Bir haftadır millet erken seçimi konuşuyor.

Türlü haberler, yorumlar, dedikodular dinliyoruz…

“Bu bir baskın seçimdir!” diyen var.

“Normal kardeşim işte bakın erkenden yapıyoruz” diyen de var…

“Hani biz hazırız diyordunuz” diye kızdıran da var, “Şimdi bu nereden çıktı” diyen de…

•••

Az ya da çok her şey söylenebilir...

Çünkü ülkenin şirazesi kaydı!..

Halimiz bir adamın iki dudağına kaldı!..

Allah'tan “Aa! Sizin haberiniz yok mu? Biz geçen hafta seçimi yapmıştık” demediler!..

•••

Baskın seçim yapılmasının temel sebebi ekonomidir!..

Ekonomide geldiğimiz yeri görmek adına bazı bilgileri sıralamakta fayda var.

»Türkiye AKP’yi iktidar yapan 2001 Ekonomik Krizi koşullarına tekrar dönmüştür.

»Türkiye ekonomisi son 15 yılda refah üretememiştir. Türkiye insan, ekonomik ve doğal kaynaklarını israf etmiştir.

»2001 yılında ekonomideki sıcak para 10 milyar dolar idi, bugün ise 100 milyar dolar civarındadır. 2001 yılında ekonomik krizi tetikleyen Türkiye’den çıkan sıcak para miktarı 4 milyar dolardı.

»Ekonomik büyümenin sadece inşaata dayanması, ekonominin kırılganlığını artırmaktadır.

»Büyümenin finansmanının yüzde 75 düzeyinde sıcak paradan karşılanması nedeniyle, bugünkü olası ekonomik krizin etkisinin sosyal bunalım yaratacak bir ölçüde olacağı tahmin edilmektedir.

»Gelir ve servet dağılımının aşırı bozulması bu sosyal bunalımın göstergesidir.

»Ekonomik büyümenin temel unsurlarından olan orta sınıf büyük ölçüde küçülmüştür.

»Türk ekonomisi 2003-2017 döneminde, 1950-2002 dönemine kıyasla yıllık ortalama sadece 0.8 puan daha fazla büyüyebilmek için bu dönemin 3 katı dış açık vermek durumunda kalmıştır.

»Türk ekonomisi, 2009-2016 yılları arasında Çin’den sonra reel kesim toplam iç ve dış borçluluk oranı en fazla artan ekonomidir.

»Borçlanma konusunda en kritik değişim kısa vadeli dış borçların Merkez Bankası’nın rezervlerinin yüzde 90’ını aşmış olmasıdır. Bu nedenle Türkiye, dünyada borç ödemede riski bulunan ülkeler arasında Arjantin, Malezya ve Güney Afrika gibi ülkelerle birlikte en riskli ülke kategorisindedir.

»Borçlanmanın milli gelire oranı 2001 ekonomik krizi seviyesine yaklaşmıştır.

»2018 yılı Türkiye için borç ödeme açısından hayati önemdedir. 2018 yılında toplam 177.5 milyar dolar borç dış ödeyecektir. 2018 yılında 40 milyar dolarlık cari açık durumunda, 2018 yılı için yaklaşık 215 milyar dolarlık dövize ihtiyacı bulunmaktadır.

»Diğer ülkelerin uzun vadeli dış borçları 20-30 yıl iken Türkiye’nin en fazla 10 yıllık olması ülkemizin küresel düzeydeki ekonomik güveninin düşüklüğünü ve ekonomik kırılganlığını göstermektedir.

•••
Yukarıdaki nedenler sonucu TÜRKİYE EKONOMİSİ REFAH ÜRETEMEMEKTEDİR!..

Çünkü; TÜRKİYE ekonomisi potansiyelinin gerisinde büyüyen, borca dayalı ve dış bağımlı bir büyüme seyri izleyen, büyüdükçe refah üretemeyen; istihdamı, verimliliğini, ortalama ücretleri artıramayan durumdadır.

Bu nedenle genç işsizleri çok olan bir ekonomik yapıya sahiptir.

Bu durum ülkemizin Uluslararası Refah Endeksi’ne göre 149 ülke içerisinde 14 sıra gerileyerek 88. sıraya düşmesine neden olmuştur...

•••
Ekonomik çöküntü, bir yandan gelir ve servet dengesini bozuyor, diğer yandan adil bölüşüm olmadığı için katmanlar arasında sürtüşmelerin tehlikeli nedeni haline geliyor..

Öyle ki; Gelir/Servet adaletsizliği zengin/yoksul arasında olağanüstü bir hal almıştır.

Son 15 yılda nüfusun yüzde 1’lik kesiminin milli gelir içindeki payı yüzde 39,4’ten yüzde 54,3’e yükselmiş, geri kalan yüzde 99’luk kesimin geliri ise yüzde 60,6’dan yüzde 45,7’ye düşmüştür.

Bu dönemde özellikle orta sınıf erimiştir.

•••

Türk ekonomisi 2003-2017 döneminde, 1950-2002 dönemine kıyasla yıllık ortalama sadece 0.8 puan daha fazla büyüyebilmek için bu dönemin 3 katı dış açık vermek durumunda kalmıştır. Bunun sonucunda Cumhuriyet tarihinin en yüksek toplam borçluluk oranına erişilmiştir.

•••

Toplam kamu ve özel kesim dış borçları, 450 milyar dolar ile Türkiye tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

Türk ekonomisi gelişen ekonomiler içinde en yüksek dış borçluluk oranına sahip ekonomilerden birisidir. Diğer yandan kısa vadeli dış borçlar, Merkez Bankası’nın rezervlerinin yüzde 90’ını aşmıştır.

Türkiye 2018 yılında toplam 177.5 milyar dolar borç dış ödeyecektir.

Bu borçların 117.7 milyar doları bir yıl ve daha kısa vadeli olanlardır. Bunlara kısa vadeli borç deniliyor. Kalan 59.8 milyar dolar da uzun vadeli olup, vadesi 2018 yılında bitenlerdir.

Ayrıca 2018 yılında 40 milyar dolar da cari açık olursa, Türkiye’nin yaklaşık 215 milyar dolarlık dövize ihtiyacı vardır!..

•••

Ödemeyi yapacak para ortada görünmüyor.

Artık Arap sermayesi de Türkiye’ye gelmiyor…

Seçim bu stres zoruyla yapılıyor.

“Katar’ın gücü kalmadı!” diyorlar.

Suudiler’in teröre destek veren Katar’ı savunduğu gerekçesiyle AKP iktidarına para aktarmaktan vazgeçtiği biliniyor…
Geriye son çare kalıyor!..

İddia o ki; Şayet RTE cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa Türkiye’deki bankalarda bulunan 200 milyar dolara yakın mevduata mudilere sormadan TL’ye çevirerek el koyabilir…

KHK ile bu iddia gerçekleşebilir! Örnekleri de vardır!..

•••


24 Haziran seçimi sadece askıya alınan parlamenter demokrasinin varlığını, laik cumhuriyet'in geleceğini değiştirmeyecek; çökmekte olan ekonomiyi dikta anlayışı ile yönetme sevdasına da fırsat verecek!..

Gözümüzü açmalıyız!..

Dün 23 Nisan’dı. En büyük bayramınız kutlu olsun!