Tıp Tarihi ve etik alanlarında çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Nuran Yıldırım’dan geçen hafta bu köşede çıkan “Kolaycı Yazarlar” başlıklı yazımla ilgili bir bilgi notu aldım. Bu önemli açıklaması için Nuran Hoca’ya teşekkür ediyor ve notunu aynen aktarıyorum:

“Salâh Birsel’in kolaycı yazarlar sıralamasında başı çeken Ahmet Mithat Efendi’nin tıp tarihimizde önemli, fakat edebi kaynaklarda pek sözü edilmeyen bir görevi vardır: Karantina nazırlığı.

Ahmet Mithat Efendi, 1885 yılında Karantina Meclisi başkâtipliğine getirildiğinde, Osmanlı Devleti’nin; karayolları, karasuları ile kıyı ve limanlarındaki ticaret ve denizcilik faaliyetleriyle ilgili sağlık önlemleri alan Karantina Meclisi, yabancı devlet delegelerinin egemenliğine geçmişti. Yabancı devletlerin ticari çıkarlarına uygun kararlar alınır, karantina harcamaları Osmanlı Devleti’ne yüklenirdi.

1895-1908 yıllarında ikinci reislik, yani karantina nazırlığı yapan Ahmet Mithat Efendi, geniş kültürüyle yabancı üyeleri etkiler. Karantina teşkilatının her kademesine Türklerin gelmesi için gayret gösterir. Bu çabaları sayesinde; Servet-i Fünun dönemi şair ve yazarı Dr. Cenap Şehabettin ile Kilisli Rıfat, A. Fuad Bilgen, Ferid İbrahim Yurtsan ve Ahmed Emin gibi genç Türk hekimleri karantina teşkilatında yer alabilirler.

Ahmet Mithat Efendi’nin, “Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’de Karantina Yani Usûl-i Tahaffuzun Tarihçesi” adıyla, Salname-i Nezaret-i Umûr-ı Hariciye’de (İstanbul 1318/1900, s. 436-474) yayımlanmış olan makalesi, Osmanlı Devleti karantina teşkilatı ve karantina tarihine ilişkin temel kaynaklardan biridir.”

Nuran Yıldırım, bilgi notunda edebiyat dünyasının şiirlerini bildiği, fakat “eczacılık”ından habersiz olduğu bir şairden, İlhami Bekir Tez’den de söz ediyor.

“Rahmetli hocam Bedi N. Şehsuvaroğlu, her Perşembe günü İ.Ü. merkez binasında bulunan Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsünde kültür toplantıları yapardı (1970-1977). Perşembe Toplantıları adıyla anılan bu toplantılara, tıp ve eczacılık tarihi ile dönemin kültür çevrelerinden katılanlar olurdu.

İlhami Bekir Tez’in eczacılık ile ilgili kitapçıkları vardı. Fakat bunlarda Bekir adını kullanmamış, “İlhami Tez” adını tercih etmiştir. Edebiyat dünyasında ise daha çok, “İlhami Bekir” olarak anılıyordu.

Onun yazdıklarını, bugün artık eczacılık tarihi çalışmalarının temel kaynaklardan biri olan EKN Tıp ve Eczacılık Dergisi’ni pek çok makalemde kullanmıştım. Afife Mat ile Halil Tekiner şair üzerine bir de bildiri yayımlamışlardı: “Eczacılık Yayınları Yapan Bir Şair: İlhami Bekir Tez” X. Türk Eczacılık Tarihi Toplantısı (İstanbul, 6-8 Haziran 2012) Bildiriler.İ Ü Yay, 2014, s.207-215.”
İlhami Bekir’in eczacılık üzerine yazdıklarına ona “Afrika Aslanı” diyen Cemal Süreya da tanıklık etmektedir.
Süreya’ya göre, İlhami Bekir Tez’in12 şiir kitabı ve geri kalanı (para kazanmak için) eczacılık üstüne yazdıkları olmak üzere 363 kitabı bulunmaktadır.

Meraklısı için Ahmet Mithat Efendi’nin de yazdıklarının dökümünü çıkaralım.
Gazeteler: İbret, Devir, Bedir, İttihad, Osmanlı, Terceman-ı Hakıykat.
Dergiler: Dağarcık (10 cüz), Kırk Ambar (34 cüz).
Basılmamış Eserleri: Elfünnehar vennehar, Ermenistan var mıdır?
Sonraları şeyhülislam olacak Musa Kâzım Efendi ile yedi yıl çalışarak “Kur’an’ı Kerim’in Felsefesi” adıyla bir kitap yazarlar, fakat eser İslamiyeti bir cumhuriyet olarak gösterdiği için Abdülhamid’in iradesiyle müsadere olunacaktır.
“Sevda” adı ile yazdığı roman yayımlanmamış, roman daha sonra Manastırlı Mehmed Rifat Bey tarafından tiyatroya çevrilerek “Hükm-i Dil” adı ve (M.R.) imzası ile 1291’de (1875) basılacaktır.
Ayrıca “Zeybekler” adlı opereti birçok kez oynandığı halde, “Kafkas” adını verdiği romanının tiyatroya çevrilmiş şekli ile “Arnavutlar” ve “Yürek Pazarlığı” adlı iki tiyatrosu da basılmamıştır.
Şu yapıtları da basılmayanlar arasındadır: “Üss-i İmlâ”, “Üç Cins Mahlûk”, “Osman Gazi”.
208 basılı eserine bu 15 basılmamışı da katılırsa toplam 223’e varıyor; gazete ve dergilere başkalarının eserlerine giren yazıları ise bu toplamın dışındadır.
Oğlu Kâmil Yazgıç’a göre de basılmamış “İntikam”, “Kürd Kızı” piyesleri ile “Zibâ” adlı bir opereti daha vardır. Bun­larla 223 rakamı 228’i bulmaktadır. (Ahmed Midhat’ı Anıyoruz!: Haz: Hakkı Tarık Us, Vakit Yurdu, 1955)