Miri ile Bülbüş’ öğretici bir kitap. Bu anlamıyla bir öykü kitabı değil. Daha çok bir etkinlik kitabı olduğunu söylememiz gerekiyor.

Duygularla başımız dertteyse…

MUALLA UÇMANER

Hâlâ yayında mı? Bilmiyorum. Cedric diye bir çizgi film vardı. Her bölüm bir cümle kalıbıyla kapanırdı: “Sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel”. Sekiz yaşında olup, hayatın güzel, yorucu, üzücü, korkutucu olduğunu öğrenmesini izlerdik Cedric’in. Dizinin en güzel yanı ise çocukların duyguları olduğunu ve bununla baş etmek zorunda olduklarını anlamamızı sağlamasıydı. Psikolojik anlamda her zaman doğru yöntemleri kullanmasa da Cedric bir çocuk kuşağının daha naif ve duyarlı olmasına katkı sunmayı başardı.

Cedric’i anlatmamın sebebi şu: Duygular konusunda çocukların aklı en az bizim kadar karışık ve onlar da bu karmaşanın içinde yollarını bulmaya çalışıyorlar. Korku, üzüntü, öfke gibi temel duygularla ilgili farkındalık geliştirmek, çocukların zorluklarla mücadele etmelerinde daha yetenekli olmalarını sağlar. Tam da bu konuda hem çocuklara hem de yetişkinlere rehber olma amacını taşıyan bir kitap var: Psikolog Özlem Bakan Yavaş’ın yazdığı ve resimlediği ‘Ne Hissediyorum: Miri ile Bülbüş’ hem çocuklara hem de yetişkinlere temel duygular konusunda rehber olmayı hedefliyor.

Kitap, Miri’nin okula başlama serüveniyle başlıyor. Okula gidince yalnız kalmaktan, ailesini özlemekten korkan Miri’ye en büyük desteği minik bir kuş olan arkadaşı Bülbüş veriyor. Sonraki iki bölümde Miri ile Bülbüş’ün baş etmek zorunda oldukları başka duygular olduğunu öğreniyoruz. Yakın kaybının işlendiği bölümde balığının öldüğünü öğrenen Miri üzüntü ve yas ile tanışıyor. Kardeşinin doğmasıyla birlikte ise öfke ve kıskançlık yakasına yapışıyor.

Özlem Bakan Yavaş, temel duygularla baş etme konusunda çocuklarla yaptığı çalışmaları kitabına taşımış. Okula başlarken, bir yakınını kaybetmişken ya da aileye yeni biri katıldığında çocukların verebilecekleri tepkileri tespit ederek başlamış işe. Sonrasında ise bu tepkilere karşı nasıl bir strateji izlenebileceğini anlatmış. Sadece çocuklara değil, yetişkinlere de küçük bir rehber hazırlamış. Kalbimizi sıkıştıran, karnımızın ortasına oturan, daha sonra pişman olacağımız şeyleri yaptıran o hisleri çocuklara nasıl anlatmak gerekir? Çocukların bu hisleri ifade etmesini nasıl sağlayabiliriz? Üzüntü, öfke ya da korkuyu yaratan durum ile karşılaştığımızda nasıl tepkiler verebiliriz? Bu tepkilerimizi nasıl yönetebiliriz? Bunun gibi pek çok sorunun yanıtını arıyor ‘Ne Hissediyorum: Miri ile Bülbüş’.

Kitabın resimleri de yazara ait. Çocuk dünyasından çıkmışa benzeyen basit çizimler ile anlatılmış Miri ile Bülbüş’ün macerası. Basit kelimesini olumsuz anlamda kullanmadım. Tam tersine bu sadelik çocuğun kitapla yakınlık kurmasını kolaylaştıracak bir araca dönüşmüş. Kitapta önerilen etkinliklerde, çocukların resim çizerken daha cesaretli olmasını da sağlayabilecek bir tercih olmuş bu aynı zamanda. Kitabın hedeflediği yaş grubunu da gözeten bir dil tutturduğunu belirtmemiz gerekiyor.

‘Ne Hissediyorum: Miri ile Bülbüş’ öğretici bir kitap. Bu anlamıyla bir öykü kitabı değil. Daha çok bir etkinlik kitabı olduğunu söylememiz gerekiyor. Zaten yazar da çocukların ve yetişkinlerin birlikte okuyup, içindeki etkinlikleri birlikte yapacakları bir kitap yazmayı hedeflemiş. Kitaba eklediği açıklamalar ve yönergelerle de çocukları ve ebeveynlerini yönlendirmiş. Çoğu zaman yanlış tepkiler vererek destek olmak yerine köstek olduğumuz çocuklarımıza nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda da bilgilenmemizi sağlamış Özlem Bakan Yavaş.

Cedric’in ses tonuyla söylersek; sekiz yaşında duygularla tanışmak çok zor. Çocukların bu zorluğu tek başına yüklenmelerini istemek ise haksızlık. ‘Ne Hissediyorum: Miri ile Bülbüş’, bu haksızlığı yapmamızı engellemeyi hedefleyen, temel duygularla mücadele konusunda hem çocuklara hem de yetişkinlere omuz veren, duygularla başı dertte olan herkesin okuması gereken bir kitap.