Bu hafta karşıma çıkan iki içerik üzerine yazmak istiyorum. Tesadüf bu ya iki içerik de BBC’den. Biri BBC Akademi’de diğeri BBC Earth kanalında. BBC Earth kanalında harika bir belgesel “Dürüstlük Deneyi” tekrarları yayınlanmaya devam ediyor. BBC Akademi’de de Gerçeklik ve Doğruluk. Gazetecilik ve dijital içerik üreticiliği olarak iki kulvarda güzel örnekler var. BBC Earth belgeselinde […]

Dürüstlük deneyi…Suçlu kim?

Bu hafta karşıma çıkan iki içerik üzerine yazmak istiyorum. Tesadüf bu ya iki içerik de BBC’den. Biri BBC Akademi’de diğeri BBC Earth kanalında. BBC Earth kanalında harika bir belgesel “Dürüstlük Deneyi” tekrarları yayınlanmaya devam ediyor. BBC Akademi’de de Gerçeklik ve Doğruluk. Gazetecilik ve dijital içerik üreticiliği olarak iki kulvarda güzel örnekler var. BBC Earth belgeselinde bir eksiklik vardı ama onu da ben burada tamamlamayı düşünüyorum.

Mesleğimiz olan gazeteciliğin ne kadar değerli ve hassas bir konu olduğunu daha iyi kavrayabilirsiniz. Malum gazeteciler özellikle ülkemizde çok çeşitliliğe sahip. Ben alaylı yetiştim. Ustalarım Türkiye’nin en değerli gazetecileriydi. Arda Uskan, Ayda Özlü Çevik, Korhan Atay, Savaş Ay ve Coşkun Aral gibi kıymetli isimlerin yanında bu mesleği öğrendim. Hepsinin en olumlu yönlerini almaya çalıştım. Şimdi konumuza gelelim ve genel durum analizi ve sonuçlara doğru biraz fikir üretelim.

GAZETECİLİĞİN SORUMLULUĞU

BBC Akademi makalesinden bir alıntı yapalım:

“Doğruluk, gazeteci olarak itibarınızın temelini oluşturan bir değerdir.

Eğer okuyucularınız, dinleyicileriniz veya izleyicileriniz olayların eksiksiz bir anlatısını sunduğunuz konusunda güven duymuyorsa en temel standartları bile sağlayamıyorsunuz demektir.

Bir gazeteci olarak, izleyicilerinizle gizli bir sözleşmeniz vardır; siz onların aramaya zaman bulamadığı veya erişimlerinin olmadığı konuları görür ve bilgi toplarsınız. O konuları bulunca da bulduklarınızı izleyicilerinize haber verirsiniz. Onlardan, söylediklerinizin gerçekliğini kontrol ettiğiniz ve onlara yanlış bilgi vermeyeceğiniz konusunda size güvenmelerini istersiniz.Siz de onları kandırmayacağınıza dair söz vermişsinizdir.

Sosyal bağlantılar vasıtasıyla çalışmalarınıza izleyicilerinizi katıyor olabilirsiniz; onlardan deneyim ve yeteneklerini sizinle paylaşmalarını isteyebilir, bazen belgelere uzun uzun bakmak gibi zaman alan işleri yapmada onlardan yardım bekleyebilir, resmi açıklamalarla kendi açıklamaları arasında karşılaştırma yapmalarını isteyebilirsiniz.

Bu gibi durumlarda bile izleyicilerinizi/okuyucularınızı kandırmama sorumluluğunuz vardır.

Siz bir gazeteci olarak, haberlerin yaratıcısı, topladığınız ve paylaştığınız bilginin muhafızı sayılırsınız. Sosyal bağlantılar vasıtasıyla elde edilen bilgiyi kullandığınızda bu bilginin “özgün” olduğunu, bu sebeple de “hakikatin” o kadar önem taşımadığını öne sürmek yeterli değildir.”

İnsanın aklına tıpkı pek çok meslekte olan yeminler geliyor. Hipokrat yemini, asker yemini gibi gazetecilik yemini de belki biraz etkili olabilir. Şu anda Türkiye’de bir grup gazeteci maalesef hapiste ya da bağımsız ve dürüst bir şekilde mesleklerini yapmaya çalışıyor. Bir grup var ki onlar tamamen kalemlerini kiralamışlar ya da gönüllü bir şekilde onurlarını teslim etmiş görünüyor. Mesleki ilkeler bir kenara bırakılmış ve tek amaçları para kazanmak. Yukarıdaki makalede bu mesleğin temel kuralları çok net verilmiş durumda. Bu ilkeleri ne kadar uyguladıklarını kendi kendilerine sorarak eminim bu işi ne kadar iyi yaptıklarını görebilirler. Önemli bir detay var. Mesleğimiz kitleleri yalan haberlerle farklı bir noktaya da götürebilir, ülkemize kendimize zarar veren bir hale de getirebilir. Bu sorumluluğu alamayanlar için ne kadar korkunç bir silah değil mi? Üstelik tarihte yazacak çok kalıcı sorunlara siz sebep olabilirsiniz. O yüzden çok önemli bir meslek gazetecilik.

Gelelim BBC Earth belgeseline ve işin dijital boyutuna. Benim alanım eskiden toplumsal içerikli haberlerdi. Son 10 yılda odağımda sadece teknoloji ve dijital yayıncılık var. 27 yıldır yaptığım bu meslekte bana göre siyasi haberlerin, toplumsal haberlerin, magazin haberlerin birbirinden hiç farkı yok. Baz aynı, dürüstlük, objektif bakış açısı, habere konu olan taraflara söz hakkı ve en önemlisi okurlara, izleyicilere, takipçilere olan görünmez sözleşme ile verilen sözler en önemlisi. Hangi alanda gazetecilik, içerik üreticiliği yapıyorsanız yapın bu özelliklere sahip olmanız gerekiyor.

DENEYİN SONUÇLARI

‘Dürüstlük Deneyi’nde üç farklı insan vardı. Bir tanesi kadın bir kilise papazı (Ruth) biri sosyal medya ajans çalışanı (Mo) ve sonuncusu da bir YouTuber (Ehiz). Her biri iki hafta sürecek bir deneye tabi tutuldu. Bir haftası mevcut durumun gözlenmesi, bir haftası dürüst olmak zorunda olduğu hafta. İzlemenizi şiddetle öneririm. Papazı geçelim ama diğer ikisi benim alanıma girdiği için onların yaşadıklarını ve deneyin ilginç sonuçlarını sizlerle paylaşmak isterim. Normal gözlem haftasında uzmanlar denekleri değerlendiriyor ve nerede yanlış yaptıklarını söylüyor. Bir sonraki hafta bu konulara daha dikkatli yaklaşın ve dürüst olun diyor. Mo müşterilerini hoş tutmak için fazlaca ödün veren ve alttan alan yapısını değiştirecek, Ehiz ise ürettiği video içerikleri manipüle etmeden takipçileriyle paylaşacaktı. Mo müşterisine daha dürüst davranarak kötü bir gün geçiriyor hatta müşterisini kaybetme noktasına geliyor. Ehiz ise isyan ediyor! Evet, yanlış okumadınız isyan ediyor. İsyanının sebebi manipüle edilmemiş içeriklerin izlenmemesi, yorum almaması hatta olumsuz yorumlar alması. Sonuç olarak Mo kendince dersler çıkartıyor ve elinden geldiğince düşündüğünü müşterisine dürüstçe söylemeye gayret edeceğini söylüyor. Ehiz ise dürüstlüğün ona bir şey kazandırmadığını ve abartılı başlıklar ve içerikler ile yola devam etmesi gerektiğini çünkü talebin bu şekilde geldiğini söylüyor. Daha dürüst içerikler konusunda daha hassas olmaya, kendince dersler çıkarttığını ve mümkün olduğunca daha iyi olmaya çalışacağını söylüyor.

Deneyi yapan uzmanlar durumu tespit etmişler ancak biraz eksik. Eksik olan kısmı neden yalan söylemek zorunda kaldıkları kısım. Yani aslında müşteriler Mo’dan onların her istediğini yapan bir ajans çalışanı olmasını istemesi, Ehiz’in takipçilerinin istediği abartılı, yalan, sansasyonel içerikler ile karşılarına çıkmalarını istemeleri konusuna hiç değinilmemiş. Görünen o ki aslında Ehiz ve Mo hasta zihniyetli takipçiler ve müşterilere sahip. Toplumun tercihleri ve eğilimleri onları hata yapmaya itiyor. Yani aslında sorun çok daha büyük. Sorunun çözülmesi için toplumun düzelmesi gerekiyor. Yani kısacası karşı tarafın ne istediği daha önemli olduğu sürece bir şeyleri yanlış yapmaya devam edeceğiz. Her istedikleri yanlış anlamına gelmesin, elbette onlara değer verip istedikleri ve bizim de yapabileceğimiz şeyleri yaparak onları mutlu etmeliyiz ancak bunu yaparken benliğimizi, onurumuzu da ayaklar altına almamalıyız. İnandığımız doğrular ve karakterimizi işlerimize yansıtmalı, toplumu ilgilendiren işler yapıyorsak bunun sorumluğunu tüm hücrelerimizde hissetmeliyiz.

Bizde de durum farklı değil

Sosyal hayatınızı bir düşünün. Ne kadar çok ortak nokta olduğunu görebilirsiniz. Ülkemizde YouTuber, Instagramer olan (kısmen ben de öyle sayılırım) arkadaşlara büyük iş düşmekte. Bu kadar etkiliysek gelin onları nasıl bu hale getirdiysek, düzeltmeye de birlikte çalışalım. Markalar sizler de bu konuda sorumlusunuz. Sizler de sektöre bütçe ayıran ve ayakta kalmasını sağlayanlar olarak itibarlı içerikler ile toplumun karşısına çıkmak için pozitif baskı gücünüzü kullanın.

Ajanslar da sapla samanı birbirinden ayırarak en kilit oldukları pozisyonun bilinciyle bu işte taşın altına elini soksun. Yoksa gerçekten saçma sapan bir dünyayı hızla büyüterek dev bir hayal kırıklığı balonunu patlatacaksınız. Sonrası nükleer savaş sonrası yeniden başlama hali….