Toplumu, karşı durdukları ne varsa değiştirebileceklerine inandırmaya çalışan Bertolt Brecht, ‘son derece şeffaf olunabilir ve içinde bulunduğumuz yapı değiştirilebilir’ demiştir

“Duyumsadığın her şeyi önemse. Önemse!” B.B

EZGİ ÇELİK - e.ezgicelik@gmail.com

“Ah be! Bir on sene daha yaşasaydı. Her şey çok başka olurdu.” “Daha yapacak ne çok şeyi vardı.” “Kim bilir bize daha neler bırakacaktı, ah biraz daha…” Ben hep bu cümleleri duydum, Atatürk’ün arkasından yapılan konuşmalarda. Ve daha bir çok tanıdığım insan da. Aile arasında, sosyal bir sohbet ortamında, faklı bir sürü yerde. Yaşı bir nebze büyük, birkaç nesil görmüşlerden daha çok çıkar bu cümleler. Onlar saygı ve sevgiden öte, daha bir kanıksamış olurlar böyle büyük insanları. Yaptıklarını, geride bıraktıklarını. Bulunduğunuz ortamın konusuna ve bulunan insanların meşreplerine göre bu isimler değişir. İlla Mustafa Kemal Atatürk olmak zorunda değildir. Burada önemli olan erken gidişine vahlanılan kişinin, iz bırakmış biri olmasıdır. Hatta iz bırakmaktan öte, ondan çıkanların toplumları değiştirmiş, kitleleri etkilemiş olmasıdır. Bakış açısı ve gerçek bir ‘yeni’ ortaya çıkarmıştır bu insanlar. Tarih boyunca nice yaşamların süre geldiği topraklara doğmuşlardır. O yaşamların anlattıklarından, yazdıklarından o toprakları anlamışlardır. Fakat bu insanlar özeldir ve bundandır ki yetmez onlara okudukları, gördükleri. Zaten çok ta dayanamaz, kısa bir süre içinde kendi gözlemlerini etrafa şakımaya başlarlar. Fazlaca bir zeka pırıltısı ve bolca ironi eşliğinde, genelde. Fakat tarihe baktığımızda böyle adamlara sadece farkındalığın yetmediğini görürüz. Kendi güçleri ile harekete geçmiş, büyük değişimler yaratmışlardır.

İşte bu yüksek insanlardan birinin ölüm yıldönümü. Bertolt Brecht. 10 Şubat 1898 ile 14 Ağustos 1956 tarihleri arasında yaşayan B. Brecht, asıl adıyla Eugen Bertolt Friedrich Brecht, yirminci yüzyılın en önemli insanlarındandır. Kendisi en etkili Alman şairi, oyun yazarı ve yönetmeni olarak tarihe geçmiştir. Yaşadığı yılların, dünyanın ve tabi Almanya’nın en zorlu dönemlerinden biri olduğu düşünülürse yaptıklarına tekrar tekrar şaşırmak gerekir. Toplumu takip, inceleme, yorumlama ve bunu söze dökme ustasıdır Bertolt Brecht. Ve işte o bahsedilen, kendini tutamayan, hep ileriye dönük tüm bu adamlar gibi o da sadece toplumu görmekle yetinmemiştir. İnsanlar da onun gördüklerini ve hatta kendilerini görsün istemiştir. Diyalektik Tiyatro’nun (epik tiyatro) kurucusudur Brecht. İnsanlara içinde bulundukları hayatı, özellikle sosyolojik ve politik anlamda göstermeye çalışmıştır. Toplumu, karşı durdukları ne varsa değiştirebileceklerine inandırmaya çalışan Bertolt Brecht, ‘son derece şeffaf olunabilir ve içinde bulunduğumuz yapı değiştirilebilir’ demiştir. Özellikle politik olarak. Kendini ‘komünist’ olarak nitelendiren Brecht, bir parti üyesi olmayı tercih etmemiş, onun yerine olup biten her şeye oyunlarında ve şiirlerinde yer vermiştir.

Özellikle arkasından gelen nesillerin, bu nasıl bir ruh, nasıl bir öngörü, nasıl bir aydınlık, bu nasıl bir insan dediği bu cevherler, bize bir nevi ölümü de sorgulatıyor. Yıldönümündeki anma yazısında Nazım Hikmet’in ölümünden bahsederken dediğimiz gibi ‘kime göre, neye göre öldü? Kim demiş öldü?’. B. Brecht de onlardan biri. Kime göre, neye göre gitti? Nereye gitti? Hele ki bu yazılanlar bizde dolanırken; “Yazarlar, hükümetlerin savaş yaptıkları kadar hızlı yazamazlar, çünkü yazmak düşünmeyi gerektirir.”

Saygılar, Sayın Bertolt Brecht!