Türkiye, Almanya ile ‘cami gerginliğinin’ ardından Fransa’yla da ‘İslam düşmanlığı’ algısı üzerinden yeni bir siyasi krize adım attı. 21 Ekim’de, Almanya’nın başkenti Berlin’in Kreuzberg semtindeki Mevlana Cami, 150 kişilik polis ekibi, teknik araştırma birimi ve maliyece basıldı.

Berlin polisi, camiye bağlı 6 işyerini birlikte araştırdıklarını açıkladı: “Konu dolandırıcılık ve kamuya maliyeti 70 bin avroluk zarar.” Cami, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİP) bağlı. İşyerlerindeki 3 kişi olayla ilgili. 53 yaşındaki şüphelilerden biri, yardımı usulsüzce cami derneğine aktarmakla suçlanıyor.

Hem Diyanet hem Dışişleri Bakanlığı, olayı çarpıtarak İslam düşmanlığına indirgedi. Oysa bu ifadeler mesnetsizdi. Devletin bedelsiz verdiği ‘pandemi yardımlarında’ cami üzerinden yolsuzluk yapılmıştı. Paranın akıbeti, örgütlenme konusu ile birlikte araştırılıyor.

Dışarıdaki diğer kutuplaşma yine İslam düşmanlığı algısı üzerinden Fransa ile yaşandı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Macron denilen zatın İslam’la Müslümanlarla derdi nedir? Zihinsel bir tedaviye ihtiyacı var” ifadeleri Fransa’da tepki yarattı. Türkiye Büyükelçisi Herve Magro ülkeye geri çağrıldı.

Gerginliği, 16 Ekim’deki korkunç olay ve perde arkasındakiler tetikledi. Paris’teki bir lise öğretmeni Samuel Paty’nin İslam Peygamberi Muhammed’in resimlerini gösterdiği için kafasının kesilmesi Fransa’da şok yarattı. Lise öğrencilerine, öğretmeni teşhis için para ödeyen 18 yaşındaki Çeçen katil Abdullah Anzavur vurularak öldürüldü.

Babası el Kaide üyesi, kendisi ise Hamas’a yakındı. Resimleri göstermeden önce, öğrencilerine, “İnancının incineceğini düşünenler dersten çıkabilir” diyen Paty, öldürülmeden de hedef gösterilmişti. Bu; eylemin münferit olmadığını ve radikal İslam’ın örgütlü gücünü kullandığını anlatıyordu.

FRANSA: LAİKLİK BEL KEMİĞİMİZ

Fransa’da yetkililer, “Laiklik bel kemiğimiz” açıklamalarını ön plana çıkarırken, istihbarat da radikallere operasyon başlattı. Olayla bağı bulunan 9 ve katliamı öven 80 kişi gözaltına alındı. İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in, ‘sürekli operasyon’ sinyali ile birlikte, ’S Fişi’ denilen cihadist yapılanmalar içinde değerlendirilen 231 kişi sınır dışı edildi. Kontrol altında tutulduğu belirtilen 51 radikal İslamcı dernekten 34’üne baskın düzenlendi. Fransa’da kitlesel gösterilere, şiddeti kınayan Müslüman gruplar da katılıyor.

Radikal İslam ise gözdağı vermeyi, IŞİD’in Charlie Hebdo Katliamı’nı ve 13 Kasım 2015’teki eşzamanlı Paris saldırılarını hatırlatmayı sürdürüyor. Fransa’nın Lyon kentindeki Part-Dieu Tren istasyonu, 22 Ekim Perşembe günü bomba şüphesi ile tahliye edildi. İddialara göre “Allah-u Ekber” diye bağırarak elindeki bombayı patlatacağını söyleyen çarşaflı kadın gözaltına alındı.

Açıkçası, hem Almanya hem Fransa ile gerginliğin, arka planında bambaşka bir manzara çıkıyor. Almanya’daki olay da Fransa’da yaşananlar da ‘Müslüman düşmanlığı’ ile ilişkili değil. Biri hırsızlık, diğeri radikal İslamcı terör.

DERİN İLİŞKİLER

Olayın bir tarafında, Türkiye’de iktidarın, benzer gerginliklerle bir kez daha “Dünyaya karşı savaşıyoruz, Müslümanların koruyucusuyuz” algısı yaratarak iç kamuoyunu dizayn etme çabası var. Ancak madalyonun diğer tarafı biraz daha derinde! Buna Fransa’da yaşananlar sonrası değerlendirmeler ile bakmak mümkün.

Temmuz ayında, Fransa’da bazı vekiller tarafından çok ayrıntılı bir rapor hazırlanarak senatoya sunuldu. İhvan-ı Müslim (Müslüman Kardeşler) Fransa’nın bir numaralı düşmanı olarak tanımlandı. Bağlı dini yapılar, radikal camiler, hayır kurumları, spor kulüpleri ve kültür merkezlerinin bir an önce denetlenmesi gerektiği belirtildi.

KATAR VE TÜRKİYE

Şimdi sıkı durun! Rapora katkı sunan cihadizm uzmanlarına göre Müslüman Kardeşler etkisiz hale getirilmeden ve Katar ile Türkiye’nin desteği kesilmeden radikalizmin önü alınamayacak. Türkiye Müslüman Kardeşleri ideolojik nedenlerle desteklerken, Katar bağını inkâr etmiyor bile.

İhvan’ın en etkili isimlerinden Dünya Müslüman Alimler Birliği eski Başkanı Yusuf el-Karadavi Katar’ın başkenti Doha’da yaşıyor. Doha’nın, Fransa’daki Müslüman Kardeşler yapılanmalarına milyonlarca dolar akıtan bir kışkırtma merkezi işlevi gördüğü, akan paraya ilişkin sayısız kanıtın olduğu belirtiliyor.

“Katar ile Türkiye’nin desteği kesilmeden radikalizmin önü alınamayacak” ifadeleri boş değil. Tarih 9 Ekim Cuma. Erdoğan’ın günübirlik ziyaret için gittiği Katar’da, Müslüman ‘Kardeşler Müftüsü’ Yusuf el Karadavi ile görüşmesi Türkiye’de medyada yer almadı!

Almanya ve Fransa ile kutuplaşma… Mesele duygusal değil, tamamen ideolojik!