Peker’in ifşa ettiği isimler, birbirleri ile olan yazışmaları, yakınlıkları, video görüntüleri bitmez tükenmez bir zenginleşme hikâyesini anlatıyor. Erdoğan ve Saray etrafında kurulan rejim başka türlü bir yönetim mekanizması yaratmazdı. Çarkın dönmesi için bu sisteme ihtiyaç var.

Düzenin pisliği her yere yayıldı

Politika Servisi

Mine Tozlu Sineren, Serkan Taranoğlu, Salih Orakçı, Zehra Taşkesenlioğlu, Ünsal Ban, Ali Rıza Taşkesenlioğlu, Burak Taşçı ve diğerleri. Son iki gündür Türkiye bu isimleri konuşuyor.

Suç örgütü elebaşısı Sedat Peker’in sosyal medya hesabından yukarıdaki isimlerin telefon mesajları, video görüntülere ve belgelerden oluşan rüşvet çarkını ifşası her şeyin başlatan süreç oldu.

O saatten itibaren içinde Erzurum, ihanet, Borsa İstanbul, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Saray’ın adının sıkça geçtiği baş döndürücü bir trafiğe tanıklık ettik. Olaylar o kadar boyutlu ve dehşet verici ve konuşulan rakamlar o kadar büyük ki kendimize gelmek epey zaman aldı.

Tüm bu konuşulanlarla ilgili devlet ve savcılar yine suskun. İş insanı Mine Tozlu Sineren bir televizyon programına çıkarak Borsa’da gerçekleşmesini istediği bir işle ilgili girişiminden sonra kendisinden rüşvet istendiğini vermediğinde de işlerinin ters gitmeye başladığını ifade ederek suskunluğu bozan ilk kişi oldu. Sedat Peker’in iddialarının büyük oranda doğru olduğunu belirten Sineren, kendisinde daha detaylı belgeler olduğunu ve suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti. İkinci bir suç duyurusu haberi de dün geldi.

Şimdi bu isimlerin kısaca kim olduğuna bakalım:

•Ali Fuat Taşkesenlioğlu: FETÖ bankası Bank Asya'da 16 yıl üst düzey yöneticilik yaptı. 2012’de Vakıflar Bankası oradan Halk Bankası’na geçti. Kısa süre sonra da Sermaye Piyasa Kurulu’nun başına getirildi. 17 Nisan 2022’ye kadar bu görevde kaldı.

•Serkan Taranoğlu: Kamu kurumlarında ve Başbakanlık’ta çalıştı. 2004 yılında Başbakanlık’tan ayrıldı ve farklı bakanlıklarda görev verildi. 2015 yılında Ekonomi Başkan Müşavirliği kadrosuna atandı. 2019’da Cumhurbaşkanı Danışmanlığı’na atandı.

•Salih Orakçı: Eski Kıyı Koruma Genel Müdürü ve TOBB üyesi. Ayrıca Başbakanlığı döneminde Binali Yıldırım’ın danışmanları arasında. Peker’in iddialarında Mine Tozlu Sineran’ın şirketlerinden birine rüşvet karşılığı olarak yüzde 50 ortak olmasıyla geçiyor.

•Zehra Taşkesenlioğlu: AKP Erzurum milletvekili. SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenoğlu’nun kız kardeşi ve Ünsal Ban’ın da boşanmak üzere olduğu eşi. Boşanma “70 milyarlık dava” olarak gündeme gelmişti

•Ünsal Ban: THY’de üst düzey yönetici. Zehra Taşkesenoğlu ile 3 yıl önce evlendi ve nikah şahidi Erdoğan oldu.

•Burak Taşçı: Hürriyet Gazetesi’nde ekonomi yazıları yazıyor. Rüşvet iddialarında adı geçince gazetede 3 yıldır yazdığı tüm yazılar kaldırıldı.

Mine Tozlu Sineren: İş insanı ve aynı zamanda Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı. Peker ifşalarında olduğu gibi Cumhurbaşkanı danışmanı Taranoğlu’nun kendisinden rüşvet istediğini doğruladı.

REJİM İRİN DOLU

Bu isimler, bu isimlerin birbirleri ile yazışmaları, yakınlıları, video görüntüleri bitmez tükenmez bir zenginleşme ve aç gözlülük hikâyesini anlatıyor. Milyonlarca insan ay sonunu geçirme derdindeyken hiçbir özel vasfı ve yeteneği olmayan, tek başarıları bu ucube düzende kendilerine pay alabilecek bir noktada konumlandırmak olan insanlar 80 milyonun parasına çökmüş.

Bin bir zorlukla üretilen kayaklar ülke halkına değil bir avuç yandaşa, rantçıya, rüşvetçiye gidiyor. Olayların üzerine giden tek bir savcı olmadığı için ancak iç çatışma durumunda ortaya çıkıyor.

YOK SAYAMADILAR

Peker açıklamaları AKP Merkez İlçe Başkanı Mehmet Nuri Yıldız ile Ağrı İŞKUR Müdürü Gıyas Güven'le ilgili skandalın etkileri bitmeden geldi. Küçük bir ilde bile rüşvet, şantaj ve çökme gibi birçok başlığın yer aldığı parti içi kavga sokağa taştı. Oranın da ortak noktası para. Hem de çok para. Ama hepsi yok sayılıp unutturulmaya çalışıldı. Tıpkı bundan önce AKP merkez çalışanlarına kadar uzanan uyuşturucu partilerine, oradan Canikli’ye kadar uzanan gelişmelerde olduğu gibi. Saray’a kadar gelmeyen ama her zaman onun etrafında dönene onlarca benzer vaka hatırlatmak mümkün.

Saray ve yetkililer bu toplara hiç girmezken AKP sözcüleri yaşananları kişisel, münferit gibi kelimelerle açıklama yoluna gittiler. Asla parti ya da kurulan rejimle ilişkilendirmediler. Çok fazla teşhir olduklarını düşündükleri isimler ise sesiz sedasız sahneden çekildi. Bununla birlikte Canikli gibi partinin temel direklerine dokunmak mümkün olmadı.

Savcıların ya da emniyetin hiçbir olayla ilgili soruşturma başlatmaması da çok sürpriz değil. Çünkü hem Adalet hem de İçişleri Bakanları daha olay tartışılmadan kapatılmasına yönelik adımlar attı. Bu durum bir tür alışkanlık haline getirildi. Üstelik son dönem savcı ve hakimlerin mafya ya da benzeri suç örgütleriyle çıkan haberlerine bakınca oraların da nasıl bir açmaz içinde olduğunu anlamak zor değil.

DİN EN İYİ PERDE

AKP rejiminde her türlü hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk ve ahlaksızlığın örtüsü din oldu. “milli ve manevi değerler” diye kimsenin anlamadığı ne olduğuna dair bilgisinin olmadığı bir başlık etrafında tüm ülkeye yaptıklarını yutturmaya çalıştılar. Sakalı, badem bıyığı ya da örtüsü varsa yeterli oldu. O insanlarla ilgili yapılan her türlü eleştiri de rejime ve daha da önemlisi dindarlara yapılmış gibi gösterildi. Ve tabi en önemli savunma da “saldırı bize değil Erdoğan’a yapılıyor” oldu. Yaşananları yok görmenin, perdelemenin de en önemli araçlarından biri medya ise diğeri de din ve dincilik oldu.

BU SEFER BAŞKA

Son hafta yaşadığımızı diğerlerinden biraz daha ayırmak gerekiyor. Çünkü Peker’in son attığı bomba Saray’ın mutfağına olmasa da bahçesine düştü denilebilir. Artık Berat Albayrak’ın ya da abisinin ismi çok rahat telaffuz ediliyor. Başdanışmanlardan, danışmanlardan bahsediliyor, istifaları konuşuluyor. Tüm bu isimlerin özgeçmişine bakınca da neredeyse aynı yolu isledikleri de belli oluyor. Peker ifşalarının yol haritasına bakınca bir sonraki hedefin Saray’ın daha da içine kadar gireceği çok belli. Eğer sürecin önü kesilmez ya da bu konuya dair adımlar atılmazsa.

Yaşanan gelişmeler AKP içinde uzun süredir var olan rahatsızlığı da gün yüzüne çıkardı. Eskiler “yeni yetme” AKP’lilerden rahatsız ve bunu ulaşabildikleri koşullarda Erdoğan’a ilettikleri de biliniyor. Ama Erdoğan ve Saray etrafında kurulan rejim başka türlü bir yönetim mekanizması yaratmazdı. Çarkın dönmesi için bu sisteme ihtiyaç var böyle süreçlerin de bu tür marazi durumlar yaratması kaçınılmaz.

Yaşananların ne kadarının AKP ve Saray yönetimi tarafından bilindiğini ya da ne kadar içinde olduğunu en azından bugün için söylemek mümkün değil. Ama olaylarla ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olduğu Ankara kulislerine kadar indi. Çürümüş, kokuşmuş bir düzen yarattılar. Her geçen gün de kangrene dönüşen bir rejim. Kesilip atılması gereken bir kangren.

***

TAŞKESENLİOĞLU İDDİALARI REDDETTİ

Suç örgütü elebaşı Sedat Peker, önceki gece yaptığı açıklamada eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun, kendisine bir sorun nedeniyle başvuran Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’i, AKP’li Zehra Taşkesenlioğlu’na yönlendirdiğini iddia etti.

Zehra Taşkesenlioğlu’nun da Mine Tozlu’yu Way Out adlı bir finansal danışmanlık şirketine yönlendirdiğini söyleyen Peker, burada Mine Tozlu'dan 12 milyon lira danışmanlık adı altında “rüşvet” istendiğini öne sürmüş ve belge paylaşmıştı. Mine Tozlu Sineren’in ödemeyi reddettiğini belirten Peker, daha sonra Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’nun, Mine Tozlu Sineren’e ulaşarak söz konusu danışmanlık şirketinde bir araya geldiklerini belirtti.

Sedat Peker'in iddialarını doğrulayan Sineren, "Ben Sedat Peker'i eskiden tanırım ama bu bilgilere nereden ulaştığını bilmiyorum. Sadece tanışıklığımı var. Bana daha önce yaşadığım bu sıkıntılardan dolayı geçmiş olsun mesajı iletti. Sedat Peker'in yazdıklarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var" dedi.

Dün de Sedat Peker, “Deli Çavuş” isimli Twitter hesabından yeni paylaşımlarda bulundu. Peker, eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenoğlu'nun şirketindeki yolsuzluklara ilişkin bütün suçların Ünsal Ban’ın üzerine bırakılacağını öne sürdü. Öte yandan İddiaları reddeden eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Peker'in 'basın danışmanı' olarak bilinen Emre Olur’un hesabından yapılan paylaşımda ise Taşkesenlioğlu'nun hastaneye kaldırıldığı iddia edildi. Paylaşımda, "Hastaneye kaldırıldığınız söyleniyor, sağlık sorunlarınızdan dolayı partiden affınızı isteyecekmişsiniz(!) Durum nedir?" ifadeleri yer aldı.