Şimdi sonuç belli ama dün köşeyi yazarken ben sadece umut ediyordum: Danimarka’nın İngiltere’yi elemesini ve finalde İtalya ile karşılaşmasını…

Umudum bir futbol bilgisine ve aklına dayanmıyor, sadece kalbim böyle istiyordu!

Turnuvanın başlangıcından beri, BBC Radyo 5’te futbolun akil adamları, uzmanlar, spor sunucuları ve yorumcular her maç öncesi tahminde bulunuyorlar. BBC Spor’un futbol uzmanı Mark Lawrenson yarı finaller önceki tahmininde şimdi ne olduğunu hepimizin bildiği sonuç hakkında çok kesin konuşmuştu: “Finalde kesinlikle İngiltere olacak”

Rakibin İtalyaİspanya mı olacağından pek emin olmayan Lawro’nun skor tahmini de netti: Danimarka 1 – İngiltere 2. O tahmin, umudumu kırmak bir yana daha da artırdı. Ona bakarsanız, emin olamasa da, İspanya da İtalya’yı 2-1 yenecek ve finali İngiltere-İspanya oynayacaktı!

“Nereden çıktı bu Danimarka sevgisi?” diye soracağınızı sanmıyorum, Danimarka konusunda benimle aynı şeyleri hisseden epey tanıdığım var.

Danimarka içinde de dışında da hemen herkeste aynı duyguların filizlenmesi 12 Haziran Cumartesi günü Finlandiya’ya karşı oynanan turnuvanın ilk maçında Christian Eriksen’in kalbinin durduğu an başladı. Arkadaşlarının onun o halinin görüntülenmemesi için etrafında kenetlenerek perde oluşturması, bir takımla birlikte bir ülkenin ve dünyanın dört bir yanından futbolseverin kenetlenmesinin resmiydi.

İlk yarıda Eriksen’in yere yığılmasıyla duran ve maçın yeniden başlamasına kadar geçen yaklaşık 2 saatte, bir stadyumda yaşanan en uzun ve derin sessizlik yaşandı. Herkes şoktaydı, ifadesizdi, donmuştu! Ağlayan, dua eden taraftarlar vardı.

Duran bir kalple düşmüştü Danimarka! 59. dakikada bir gol yedi, 74’de bir penaltı kaçırdı ama kimin umurunda. Ardından Belçika’ya karşı da kaybetti. Olsun. İki gol yese de bir gol atmış ve düştüğü yerden doğrulmaya başlamıştı.

Hayatta önemli olanın düşmemek değil, düştüğün her seferinde ayağa kalkabilmek olduğunu kanıtlayarak ve ayağa kalkmanın ancak birbirinize kenetlendiğinizde mümkün olduğunu göstererek!

Ayağa kalktığında; 4-1’lik Rusya, 4-0’lık Galler ve 2-1’lik Çekya galibiyetleri geldi Danimarka’nın. Artık bütün bir takımın ve ülkenin kalbi Eriksen’in yeniden atmaya başlayan kalbiyle atıyordu.

Düşen ve düştüğü yerden kalkmayı beceren Danimarka’da iki haftalık biz zamanda bir ömür boyu yaşanacak duygular yaşandı. İnsanlar birbirlerine kenetlendi ve 1992’de yaşadıkları şampiyonluğun düşünü görmeye, ona inanmaya başladılar.

Bu satırları yazarken o düşe bir adım daha yaklaştılar mı, yoksa elendiler mi bilmiyordum. Ama Danimarka’nın bu turnuva öncesinden daha sıkı bir takım olduğunu, Danimarkalıların turnuva öncesinden daha kaynaşmış bir toplum olduklarını biliyorum.

Danimarka teknik direktörü Kasper Hjulmand’ın değerlendirmesi de beni destekliyor: “Zamanın durduğu o anda, hepimizin çok savunmasız olduğu o anda, hayatın bu kadar çabuk elimizden alınabileceğini gördük. Eriksen’i sonuna kadar taşıyoruz. O bu takımın kalbi ve onu her zaman yanımızda taşıyoruz. Christian’ın kalbiyle, tüm nüfusun kalbiyle oynuyoruz ve Danimarka’da genci, yaşlısı, kırmızılısı beyazlısı bizi destekleyen herkes, kendimize yürekten inanıyoruz. Birlik çok güçlü!”

Noktayı defans oyuncusu Jannik Vestergaard’ın sözleriyle koymak mümkün: “Öngörülemeyen bir şey oldu ve bir grup, takım ve küçük bir aile olarak birbirimize daha da yaklaştık. Şimdi turnuvadan öncekinden daha güçlüyüz!”

Düştüğü yerden kalkmayı bilenlere ve duran kalple koşmaya başlayanlara saygıyla: Umarım Danimarka yoluna devam ediyordur.

Ama onlar her durumda kazandılar!