Tiyatro yapmaya, tiyatroyla derdimi anlatmaya devam edeceğim

Düşündüklerimi  söyleme hakkım var!

dusunduklerimi-soyleme-hakkim-var-75015-1.> ÖZLEM ÖZDEMİR info@ozlemozdemir.net @ozlemozdemir

Fotograflar : Murat Kaan

Levent Üzümcü bir oyuncu, ancak son iki yıldır iktidarı eleştiren düşünceleri sebebiyle sıkıntıları bitmedi ama o durduğu yeri hiç terk etmedi. Geçtiğimiz günlerde 20 yıldır çalıştığı Şehir Tiyatroları’ndan yine aynı sebeplerle atıldı. Levent Üzümcü ile yaşadıklarını konuştuk.

>>1 yıl önceki söyleşimiz işten atılmanızın gerekçelerinden biri olmuş. Bu söyleşinin daha iyi şeylere vesile olmasını mı dilesem bilemedim. Nasıl hissediyorsunuz öyle başlayalım mı?
Hani ilkokulda yaş günü partilerine arkadaşınız sizi çağırmaz ya, herkes bir kere çağırılmaz ya; işte öyle… Şimdi sezon açılmak üzere, yirmi yıldır kendi isteğim haricinde oynamadığım açılış yoktur. İlk hafta mutlaka oynarım, şimdi sezon açılıyor, oyunum da var ama oyun oynatamıyorlar... İlk başta böyle bir şeye cüret edemeyeceklerini düşünmüştüm, çünkü bu cüret işi. O kadar güveniyorlar ki kitlelerine, kul hakkı yeseler de kitlelerinin evet diyeceğini düşünüyorlar. Teröre lanet mitingi yapıldı, oysa aynı insanlar yıllarca o terör örgütüyle kol kola dolaştılar. Abdullah Öcalan’ın mektubunu canhıraş biçimde desteklemiş olan bu grup, terörü yine canhıraş biçimde lanetliyor. Çünkü kitleleri ne desen inanıyor, dün ak dediğine bugün kara desen de müthiş bir desteğin var. Bunu bu kadar kötüye kullanmak bence anayasal suç olmalı!

>>“10. Cumhurbaşkanı beni aradı, 12. Cumhurbaşkanı beni işten attırdı” dediniz. Cumhurbaşkanının kişisel nefretinin cezası mı bu?
Nefret etmemesi gibi bir şey düşünemiyorum, onu ayakta tutan şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Bu arada Türkiye’de 10. Cumhurbaşkanı ile 12. Cumhurbaşkanı arasında nasıl bir değişim yaşandığı da ortada. Bu arada bu ceza bana verilen bir ceza değil, bu seyirciye verilen bir ceza. Bu da iş bilmemekten kaynaklanıyor.

>>Size de ceza değil mi? İşiniz bu ve ekmek paranız aynı zamanda…
Kul hakkı yemek bu! Orada sadece benim emeğim yok ki, benim çocuklarımın eşimin de emeği var. Tiyatro çok fazla zaman alan bir şey biliyorsun. O kadar yoğun bir çalışma temposunda olduğumda bile hiç bırakmadım tiyatroyu.

dusunduklerimi-soyleme-hakkim-var-75016-1.>>Rica ederim, 7 yılda sadece 3 oyunda oynamışsınız bazı gazetelere göre!
Değil mi? Bak bu da bir dezenformasyon. Bilmeyen biri, gerçekten 7 yılda sadece 3 kere sahneye çıktığımı düşünecek, kötü niyetle bilerek yaptıkları bir şey. Neden yaptıklarını biliyor musunuz?

>>Neden?
Çünkü kendi seçmenleri arasında bu durumdan rahatsız olanlar var. ‘Bu adam asker mi hakkında bir şey uydurulsun, biz bu adamı izliyoruz, bir görüşü var, sen onun işine nasıl son verirsin?’ diyorlar. Vicdanı sızlayan da var bu seçmenin içinde, herkes trollerden ibaret değil. Troller domine etmeye çalışıyorlar ortamı, twitter’da az olan kişiler çok kişi gibi görünüyor. Bir yanılsama söz konusu oluyor böylece.

>>Geçen sene konuştuğumuzda ben söyleyeceğimi işimle söylemek istiyordum demiştiniz. İşinizi aldılar. Sözle söylemeye devam galiba?
Zaten devam ediyorum ama bu neden değişsin ki? Bizler kaypak zeminler üzerinde hareket eden, annemizden babamızdan öyle görmüş insanlar değiliz ki!

>>Aile terbiyesi çok önemli galiba?
Zaten bizim problemimiz aile içi iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor. Düşünsene, halka ait arazileri babanın malı gibi satıyorsun, üzerinden yüzdeler alıyorsun ve bunun onaylanmış bir meslek olduğunu söylüyorsun. Çaldığına dair belgeler bile olsa, çalmadığına inanan milyonlar var. Bu çok ilginç bir hayat, o zaman hukuka çok ihtiyacı var bu ülkenin. Hukuk olmadığı için de her şey yapılıyor. Türk adaletinin yıllar içinde altı oyulurken bunlar hep hesap edilmiş. Buradan aileye geri dönersem, benim babam oto tamircisiydi ve ben bir işi doğru yapmayı ondan öğrendim. O da tatlıcı olan babasından öğrenmiş bunu. İnsanların en büyük dayanakları aileleridir. Türkiye’nin en büyük sorunları; aile içinde genel toplumun kurallarına uyulmaması, yalan söylemeyi gönendirmek, gördüğün hâlde reddetmek, vicdan eksikliği… Bunlar hep aileden görülen şeyler, yani kendi kendini kandırmak…

MESULİYET HİSSEDİYORUM
>>Bundan sonraki süreçte planınız ne?
“İstibdat Kumpanyası” oyunu sürüyor. Tiyatro yapmaya, tiyatroyla derdimi anlatmaya devam edeceğim. Bir kitap yazmayı düşünüyorum, çok yakın zamanda da bitecek. Gerçekten neye inandığımı, neyi düşlediğimi anlatmak istiyorum. Merak eden olursa referans gibi bir kitap olsun. İnsanların çok çaresiz kaldıklarını görüyorum. Siyaset çare olmuyor insanların bu çaresizliklerine. Bu kadar suça batmış bir parti; koalisyon kurulacaksa benimle birlikte kurulur, birinci partiyim, benim dışımdaki hiçbir seçenek mümkün değildir diyor. Biz 7 Haziran’dan sonra soruyor muyuz kendimize, Türkiye’ye ne gibi bir katkı sağlandı da yeniden seçime gidiliyor? 8 Haziran itibariyle neler geldi bu ülkenin başına? Suruç’la başlayan ve devam eden süreçte, bu ülkenin gencecik evlatları katledildi, bir anda uyuyan bir canavar uyandırıldı, mayınların döşendiği bilindiği söyleniyor, neden engellenmedi? Hesap nedir? Tüm Türkiye’nin bunları kendine sorması lazım!

dusunduklerimi-soyleme-hakkim-var-75017-1.>>Vicdanını mı kaybetti bu ülke?
Çünkü okul eğitimi iyi olan bir ülke değilizdir biz. Vicdan da aile içi eğitimiyle ilgili, demek ki aile içi eğitimde de çok iyi değiliz… O yüzden bu duygu birlikteliğidir diyorum bu olanlar için, siyaseten tercih değil.

>>İki çocuğunuz var, endişelenmiyor musunuz?
Onların geleceğinden endişe etmesem bu kadar konuşmam zaten… Ama çok güzel yöntemleri var. Kendi seçmenlerinin kafalarında bir takım imajlar yaratarak yürütüyorlar her şeyi, onlar kötü dedikten sonra o kötüdür. Korkunç bir çark bu! “Aranda 1600 yıl fark olan adamla aynı zamanda yaşamaya çare olur mu demokrasi?” diye yazdım twitter’da, bir tane provokatör milletvekili “Peygamber efendimize hakaret ediyor” dedi. Öyle dediği için insanlar ona inanmayı çok sevdiler, çünkü benden nefret etmek için bir nedene ihtiyaçları var.

>>Bu çok tehlikeli değil mi? İnsan hayatıyla nasıl bu kadar kolay oynanabiliyor anlamak mümkün değil!
Çok tehlikeli çünkü seni öldürtmek istiyor. Ama aynı adamların dediklerini, (Bakara Makara meselesi örneğin) ciddiye almıyorlar. Bunun anayasal bir suç olması lazım. Bu başka bir şey çünkü… Bir örnek vereceğim: İslamcı bir gazetenin yazarı “Bakara Makara” olayından sonra; “Ben o bakara makara diyenin parti içinde olmasından son derece rahatsızım” dedi. Bütün yolsuzluk kasetleri ortaya çıkmış, ülke iliklerine kadar soyulmuş, hanımefendinin rahatsız olduğu şey bakara makara.

>>Başka ülkede bunlar olsa ülke ayağa kalkmıştı herhalde?
Uludere’den sonra bir tane istifa var mı? Ya da HDP’nin Diyarbakır mitingindeki bombalamadan bahsedelim. CHP İstanbul’da miting yapsaydı ve bu bomba orada patlasaydı ne olurdu? Uludere ile açılmış davalar ne durumda? Sorumluluğu üstüne alan var mı? İnsanlara siz de bu ülkenin vatandaşısınız demeyi biliyorsunuz, kimse kendini kandırmasın! İşte ben bunları böyle söylediğim için beni hazmedemiyorlar. Çünkü meslektaşlarım artık ev kirası, yeni alacakları ev, yatırımlar peşine düşmüşler. Onlar şöyle zannediyorlar; daha güzel bir evde otururlarsa kendilerini bunlardan koruyacaklar. Arkadaş sen evin kapısını açtığında çıktığın sokaktır önemli olan, ülke bu hâlde, çocuğuna bunu mu bırakacaksın? Sana sormayacak mı bunlar olurken sen ne yaptın diye? Hoş, bu milletin özelliğini de biliyorum, hiçbir şey sormayacağız, bu tamamen kişisel bir durum.

dusunduklerimi-soyleme-hakkim-var-75018-1.>>Mesuliyet mi hissediyorsunuz?
Evet, mesuliyet hissediyorum, bunları söylemeliyim. Kayıtsız kalamıyorum ve tabii ki bu bir parça boşluktan kaynaklanıyor. Herkes benim arkama gizlenmeye, yaptıklarımı sosyal medyada “like” ederek, onaylayarak bir şeye varma peşinde. Telefonda benimle konuşurken ne yapalım ben de böyle destek oluyorum diyor.

Ben o destekleri destek olarak görmüyorum galiba artık.
Tabii, kendi vicdanını rahatlatma peşinde. Ne diyeyim ki? Ben de “Oy ve Ötesi”nde çalıştım diyor, bunu hakir görmek için söylemiyorum yanlış anlama, e biz ne yapalım diyor? Arkadaş; örgütlü bir kitlenin karşısında durmak çok zordur. Silahlı bir mücadeleden bahsetmiyorum; sen de örgütlü ol, sesini duyuracak eylemler yap, yılma, demokratik eylemler yapan insanlara saygı göster. Tekrar ediyorum, bunların hepsi demokratik eylemlerdir. Çünkü bu böyle süremez…

SAHNEYE İLK LİSEDE ÇIKTIM
>>Siyasi konulardan başka mesleğinizden ve ailenizden bahsedelim biraz. İzmirlisiniz. Ailenizi biraz anlatır mısınız bize?
Babam Ayvalıklı, annem de Çeşme Ilıcalı. İki taraf da bilinen bir aileyiz. Dedem Ayvalık’taki lor tatlısını Türkiye’ye getiren ustadır, İbrahim Üzümcü. Mübadele zamanında Ayvalık’a gelmişler. Diğerleri de yine mübadele zamanında Ilıca’yı kurmuşlar. Bildiğin Ege köylüsüyüm, İzmir’de doğdum, Karşıyakalı tanımlarım kendimi.

>>Oyuncu olmak hep hayaliniz miydi?
Hayır, lise sona kadar Latin dili okumak istiyordum ben. Ama lise sonda sıra arkadaşım gel tiyatro yapalım dedi ve işte böyle başladı. Çocukken elime mikrofon alıp aynanın karşısına geçme hikâyesi yoktur bende.

>>İlk sahneye çıkış da o zaman mı?
1990 yılında lisedeki okul tiyatrosunda sahneye çıktım.

>>En sevdiğiniz rol?
Yok. Konservatuarda tiyatro hayatımızın merkezi olmalı anlayışında, konservatif bir eğitim gördük. Ebru ile tanıştıktan sonra belli bir düzeyde gitti, evlendikten sonra gönlüm tiyatrodan Ebru’ya doğru kaymaya başladı ve hayatımdaki önem sırasına göre tiyatro ikinci sıraya düştü. Ada ile Batu’nun doğumundan sonra da tiyatro hayatımda sadece iş olarak kaldı. Mesleğim oyunculuk, ona hiçbir zaman gereğinden fazla değer vermedim. Benim için kutsaldır ama kutsiyetini abartmam.

>>Eskişehir’de konservatuarda okudunuz. Hatta Şehir Tiyatroları sahnesine ilk kez öğrenciyken çıktınız değil mi?
Genç Günler adlı festivalle İstanbul’a gelmiştik, oyun Haldun Taner Sahnesi'nde oynanıyordu, Şehir Tiyatroları ile ilk tanışma böyle oldu evet.

Sonra 1 yıl Bursa Devlet Tiyatroları’nda çalıştım. Sonra da İstanbul Şehir Tiyatroları’na girdim.

dusunduklerimi-soyleme-hakkim-var-75019-1.>>Los Angeles'ta film okulunda oyuncu yönetmenliği dersleri aldınız. Burada katkısı ne oldu?
Burada hep oyuncu yönetmenliği yapmaya çalıştım, sinema ve TV sektöründe de. Birçok oyuncuya oyuncu yönetmenliği de yaptım ama çok yorucu. Bu işin eğitmenliğinden rahatsız olmaya başladım, umut satıyorsun sonuçta. Ya bu işi yapıp bundan para kazanmamalıyım ya da yapmamalıyım. Bunu ben kendi içime sindiremiyorum, yapanlara hiçbir şey demiyorum. Sonuçta tiyatroya merak salan çocuklar fabrikatör çocukları değil ki, ayda bilmem ne kadar paralarını alamam ben.

>>Ailede sanatla ilgili başka kimse var mı?
Bir kız kardeşim var. Ama sadece kuzenlerim biraz sanatla ilgili.

>>Aileniz seçiminizi desteklemiş miydi?
Annem ve babam beni her zaman destelediler. Türkiye’de o şehre ve o aileye doğmak çok büyük bir şansmış…

>>Çocuklarınız sizi sahnede ilk izlediklerinde ne dediler?
Provaya gelmişlikleri vardı ama ilk defa bu sene beni sahnede izlediler. Sana şöyle söyleyeyim, o kadar memnunum ki beni sahnede izledikleri için... Çünkü çok istiyordum. Çok ilginç bir anım var: Bir gün Batu’yu provaya götürdüm, Batu orada rahmetli Yavuz Şeker ile tanıştı. Oyunun finalindeki tiradımı çalıştı benimle, bana ezber tuttu. Sonra oyunu gelip izlediğinde, o çalıştığımız sahnede bana bakışlarını görmeni isterdim. O sahneyi kendi yazmış gibi gururluydu. Bunlar benim için güzel anılar...

>>Sizce yatkınlıkları var mı?
Umarım sevdikleri işi yaparlar hayatta. Bu çok önemli, orta yaş bunalımına girmemenin en iyi yolu bu hayatta. Sevdiğin işi yap, iyi bir iş ve eş bul kendine, hayat bu işte, daha ne olsun? Ama ne istiyorsan yapmandan bahsediyorum, gezgin olmak istiyorsan gezgin ol, tiyatrocu olmak istiyorsan tiyatrocu ol…