Dur, bir an kalbinin sesini dinle
derin bir nefes alıp düşün bir kere
can senin hayat senin her şey senin elinde..


Bir Rafet El Roman şarkısı, yarı açık yarı kapalı uykulu gözler ve üç, iki, bir, sıfır..

İşte yine sıfır ile biten ve sıfır ile yeniden başlayan bir hikaye..

Yeni bir yıla girdik. Yıllar yılları değiştiriyor. Mutlak olan bir şey varsa o da değişimin ta kendisi.

Bakalım 2012 neleri değiştirecek?

Değişim ve dönüşüm, dönmekte olan dünya kadar gerçeklik içermekte. Artık hiç kimse dünyanın dönmekte olduğunu inkar edemiyor. Mevcut durumun sahiplenilmesi, değişim ve dönüşümden korku da var olan ayrı bir gerçeklik. Bilmezlikten kaynaklanan bir kenara, var olan gerçekleri bilerek, isteyerek inkar etmek statükonun her daim baş vurduğu bir olgu.

Emperyalist yayılmacı güçler işgal ettikleri her coğrafyada egemenliklerini sürdürebilmek uğruna o coğrafyaya ait olanı hep inkar etme yoluna başvurmuşlar. Hakim durumlarını sürdürebilmek uğruna yaptıkları tüm insanlık dışı uygulamaları, kırımları yok saymışlar.

Koskoca uygarlıkları, yaşayan dilleri, yaşayan insanları yok saymayı iş edinmişler, yıllar yıllar boyu. İşte İngilizler.. Avustralya’nın kadim halklarını yıllar boyu yok sayıp asimile etmek için ellerinden geleni yapmadılar mı?  Bir zamanlar kırk binlere kadar düşen nüfus göz önüne alınırsa bir halkı yer yüzünden silmelerine ramak kalmıştı. Aborjin ismi bile ( orijinin dışında kalan, kökleri olmayan anlamında ) yok etme eyleminin bir parçası değil mi?

Güneyi, ortası ve de kuzeyi fark etmeksizin tüm Amerika kıtasının yerli halkları da aynı yok etme, yok sayma uygulamalarına maruz kalmadılar mı?

Yıllar yılar boyu bu ülkede, bu coğrafyada Kürtler de yok sayılmadılar mı?

Ermeni kırımı hala inkar edilmiyor mu?

Hala insanlar bu yok olası yok sayma propagandaları yüzünden öldürülmüyorlar mı?

Bu inkar ve yok sayma politikaları daha ne kadar sürecek?

Maya takvimi, 12 Aralık 2012’de sona ermekte. Bu takvim Baktun denen devreler üzerine yapılmış olup her 5215 yıllık devrenin bitimi, dünyada radikal değişim ve yeniliklere işaret etmekteymiş. Maya takvimine göre 2012 yılı yeniliklere ve radikal değişimlere gebe.

Aborjinlerin “buz soğuğu zamanı” ile kapitalizmin terör zamanı arasında binlerce yıl insanlık hep özlem duyduğu barışa 2012’de kavuşabilecek mi?

Su Yayınları’ndan çıkan “Aborjin Masalları” adlı kitaptaki masallardan biri de denizin oluşumuna ait. Aborjinlere göre “düş zamanı “  ilk insanların yeryüzünde ortaya çıktığı kutsal bir dönem. İşte bu zamanda kabile insanları uzun bir yolculuğa çıkan bir su kuşunun ilini, yurdunu işgal etmişler.  Bir gün Kalleepgur – bu topraklarda hakkıyla ocağını ve barınağını kuran- geri gelir ve topraklarının işgal edilip yağmalandığını görür. Çok kızar ve o kızgınlıkla dostu yılan Woggal’la birlikte nehirleri, gölleri ve denizleri oluşturur. Tabii ki işgalci kabile insanları da o sularda boğulurlar..

Abojinlerin “düş zamanı” insanların henüz ölümü bilmedikleri, bolluk ve bereket zamanlarıdır. İnsanların paylaşmayı bildiği, sömürünün akla gelmediği barış zamanlarıdır aynı zamanda.

İnsanlık için yeni bir  “düş zamanı” çok mu uzak?

Mayaların Baktun devrinin son bulduğu 2012,  yeni bir devrin başlangıcı olabilir mi?

Sömürünün, zulmün, inkar ve yok saymaların, kapitalizmin sonuna açılan kapı 2012 olabilir mi?

Neden olmasın?

Ey insan her şey seninle başlar ve eyy yolcu her şey senin elinde…