Editörden: Başarı, zorluk, onur... En çok da mücadele

Haber Merkezi
Bugün yirmi yılı arkamızda bırakıyoruz. Bu yirmi yılın bir tarafı kayıplarla, acılarla, endişeyle geçti. Diğer tarafı ise dayanışma, başarı ve meslek onuruyla geçen yıllardı bizim için.
Ama BirGün için geçen yıllara dair tek bir kelimeyle anlatılması gerekseydi, eminiz ki bu kelime “mücadele” olurdu.
Bitmek bilmeyen saldırılara, gözaltılara ve davalara karşı mücadele. Ekonomik zorluklara karşı mücadele. İktidara karşı mücadele. Yandaş medyaya karşı mücadele. Yağmacıya, kadın düşmanına karşı mücadele. Tarikata, yobaza, sermayeye karşı mücadele. Liberale, sahte muhalife karşı mücadele.
BirGün’ün mücadele listesi çok uzun ve kabarık. Şimdi durduğumuz yerden geriye baktığımızda, sadece ayakta kalmak için mücadele eden bir gazeteden çok daha fazlası olduğumuzu görebiliyoruz. Biz sadece mücadele etmedik; aynı zamanda mücadele ederek inşa ettik. Tekleşen ve iktidara ya da patrona bağlanan medya düzenine karşı mücadele ederken, aynı zamanda çoğulcu, demokratik bir medyanın kurulabileceğini, hatta yaşayabileceğini; daha da ötesi, başarılı olabileceğini gösterdik. Sayfalarımızda kötü olanla savaşırken, yeni bir dil inşa edilebileceğini de gösterdik. Eril olanı dışlayan, militarizmden uzak, yeni ve özgün bir dilin var olmasına katkı sunduk.
Bu koşullarda, bu ülkede gazetecilik yapmanın mümkün olduğunu gösterdik. Çalışma mekânlarımız birer akademi oldu. Onlarca genç geçti aramızdan. Yeni yeni isimler katıldı hakikat kavgasına.
Okurun edilgen bir topluluk olmadığını bizimle birlikte dost da düşman da gördü. Üstelik sadece dayanışma gösterdiği için değil; aynı zamanda yön verip istikamet belirleyebileceği bir ilişkiyi kurmanın mümkün olduğunu göstererek yaptı bunu. 1968’in isyan günlerinden bize kalan “Barikatlar caddeyi kapatır ama yolu açar” sözünü hep çok sevdik.
Çünkü haberlerimizle, manşetlerimizle kapattığımız her caddenin milyonlara nasıl bir yol açtığına tanıklık ettik. Tarafsızlık gibi bir yola hiç tenezzül etmedik. Yaşadığımız dünyada, bölgede ve ülkede tarafsız kalınamayacağını çok önceden öğrendik.
Evet, hakikatin peşinden gittik. Ve biliyorduk ki, o hakikat bizim tarafımızı çoktan belirlemişti.
Hata yapmadık mı?
Tabii ki yaptık.
Hata yapmayacak mıyız?
Yine yapacağız. Eksiğimiz de olacak.
Ama size rahatlıkla söz verebiliriz ki: Tarafımız hiç değişmeyecek.
BU DAHA BAŞLANGIÇ
Türkiyelilerin dünyaya armağan ettiği Gezi İsyanı’ndan bize kalan yukarıdaki sloganı da çok sevdik. Kendimize düstur edindik. Attığımız her adımı, başardığımız her işi bir son olarak değil; yeni bir başlangıç olarak gördük. O yüzden yaş alırken gençleşebildik. Arada sırada durup bir Z raporu almayı ihmal etmedik. Yirminci yaşımız için hazırladığımız “Bir Düş” belgeseli ve ardından gerçekleştirdiğimiz buluşmalar, bizim için bir yüzleşme oldu. O buluşmalara bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Alnımızın akıyla çıktık bu yüzleşmeden. Bizimkisi bitmeyen, kesintisiz bir yolculuk. Güçlü bir fikirle başlayan ve her geçen yılın sonunda biraz daha güçlenip, ustalaşarak çıkılan bir yolculuk.
Bugün sizinle yedi bin altı yüz altmış yedinci buluşmamız oldu. Sayfalarını çevirdiğiniz gazete, telefon ya da bilgisayar ekranından baktığınız internet sitemiz, akıllı televizyonlarda izlediğiniz kanalımız yolculuğu için biz çok net bir şey söyleyebiliriz: Bu daha başlangıç.