İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açıldığı, destekleyenlerin cinsiyetçi saldırılara maruz bırakıldığı temmuz ayında 36 kadın öldürüldü. 11 şüpheli ölüm var. 80 kadına şiddet uygulandı, 9’una tecavüz edildi. Çocuğa yönelik istismar ve şiddet bitmedi. 3 çocuk öldürüldü. Aralarında erkek çocuklarının da olduğu en az 27 çocuk istismar edildi.

Ağustosta değişen bir şey yok. Son kadın kurban 17 yaşındaki Duygu Delen. Antep’te bir binanın 4. katından ‘düşerek’ ya da ‘atılarak' yaşamını yitirdi. Olay sonrası gözaltına alınan Mehmet Kaplan çıkarıldığı mahkemece, ‘cinsel istismar ve kasten öldürme’ suçlamaları ile tutuklandı.

CEZAEVİNDE OLSAYDI DUYGU DA ÖLMEYECEKTİ

Kaplan’ın geçen yıl ocak ayında otomobil ile 1 çocuk annesi Zeynep Berna Atay’a çarparak ölümüne neden olduğu ortaya çıktı. 2.10 promil alkollü ve ehliyetsizdi. Mahkeme, sanığın adli kontrol ile bulunduğu ikametten ayrılmamasını şart koşarak tutuksuz yargılanmasına ve tahliyesine karar verdi.

Eğer sadece işini istedikleri, evlatlarına adalet aradıkları için tutuklananlar yerine Mehmet Kaplan tutuklansaydı, bugün duygu Delen de hayatta olacaktı. Kızının cenazesinde konuşan baba Bülent Delen, “Adalet istiyorum. Bir çocuğun ölümü bu şekilde kısa olmuyor. Benim kızım bu tabutun içinde” diye isyan etti.

EN DOĞAL HAKKIYMIŞ!

Zanlının ifadesinde, olay öncesi Delen’i darp ettiği anlaşıldı. Kaplan, ‘öğrenilmiş’ ya da ‘öğretilmiş’ biçimde erkek yargıya selam verdi, genç kadının telefonunda erkeklere ait mesajlar olduğunu söyledi: “…Telefonunu geri almak istedi. Vermiyorum ne varsa görmek istiyorum. Bu en doğal hakkım dedim. Duygu ile aramızda itişip kakışma başladı. Kendisi üzerime saldırdı…”

BAROLARIN ÖNEMİ

Zanlının tutuklanmasında, Antep Barosu’nun ilk andan itibaren olaya müdahil olmasının etkisi büyük. Baroların bölünmesi ile toplumu bekleyen tehlike, ‘Duygu Delen’ olayında somutlaştı. ‘Barolar bölünmesin” eyleminde darp edilen Antep Baro Başkanı Bektaş Şarklı ve baro avukatları, dosyanın jet hızı ile ilerlemesinde büyük pay sahibi.

Diğer yanda ise bir gecede yasa geçirenler ve onların bekçileri var. Topluma kimin yararlı olduğu konusunda takdir kamuoyunun. Duygu Delen’in arkadaşları da olaydan hemen sonra üzerine düşeni yaptı. Sosyal medya ve onu etkin kullanan gençler sayesinde koca bir kent ayağa kalktı.

İNANÇ İLE OLSAYDI…

Resmin diğer tarafına da bakalım. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, geçen hafta Kayseri’deki bir açılışta, İstanbul Sözleşmesi'ne dair açıklamalarda bulunmuş, “Biz hâlâ nikahta keramet olduğuna inanıyoruz” diyerek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Evladımızın vakti geldiğinde hayırlı bir eşle evlenmesi için çaba gösteriyoruz. Durmadan tartışılan İstanbul Sözleşmesi var. Sanki ‘kadına şiddeti engelliyor’ gibi bir mefhum var, o niye engellesin benim inancım engelliyor kadına şiddeti. Peygamberimiz kadının erkeğin üstünde erkeğin de kadının üstünde hakkı olduğunu söylüyor. Kadın hakları o zamandan beri var.”

Özhaseki, İstanbul Sözleşmesi’ne şerhini şöyle koymuştu: “Orada birtakım tehlikelere yol açacak umdeler var, onların da kaldırılması lazım. Üçüncü cins dediğimiz, hemcinslerin evliliğine gidecek bir yolu açıyorsa bunu bir tehlike olarak görmek lazım. Yoksa biz kadına şiddeti engelleyecek her türlü yasa neyse arkasında dimdik dururuz.”

Suçun bireyselliği ilkesi ve savunma hakkı kutsal. Ancak AKP Genel Başkan Yardımcısının sözlerinden yola çıkıp dosyanın arka planına da bakmak lazım. Zanlının Antep Barosu’na bağlı 2 avukatı var. Biri kadın. Daha önce Cumhurbaşkanlığı adına Antep’teki ‘FETÖ’ davalarına müdahil oldu.

Sosyal medyada Duygu’ya sahip çıkanları tehdit eden Kaplan ailesi üyeleri, “Sosyal medyayı kullanmayın” diye uyarıldı. Delen ailesi avukatları ‘tehditler için’ suç duyurusunda bulunacak. Kaplan ailesi, AKP ile birlikte yükselen yeni zenginlerden. Halıcılıkla uğraşıyorlar.

Mehmet Kaplan, üç nikâhlı babası tarafından 10 yaşında umreye götürüldü. 16 yaşında ise alkol ve uyuşturucu bağımlısı oldu. Çelişkilerle dolu toplumsal arka plan, meselenin inançla değil ancak evrensel hukuk kuralları ve yasaların uygulanması ile mümkün olabileceğine emsal.

BİR TÜRKİYE ÖYKÜSÜ GİBİ: İNANÇ DEYİP, MEZARDAN ÇALMAK

Duygu Delen’in şüpheli ölümü sonrası defni, ‘yozlaştırılan’ ülke konusunda başka fikirler de veriyor. Antep Asri Mezarlık’taki defin sonrası herkes ayrılırken mezar çöktü. Genç kadın çıkarılıp tekrar defnedildi. Mezarların üzerine eskiden büyük parça taşlar konuyordu. Ancak mezarlıklar ihale ile yaptırılmaya başladı. Beton kalıpların çürük olduğu ve içerisinde hiç demir kullanılmadığı tespit edildi.