden ‘ayrışma’ polemiği çıkarmak çok zorlama bir çabadır, tamamen anlamsızdır” demişti.

Tartışma son olarak, Demirtaş’ın açıklamalarına ilişkin HDP’li bir yöneticiye dayandırılan haberle devam etti. HDP’li yöneticinin “Demirtaş, bu şekilde devam ederse parti dışına itilir. Cezaevinden çıktığında bir panele bile sokmazlar. Hiçbir yerde konuşamaz. Bugünkü ruh hali böyle” ifadelerini kullandığı aktarılan haber, HDP yöneticilerinden tepki aldı.

Bugün, TBMM Grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da, Mersin saldırısı ardından başlayan tartışmalara gönderme olarak değerlendirilen şu ifadeleri kullandı:

“İktidarın savaş siyaseti ülkeyi cehenneme çevirmişken, Kürt halkının çektiği acıları anlamadan, bu kirli siyasetin sonucu olarak ortaya çıkan detaylar üzerinde spekülasyon yapmak AKP-MHP iktidarının tuzağına düşmek, savaş siyasetini büyütmekten başka bir işe yaramayacaktır. Partimiz toplumsal sorunların inkârına dayanan ve çözümsüzlükten beslenen tüm siyasetlerin karşısındadır. O nedenle Türkiye’de gerçek demokrasinin ve özgürlüklerin, ancak ve ancak Kürt sorununun demokratik, toplumsal ve barışçıl çözümünden geçtiğini savunuyoruz. Bizler, müzakereye ve barışa dayalı demokratik siyasetimizi en güçlü şekilde sürdüreceğiz. Çünkü bizim için barış, dünyadaki tüm makamlardan daha değerlidir. İnanın barış hükümlerin en güzelidir.”