Duygu Delen davasında failin beyanı esas alındı

HABER MERKEZİ

Antep’te yaklaşık 2 yıl önce balkondan düşerek şüpheli şekilde yaşamını yitiren 17 yaşındaki Duygu Delen’in davasında gerekçeli karar açıklandı. Mahkemenin, ilk raporu hazırlayan Prof. Dr. Hakan Kar’ın görüşünü değil, Adli Tıp Kurumu raporları ile sanık Mehmet Kaplan’ın savunmasını esas aldığı ortaya çıktı.


Antep 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 4 Mart’ta sonuçlanmıştı. Sanık Mehmet Kaplan ‘çocuğu kasten öldürme’ ve ‘zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismar’ suçlarından beraat etmişti. Yağma suçundan 10 yıl hapis, hakaret suçundan ise 10 bin 800 lira para cezası alan Kaplan tahliye edilmiş, Duygu Delen’in annesi sinir krizi geçirmişti. Karara kadın örgütleri de tepki göstermişti.

İLK RAPOR KABUL GÖRMEDİ

Mahkemenin 50 sayfalık gerekçeli kararında “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesine atıf yapıldı. Kararda, varsayımlara dayanılarak sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı belirtilerek, delillerin sanığın savunmasını teyit edici nitelikte olduğu ileri sürüldü.

Soruşturma aşamasında ilk raporu hazırlayan Adli Tıp Uzmanı ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kar, kadının vücudundaki çürüklerin (ekimoz) darba bağlı olduğunu belirtmişti. Kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu ve Adli Tıp Kurumu raporlarında ise bu çürüklerin yüksekten düşme sonrası zemine çarpmanın etkisiyle oluşabilecek nitelikte olduğu belirtilmişti. Mahkeme Kar’ın raporuna değil, Adli Tıp Kurumu raporlarına itibar etti. Kararda, "ölenin düşme öncesi ve düşme esnasında bilincinin kapalı olduğuna dair kesin delilin bulunmadığı" da kaydedildi.

YETERLİ DELİL YOKMUŞ

Sanığın istikrarlı şekilde aynı savunmayı yaptığına vurgu yapılan kararda, "Sanığın savunmasının aksini ispatlar, mahkûmiyetini gerektirir kesin ve yeterli delil elde edilemediğinden, üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın beraatına yönelik hüküm kurulmuştur" ifadeleri kullanıldı. Kararda ayrıca, "sanığın maktulle tartışması ve ona iki tokat atıp hakaretlerde bulunmasının tek başına ‘intihara yönlendirme’ suçu çerçevesinde değerlendirilemeyeceği" savunuldu.