29. Akbank Caz Festivali yoluna devam ediyor. Gerçi birinci yılın bence yıldızı olan Art Ensemble of Chicago’dan, sanatçıların kendi isteğiyle mahrum kaldık ama, Babylon’da Mehmet Uluğ’yu andık, eşsiz James Carter’ı izledik, yarın akşam da 11. Akbank Caz Festivali’ne katılmış olan üstat Charles Lloyd ile hasret gidereceğiz.

Otuzuncu yılın eşiğindeki festival’in bu yılki bir başka özelliği, 50’nci kuruluş yılını kutlayan, “cazın kilometre taşı plak şirketlerinden” ECM Records’a ve ECM sanatçılarına özel bir yer ayırması. Manfred Eicher’in 2019’da 50. yılını kutlayan ve 1969 yılından bugüne kadar 1600’ün üzerinde albüm çıkarmış olan ECM’si, Akbank Caz Festivali’nde farklı kuşaklardan müzisyenlerin yer aldığı bir seçki ile İstanbullu cazseverlerle buluşacak. Bu cazcılar arasında Louis Sclavis Quartet, Mats Eilertsen Trio, Yonathan Avishai Trio, Jakob Bro Trio feat. Joey Baron, Thomas Morgan ve uzun yıllar ECM çatısı altında çalışmış olan Charles Lloyd (Sky Trio’su ile) gibi farklı kuşaklardan müzisyenler var.

Bir de panel var. “ECM Records ve Avrupa Caz Tarihi” panelinin moderatörü, editörlüğünü yaptığı “History of European Jazz The Music, Musicians and Audience in Context” gibi gerçekleştirilmesi zor bir projeyle bütün cazseverlere benzersiz sir referans kitabı sağlamış caz insanı Francesco Martinelli. Katılanlar ise A.K. Müzik Yapım Org’un kurucusu ve yöneticisi Kerim Selçuk ile NTV Radyo’daki “Caz ve Ötesi”nin programcısı ve caz yazarı sıfatıyla bendeniz. Zaten böyle şeylerden çekinirim ama hele Martinelli’nin adını duyduktan sonra (kitabı takdir ve hayretle okuyorum), hele hele panelin konuşma dilinin İngilizce olduğunu öğrendiğimden beri uykum kaçmıştı. Neyse ki Mehmet Uluğ’yu anma gecesinde Burak Sülünbaz’ın girişimiyle kendisiyle tanıştım da beni teskin etti. “Korkacak bir şey yok, çok keyifli bir sohbet olacak,” dedi. Kendisi yanında seçtiği plakları getirmiş, onları da çalacak. ECM’nin müziğine ve yaptıklarına hayran olan birisi sıfatıyla tadını çıkarmaya çalışırım, söz.

ECM Plak Şirketi’nin önemi, Amerikan plak şirketleri tercihlerini daha kârlı alanlarda kullanırken (elektrik caz, caz-rock, vb.) ECM’nin Avrupa’da avangart cazı desteklemesinden ve şirketlerin tercihinden farklı bir caz yapmak isteyen Amerikalı caz müzisyenlerinin kariyerlerini ayakta tutmasından geliyor. Böylece Avrupalı cazcıların kendi kültürlerine eğilmesine, müziklerinde var olan özellikleri öne çıkarmalarına, kendilerine özgü doğaçlamalar yapmalarına imkân sağladılar. Ama hizmetleri yalnızca müzisyenlere yönelik değil. Caz dinleyicisi olarak bizlerin de hem dikkatini çektiler, hem duasını aldılar. Öyle bir noktaya gelmiştik ki ben şahsen plakçıya gidince tek tek sanatçılardan değil de, doğrudan ECM’den yeni bir şey olup olmadığını sormaya başlamıştım.

Elbette bu noktada adı kurduğu şirketle özdeşleşen, birleşen Manfred Eicher’i de anmak gerek. ECM’nin cazın imajını değiştirmesinde, tanımını ve yönünü yeniden belirmesinde başrol onun. Yaratıcılık, seçim, uyarlama açısından yol açıcı ve karar sahibi olarak usta müzisyenlere de, yeni yeteneklere de yol açtı. ECM, kurulduğundan beri kataloğunda Amerikan, Afro-Amerikan ve Avrupalı caz müzisyenlerinin (özellikle Kuzeyli cazcıların) kayıtlarına yer verdi. Eberhard Weber, Jan Garbarek bu yoldan yürüyen ilk cazcılardan oldu. ECM’nin Avrupa’da önünü açtıkları sadece folk etkili müzikleriyle Kuzey cazcıları da olmadı. Her ülkede kendi müziğine, kültürüne eğilen, Amerikalıları tekrarlamaktansa kendi müziklerini yapan, John Fordham’ın benzetişiyle “itaatkâr hizmetkâr” olmayı bırakıp yaratıcılıklarını körükleyen müzisyenler ortaya çıktı. ECM birçok yeni plak şirketine de ilham kaynağı oldu.

“ECM Records and the History of European Jazz / ECM Records ve Avrupa Caz Tarihi” başlıklı panelde ECM’nin tarihindeki önemli anlar ve Avrupa Caz tarihi üzerine konuşacağız. Francisco Martinelli moderatörlüğünde Kerim Selçuk ve ben, yarın saat 15.00’de Nişantaşı Sofa Otel’deyiz, bekleriz.