Ege Bölgesi tek ses: Ekolojik sorunlara karşı mücadelemiz sürecek
İzmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Balıkesir'de 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında bölge genelindeki ekolojik yıkım protesto edildi
AYCAN KARADAĞ-BERKAY SAĞOL
Ege Bölgesi son yıllarda JES'ler, RES'ler ve termik santrallerin yarattığı ekolojik yıkımla mücadele ediyor. Yaşam savunucuları ise 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında Ege Bölgesi'nde yaşanan çevre sorunlarına dikkat çekmek için protestolar gerçekleştirdi. İzmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Balıkesir'de yapılan eylemlerde Türkiye’de emeğin ve doğanın sömürüsü üzerine kurulmuş olan yönetim politikalarının yıllardır değişmediği belirtildi.
Aydın’da uzun süredir jeotermale karşı mücadele eden Kuyucular Mahallesi’nde direniş çadırında etkinlik düzenledi. Etkinlikte konuşma yapan Efeler Belediye Başkanı M. Fatih Atay, doğaya zararlı olan her şeyin karşısında ve vatandaşın yanında yer alacağını ifade ederek, “Jeotermaller aslında ülkelerin zenginlikleridir. Biz jeotermalden elektrik üretimine karşı değiliz. Ama böyle vahşice üretilmesine karşıyız. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere herkese zarar verecek şekilde uygulamalar yapılmasına karşıyız. Bugün burada bir günü kutluyoruz, çevre gününü, aslında çevre gününden daha çok çevreyi talan edenlere karşı birlikteliğimiz olan günü kutluyoruz. Biz sadece yaşantımızı zenginleştiren bu havayı, çevreyi, toprağı, zeytinlikleri, bitkileri, hayvanları korumak istiyoruz. Sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz. Anayasal hakkımızı kullanmak istiyoruz” dedi.
ÇOBAN ATEŞİNİ YAKTIK
Aydın Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Mehmet Vergili de, "Bugün ülkenin her yerinde tek tek yanan direniş ateşleri yaşam mücadelesinin hiçbir zaman bitmeyeceğini ortaya koymaktadır. Nitekim Kızılcaköy’deki, Pamukören’deki, Germencik’teki, Karacasu’daki, Nazilli’deki, Didim’deki, Çine’deki ve Kuyucular-Beyköy’deki mücadelelerimiz direniş ateşlerine birer örnekleridir. Doğayla barışık yaşamaya alışıncaya kadar da bu mücadelemiz devam edecektir. Bu mücadele ile yaktığımız çoban ateşi bugün sadece Aydın’da değil Anadolu’nun ve Dünya’nın birçok yerinde yankısını duyurmaktadır" diye konuştu.
Denizli’de ise geçtiğimiz günlerde termik santral yapımı iptal edilen Tavas ilçesine bağlı Avdan Köyü'nde bir basın açıklaması gerçekleşti. Denizli'de gerçekleştirilen eylemde doğaya sahip çıkmanın en önemli halkasının yereller olduğunu belirten Büyük Menderes İnisiyatifi Sözcüsü Mustafa Çallıca, “Ekolojik bilincin oluştuğu toplum ve bireylerin örgütlenmesi ile bu katliamların gerileteceğine inanıyoruz. Havasına, suyuna, toprağına, yaşam alanlarına, tarihi ve kültürel varlıklarına sahip çıkan örgütlü toplum ve birey, ekolojik tehdidin önünde ciddi kalkan olacaktır. Bu amaçla bir araya gelen Büyük Menderes İnisiyatifi Denizli Bileşeni olarak öncelikli hedefimiz yaşayan-yaşanabilir bir Menderes Havzası olmakla birlikte, Denizli başta olmak üzere Ege’nin ekolojik sorunlarına karşı da mücadelemizi sürdürmek” olduğunu söyledi.
SUYUMUZU VE TOPRAĞIMIZI KİRLETİYOR
Akhisar Çevre Gönüllüleri de JES'e hayır demek için buluştu. Akhisar Çevre Gönüllüleri adına basın açıklaması yapan M.Akif Aksezgin de, "Covid-19 salgını ile halkın sokağa çıkamamasını fırsata çeviren iktidar ve şirketler ormanlarımızı, dağlarımızı, derelerimizi, tarım arazilerimizi yok etmekten geri durmadılar. Termik santraller, kirli sanayi kuruluşları, altın/metalik madencilik, HES’ler, JES’ler, RES’ler, çarpık kentleşme ve sanayileşme, endüstriyel tarım ve hayvancılık, katil mega projeler, duble yollar, balık çiftlikleri havamızı, Suyumuzu ve toprağımızı denizimizi kirletmekte, biyo çeşitliliği yok etmekte, iklim ve gıda krizine, sağlık sorunlarına ve erken ölümlere yol açmaktadır" diye konuştu.
Manisa'nın Salihli ilçesinde toprakların zehirlendiğini vurgulayan Salihli Çevre Derneği Sekreteri Hakkı Uysal, “Şimdi de ‘enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağız’ teranesiyle topraklarımız JES saldırısıyla karşı karşıya. Havza toprakları yer altından çıkan zehirle zehirleniyor. Dünyada ender yetişen Sultaniye üzümün sonunu hazırlıyoruz. Alaşehir öldü. Sarıgöl direniyor. Bizler mücadelemizi sürdürüyoruz. Bindiğimiz dal kesiliyor. Efendisi olduğumuz toprakların şimdi kölesi olma yolunda hızla ilerliyoruz. İçinde bulunduğumuz şu salgın günlerinde tarıma ne kadar ihtiyacımız olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Havzaya saldırı duruyor mu? Hayır. Gözü paraya doymayan şirketler saldırıya devam ediyorlar. İşte Çapaklı. Bizlerden satın aldıkları toprakları BİYOGAZ enerji Santrali için imar değişikliğine gidiyor. Salihli Piyadeler arasında JES etüt çalışmaları devam ediyor. Bizler yaşam alanlarımıza yapılan bu saldırılara dur diyoruz” ifadelerini kullandı.
DOĞA NE KADAR SAĞLIKLIYSA BİZLER DE O KADAR SAĞLIKLIYIZ
Ayvalık’ta 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bölgeye ekolojik zarar veren ve geçtiğimiz günlerde ceza alan Doğuş Prina Fabrikası önünde basın açıklaması gerçekleşti. Ayvalık Tabiat Parkı adına konuşan Ayşegür Ereğli “Sadece bölgemizde değil tüm Türkiye’de ortaya çıkan doğa tahribatlarına karşı da büyük bir duyarlılıkla elimizden gelen desteği veriyoruz. Tüm Ekoloji Birliği bileşenleriyle de gücümüzü birleştirerek bu talan ve yıkım politikalarına karşı direnip doğayla barışık, insan onuruna yaraşır bir yaşamı hep birlikte kuracağız. Bu mücadele sırasında öldürülen tüm yaşam savunucularını da bir kez daha minnetle anıp, önlerinde saygıyla eğilirken, bu Korona günlerinde biliyoruz ki; doğa ne kadar sağlıklıysa bizler de o kadar sağlıklıyız” dedi.
Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ise, “Acımasız kapitalizm ve bir zümrenin kâr hırsı denizimizi, toprağımız, suyumuzu kısaca doğayı vahşice kirletmekte, onarılmaz hasarlar veriyor. Gönül isterdi ki 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü, Ayvalık gibi güzel bir coğrafyada şenlik havasında kutlayalım. Ancak ne yazık ki Ayvalık da çevreyi tehdit eden olumsuzluklardan payını alıyor. Sahillerimiz, sularımız, topraklarımız ve havamız kirlenmekte ve doğal zenginliklerimiz tahrip olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.
İzmir'de ise adres yine Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önü oldu. Yapılan protestoda konuşan Konak Kent Konseyi Başkanı ve Ege Kent Konseyleri Birliği Dönem Sözcüsü Hamit Mumcu, pandemi döneminde hijyenin önemi kadar, sağlıklı kentlerde, sağlıklı bir çevrede, sağlıklı yaşamın öneminin de kavrandığını ifade etti. Mumcu “Bu süreçte talanları yapanlar, rant için ekolojiyi, gıdayı, doğal varlıkları yok etmeye hazır olanların düzenlerinin geliştirilerek devamı yönünde adımlar atıldı. Üretimin her ne pahasına olursa olsun sürdürülmesinin, mevcut kâr, sermaye ve talan düzeninin devamını önceleyen, sermayenin karşılaştığı kaybın faturasını fazlasıyla halka yükleyen, emeğin ve doğanın sömürüsü üzerine inşa edilmiş yönetim anlayışının yola tam gaz devam ettiğini gördük” şeklinde konuştu.
Ekolojik sorunların, kent ve doğa talanlarının birçok örneğinin İzmir’de de yaşandığı vurgulayan İzmir Yaşam Alanları'ndan Yasemin Sağlam, “Biz kültür mirasımız, tek parkımız, nefes alanımız Kültürpark’a sahip çıkıyoruz. Şehir dışında hastane kuranları bağışlamıyoruz. Çeşme’yi, Yarımadayı ‘turizm’ adı altında talan etmeye, yok etmeye niyetlenenlere engel oluyoruz. Rüzgar enerjisi türbinleri ile kuşların, arıların, ormanlardaki yaşamın öldürülmesine göz yummuyoruz. Flamingoların Gediz Deltası’ndaki yuvalarında huzur içinde çoğalmasını istiyoruz. Gaziemir’in ortasına hem de okulun kenarına nükleer atığı gömenlerin peşini bırakmıyoruz. İzmir’in zeytinini, üzümünü, incirini jeotermal tehdidinden kurtarmaya çalışıyoruz” dedi.