İkinci albümü ‘Liva’yı çıkaran Niyazi Koyuncu: Biz bir jenerasyonuz. Nasıl abimlerin önünde Volkan Konak, Birol Topoğlu, Gökhan Birben bir jenerasyon yarattıysa bizim dönemde de Selçuk Balcı, Resul Dindar, Aydoğan Topal beraberiz; bir paylaşım var, beste alışverişi, düzenlemede fikir verme var, şarkı sunmak var

Düzgün işler yapmaya çalışan güzel çocuklarız

CANAN AYDIN canan1aydin@gmail.com @kuzeydogu

Fotoğraf: Recep Yılmaz

Türkçe, Lazca ve Hemşince şarkıların yer aldığı tıpkı Karadeniz gibi coşkulu ve dalgalı bir albüm var karşımızda; Liva. Şarkılara ses veren isim ise Niyazi Koyuncu. Abisi Kazım Koyuncu'dan miras kalan müzik tutkusuyla 'Muço Pa’ adında çıkarmış olduğu ilk albümle adını 4 yıl önce duyurdu. Lazca'da 'kar suyu' ve 'baharı karşılamak' anlamına gelen Liva tam bir komün çalışma. Aydoğan Topal, Gökhan Birben gibi müzisyenler albüme söz ve müzikleriyle katkı sunarken, sevilen şairlerden İbrahim Karaca ve Yasemin Yıldız da iki esere şarkı sözü yazdı. Yine albümde Niyazi Koyuncu ve Ceylan Ertem düeti yer alırken, şarkı vokallerinde Koyuncu'ya Selçuk Balcı ve Resul Dindar eşlik ediyor..

» ‘Muço Pa’ albümünden 4 yıl sonra ikinci albümün ‘Liva’ geldi. Bu dört yıl içinde neler değişti?
Geçen zaman diliminde çok şey değişti. Müzik bugünü anlatan bir şey. ‘Liva’ dün çıktı bugün çıksaydı acaba ne yapardım bilmiyorum. Bugün belki daha başka dokunurdum şarkılara. Zaman öyle bir şey ki farklı hissiyata giriyorsun. Mesela babam yok artık hayatımda. Ülkenin hali ortada. Seni ve yaptığın işi dokunduğun her şeyi çok etkiliyor zaman. Yaşadığın coğrafya, nefes alman, bakışların her şey zamanla değişiyor. Liva da o günkü hislerimden oluşan bir albüm oldu. Benim baharım, benim kar suyum oldu.

» Liva’nın anlamı nedir?
Liva’nın anlamı ‘kar suyu’. Karadeniz’de Pazar’dan Hopa’ya vurulan bölgede Lazlar yaşıyor. Ama ilçe ilçe aksanları, kelime anlamları değişebiliyor. Liva, Hopa’da kelime anlamıyla ‘kar suyu’, Pazar’da Ardeşen’de ‘Liva esti’, ‘Liva geldi’ derler. Dereler gürül gürül aktı ve artık bahar geldi derler. Ama bunu deyimsel olarak baharın gelişi demek gibi onu hissetmek.

» 11 şarkının yer aldığı albümün kapağına Liva’yı taşımışsın. Neden bu ismi verdin?
Yaşadığımız coğrafyaya bahar gelsin, güzel şeyler olsun bir umut olsun istedim hayatlarımızda.

» Müzik büyülü bir şey ve yaşadığı dönemin de tanığı denilebilir. Müziğinin böyle bir yanı var mı?
90’larda her şey analog yapıldı. Bizim albümün de yüzde 40'ı analog oldu. Analog sıcak bir soundur ve ondan kopamam. Bugünkü teknolojiyle geçmişin yaşanmışlıklarını birleştiriyoruz.

» Müziğin senin dünyanda nasıl tanımı var?
Bir şey söylemişsin ve sesin dalgalanıyor. Sesini birileri duyuyor. Derdimiz şarkı söylemek, haykırmak, sesimizi duyurmak. Sokakla kurduğun bir ilişki var sonuçta. Bu hayatıma başka bir heyecan katıyor.

» Albümde iki besten var. Beste yaparken motive eden ne oluyor?
Hayat. ‘Ayrılık’ yolda yürürken yaptığım bir şarkıydı. Romantik bir insanım kötü hissettiğim bir anda çıkan bir şeydi. Çok mutlulukta ne çıkar bilmiyorum.

» Önceliğin söz mü, müzik mi?
Söz müziğe yazılır. Güzel müziğe güzel söz yazarsın ve bir bütünlükte yürür gider.

» Albümde Karadeniz’in çocukları buluşmuş da diyebiliriz. Destek veren çok isim var.
Biz bir jenerasyonuz. Düzgün işler yapmaya çalışan güzel çocuklarız. Nasıl abimlerin önünde Volkan Konak, Birol Topoğlu, Gökhan Birben bir jenerasyon yarattıysa ben de buna inanıyorum bizim dönemde de Selçuk Balcı, Resul Dindar, Aydoğan Topal beraberiz; bir paylaşım var, beste alışverişi, düzenlemede fikir verme var, şarkı sunmak var.

» O albümün yapılma aşaması da önemli. Daha komün yapmışsınız bu işi. Nasıl bir çalışma oldu?
Orkestra arkadaşlarımızla 6-7 kişi oturup fikirlerimizi söylüyoruz ve herkesin karar verme hakkı oluyor. Komün bir şey yapıyoruz ve güzel işler çıkıyor bu paylaşımlardan. Öyle bir çalışma yürütüyoruz ki; orada herkes eşit. Kimi zaman kavgalar, kırgınlıklar oluyor ancak en son CD’yi eline aldığında kucaklaşıyorsun. Müzik tamamen ekip işi. Stüdyoda yenilen lahmacunlar, kebaplar zaten hiç unutulmaz.

» Ceylan Ertem ile buluşmanız nasıl oldu?
Ceylan beğenerek dinlediğim, hayran olduğum bir ses. ‘Kalbime Yağan Kar’ diye bir şarkı yapmıştım ve bunu bir kadın müzisyenle düet yapmam gerekli diye düşünüyordum. O zaman da aklıma gelen ilk isim Ceylan Ertem oldu. Sadece şarkı söylemedi bence albüme sesini, nefesini, yüreğini verdi. İkimizin güzel de bir anısı oldu.

» Görünürlükten yana değilsin. Bu kez bir klip var mı?
İlk kez klip yapacağım. Görülmemek tercihimdi, bırak insanlar seni bulsunlar diye düşünürüm. Bu kez dinleyicilerimi ve ailemi kırmamak için klip çekeceğim. Şarkıları görsel olarak da anlatmaya çalışacağım. Bodrum’da bir köyde ‘Yol’ şarkısına mütevazi bir klip çekeceğiz. Fırsat olursa yayınlayacağım.

» Müzikte ustam dediğin birileri var mı?
Abim.

» Karadeniz müziğinin modern formlarla yeniden kulaklarımıza fısıldayan ve bizi heyecanlandıran bir müzisyen olarak hayatımızdan geçti Kazım Koyuncu. Müzisyen olarak senin hayatında nasıl bir eksikliğe tekabül ediyor?
Abim olarak bir taraf hep boş. Müzisyen olarak baktığımda başka şeyler devreye giriyor. Çıkmaza giriyorsun. Hiç beraber müzik yapmadık ama yaşasaydı müziğimdeki eksik noktaları dolduracak tek kişi abimdi. Kardeş olarak baktığımda onun yerini dolduracak bir şey koyamıyorum. Babam da gitti ve hep bir taraf boş. Evleneceğim mesela, annem babamlar gelecek diyorum. Babamın yokluğunu kabullenmiş değilim. Zaman geçtikçe acısı artıyor. Abimde de böyle olmuştu. İnsan ömrü 60-70 yıl arası. 30 yıl görememek. Düşündükçe canım acıyor. Görememek, dokunamamak başka şey. 3 ay önce babamı görmüştüm ama bir daha göremeyeceğim, abimi göremeyeceğim.

» Baban seviyor muydu şarkılarını?
Severdi. Babam vefat etmeden 15 gün önce dinlettim Ceylan’la birlikte söylediğim şarkıyı, çok duygulandı. Acaba beğenecek mi diye beklerken, hasta yatağındaydı. Mutlu olduğunu, gözlerindeki o ışığı, gözlerinin dolduğunu gördüm. İkinci şarkıyı dinletemedim. Babam yenilikçi, okuyan, kültürlü bir adamdı. Bize güveniyordu. Kuşak çatışması olmadı. Ne abim ne ben kardeşlerimiz onun yüzünü kızartacak hiçbir şey yapmadık. O her zaman bize çok inandı, biz de ona.