Fikret Başkaya’yı tanırsınız, memleketin en sıkıntılı zamanlarında, iktidarın en duymak istemediği doğruları söylediği için sık sık hâkim önüne çıkmış, gerçek bir aydın. Abant İzzet Baysal Üniversitesi iktisat bölümü öğretim üyesi iken Paradigmanın İflası adlı kitabından ötürü Terörle Mücadele Yasası’na muhalefetten 20 ay hapis cezasına çarptırılmış, Haymana Kapalı Cezaevi’nde yatmıştı. 79 yaşındaki düşünür, şimdi yine hâkim […]

Fikret Başkaya’yı tanırsınız, memleketin en sıkıntılı zamanlarında, iktidarın en duymak istemediği doğruları söylediği için sık sık hâkim önüne çıkmış, gerçek bir aydın.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi iktisat bölümü öğretim üyesi iken Paradigmanın İflası adlı kitabından ötürü Terörle Mücadele Yasası’na muhalefetten 20 ay hapis cezasına çarptırılmış, Haymana Kapalı Cezaevi’nde yatmıştı.

79 yaşındaki düşünür, şimdi yine hâkim karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Hem de 2,5 yıl önce yazdığı bir yazı için.

Ve elbette ki “isimsiz bir ihbarla” başlayan soruşturma, savcının elinde 42 sayfalık iddianameye dönüşmüş. İddianamenin tamamını okudum. Hani sınav sorusunun cevabını bilmediği için, konu dışında bildiği her şeyi sohbet tadında kâğıda döken öğrenciler vardır ya…

42 sayfalık iddianamenin sadece 1,5 sayfası Fikret Başkaya’dan ve yazısından bahsediyor. Onun dışında günlük siyaset tahlilleri, propaganda suçunun ne olduğu, örgütlerin nasıl kurulduğu ve neler yaptığı gibi genel bilgiler var.

Bu bilgilerin Başkaya ile ilgisi nasıl kuruluyor o pek anlaşılmıyor ama savcı Yarcan Mutlu, düşünce özgürlüğüne şöyle bir tanım getiriyor:

“Düşünmek biyolojik bir eylem olduğundan bunun yasaklanması ya da özgür bırakılması hukuki anlamda bir geçerlilik taşımaz. Burada tartışılması gereken husus tabiatında özgür olan düşünceyi açıklama veya yayma durumudur.”

(Neyse ki henüz içimizden düşünmek yasaklanmamış.)

Başkaya’ya yöneltilen suçlama ise yazısında “Kürt vatandaşlardan” bahsederek toplumun huzurunu ve güvenliğini bozması.

Yazısının içeriği ise savcı tarafından şöyle anlaşılmış:
“…hakları ve özgürlükleri için mücadelenin süreceğini, saldırı-direnme-karşı saldırı diyalektiğinin süregeleceğini yazısında dile getirerek, özgürlükleri ve hakları konusunda kuşku bulunmayan Kürt vatandaşların özgürlük mücadelesi ile direndiğini belirttiği yazısında…”

Savcı Mutlu, Başkaya’nın “Kürt vatandaşları maskesi altında PKK militanlarından, sözde direnişçilerden bahsederek cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemleri övdüğünü” ileri sürerek cezalandırılmasını istedi.

Başkaya, savcılıktaki savunmasında, yazısının genel olarak devlet kurumu kapsamında yazıldığını, Türkiye Devleti değil genel olarak devlet kurumunu eleştiren bir yazı olduğunu, devleti nasıl görüyorsa o şekilde ifade ettiğini söyledi.

Özgür Üniversite’nin kurucusu Başkaya, şu anda pek çok üniversiteden daha fazla üniversite olan, gerçekten özgür bir eğitim alanı açtı, katılmak isteyen herkes için. Şimdi oradaki faşizm tartışmalarının gerçek hayata uygulanacağı bir davayla sınanacak.

İlk duruşma iki gün sonra, 21 Mart, saat 09.30’da, Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde.