Önceki yazımda sonucunu düşünmeden ve de gerekli önlemleri tam olarak almadan Koronavirüsle ilgili normalleşme müsaadesinin sakıncalarına değinmiştim.

Birçok yetkilinin alınan kararların yanlış olduğunu belirttiklerini, buna rağmen ısrar edildiğini söylemiştim.

Konuştuğum bilim insanların da yapılan yanlışların 2. dalgayı doğuracağı, bu kez, önceki durumdan daha da büyük sorunlar yaşanabileceği kaygısı olduğunu gördüm!

Durum şu!

Yurttaşlarda korunma kültürü gelişmeden ve virüsün tehlikesiyle ilgili yeterli bilinçlenme olmadan, üstelik sosyal devlet gereği koruma kuralları tam uygulanmadan normalleşiyoruz kararını almak, ülkeyi yeni bir maceraya sürüklemek demekti…

Yani iktidar, sağduyuyla hareket etmek yerine ekonomik çöküntüyü durdurmak için tamamen faydacı bir karar aldı!

Anlaşılan o ki; Kasa boş! Sonbaharda ödenecek dış borçlara kaynak olacak başta turizm gelirleri olmak üzere tarım ve gıda sektörünün canlandırılması isteniyor.

Yani sürü bağışıklığı da fayda etmezse, “Kalan sağlar bizimdir ve biz onlarla AKP iktidarını sürdüreceğiz!” diyerek ekonomiyi, yurttaşın yaşamının önünde tutuyor.

Oysa iktidarın öncelikli görevi yurttaşlarının canını korumak, yaşama hakkını savunmaktır!

Bu hafta sonu yaklaşık 3 milyon genç LGS sınavına girecek.

Öğrenciler ve gözetmenler virüs riskine rağmen kapalı sınıflarda saatlerce bekleyecekler.

Garip olansa Cumhurbaşkanı ve Bilim Kurulu, virüse karşı güvenlik gerekçesiyle video konferans yöntemiyle karar verirken, milyonlarca gencin binaların içinde yan yana tutulması!

LGS nedeniyle vaka sayısı artarsa sorumluları hesap verebilecek mi?

Prof. Saffet Mutluer’in Yurt gazetesi yazarı ve kadim dostum Av. Ülkü Caner›e gönderdiği ileti ülkemiz için tehlike çanlarının çaldığını belgeliyor.

İletide; 17 AB ülkesinde 4 Haziran 2020 tarihindeki tespit edilen Covid-19 vaka sayısı 1450 olduğu açıklanıyor. Oysa aynı gün Türkiye›deki vaka sayısının 1562 olması dikkat edilmesi gereken bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor...

İletide deniliyor ki; Açılım sonrası Türkiye’de 17 Avrupa ülkesinin toplamından daha fazla vaka yaşanmakta!

Bu 17 ülke içinde en fazla insan kaybeden İtalya ve İspanya’da mevcut. Onlar aldıkları önlemlerle bu gün bizden daha iyi noktaya geldiler.

Ülkemizde halkımız tüm uyarılara uydu. Ancak durum ağırlaşıyor. Nedeni yurttaşlarımız değil. Yetkililerin yapılması gerekeni yapmamaları!

Oysa son 3 ayda yurttaşlar kendi üzerlerine düşen her türlü özeni gösterdiler.

Yasaklara %95 uydular. Sosyal devlet olan Türkiye yurttaşını hiç koruyamadı.

Tersine halk devlete yardım etti. İktidar maske dağıtmayı bile beceremedi.

Evet, ekonomi darbe aldı. Ama tehlike henüz geçmedi.

Tehlikenin varlığı unutulmadan önlem alınmalı. Bu bilinçle hareket edilmeli.

Ekonomi uğruna ülke yeniden tehlikeye atılmamalı!

Sormak isterim bizden başka hangi Avrupa ülkesi turizm için kapılarını sonuna kadar açtı? Vaka sayısı artan Türkiye’ye hangi aklı başında olan turist gelmek ister?.

AB ülkeleri tam karantina uyguladı ve çözüme ulaştı.

Türkiye ise buna bile cesaret edemedi.
Şimdi de “Normalleştik denilerek ve yurttaşlara şirin görünmek için her türlü yanlış davranışları görmezlikten “geliniyor, …

Durum vahim olabilir!

Çünkü Konya, Diyarbakır ve Gaziantep gibi iller başta olmak üzere, birçok doğu ve güneydoğu illerinde vaka sayısının giderek arttığı bildiriliyor!

Nitekim yetkililerde işin ciddiyetini anladılar ki yeniden 42 ilde maske takma yasağı getirdiler.

Mersin Büyükşehir Belediye Sağlık Daire Başkanı Dr. Önal Özdemir’in verdiği bilgilere göre Mersin’de de vaka ve ölüm sayıları artıyor.

Özdemir Mersin›deki artışı, covid-19 salgının yoğun olduğu çevre illerden Mersin sahilindeki yazlıklarına gelen kişiler nedeniyle olduğunu söylüyor.

Görünen köye kılavuz istenmez!

Önlem alınmazsa yazın salgının şiddeti artabilir!

Sorumlusu da gereğini yapmadan normalleşin talimatını verenlerdir!