TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında, İzmir ve Ege Bölgesi’ne dair çevre durum raporunu açıkladı

Ege’de ekolojik yıkım devam ediyor

AYCAN KARADAĞ

5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, İzmir ve Ege Bölgesi’ne dair çevre durum raporunu açıkladı.

Kınay, bölgede çevresel risklerle ilgili hukuki ve toplumsal mücadele devam ettiğini vurgularken, “Efemçukuru Altın Madeninin İzmir’in Su kaynağı olan Çamlı Baraj Havzasında, Çukuralan Altın Madeninin Balıkesir’in Su kaynağı olan Madra Barajı Havzası’nda, Gördes Nikel Madeni’nin İzmir ve Manisa’nın su kaynağı olan Gördes Havzası’nda, Çaldağ’da işletilmesi planlanan nikel madeninin Gediz Havzası’nda, Kışladağ Altın Madeni’nin Uşak’ta yarattığı çevresel riskler ve bu projelere verilen ÇED Olumlu kararları ile ilgili odamızın da içerisinde bulunduğu hukuki süreçler devam ediyor, diğer taraftan işletmelerin yarattığı olumsuz etkileri de yaşıyor ve görüyoruz” diye konuştu.

SU KALİTESİ EN KÖTÜ SEVİYEDE

İzmir’in su kalitesi hakkında bilgi veren Kınay, “Kentsel altyapı süreçlerinde tüm eksikliklerine rağmen ülkemizin en iyi durumdaki kentlerinden olan İzmir, diğer taraftan kent her tarafında kuşatıldığı çevre problemleri ile boğuşmaya devam ediyor. Her yıl yaptığımız çevre durum raporu değerlendirmelerinde iyileşme görmek bir yana tüm sorunların çözülmeden büyüyerek devam ettiğini görüyoruz. İzmir kenti içme, kullanma ve tarımsal sulama amaçlı su kaynakları Gediz, Küçük Menderes, Kuzey Ege havzaları içerisinde bulunuyor. Havzaların su kalitesine ilişkin Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalarda; su kalitesinin en kötü seviyede olduğu, planlanan önlemlerin uygulanması halinde bile kısa ve orta vadede etkili sonuç alınamayacağı öngörülüyor” şeklinde konuştu.

ege-de-ekolojik-yikim-devam-ediyor-739880-1.

HAVA KALİTESİ VE ATIK YÖNETİMİNDE DE KARNEMİZ İYİ DEĞİL

Kınay sözlerine şu şekilde devam etti:

Kentleşme ve sanayileşme sorunlarından birisi olan hava kalitesi ve atık yönetiminde de karnemiz iyi değil. İzmir kenti bir taraftan Aliağa ve sanayi tesislerinden kaynaklanan, plansız kentleşmesinin de getirdiği hava kalitesi problemleri ile boğuşurken, bölgemizde termik santral projeleri bütünsel yaklaşımdan uzak planlama süreçleri ile devam ediyor. Bir taraftan ülkemizin ilk düzenli depolama tesisi olan ve son günlerde İBŞB’nin atıktan enerji eldesine yönelik projesi ile doğru bir yaklaşım yürüttüğü Harmandalı depolama alanının yıllar içerisinde plansız kentleşme ile yapılaşmanın ortasında kalmış olmasının yarattığı problemlerle uğraşıyor, diğer taraftan atık değil kaynak olarak görülmesi gereken günlük 3 bin 500 ton çöpünü kaynak olarak değerlendirecek ve bertarafına yönelik gerçekleştirmeyi planladığı entegre katı atık bertaraf tesisine yönelik yer seçimine yönelik süreçleri tamamlamaya çalışıyor.

Gemi söküm tesislerinde yapılan işlemlerin nasıl kontrol edilemediği KUITO ve ETHANE gemileri ile bir kez daha karşımıza çıktı. Gemisinin sökümünün durdurulması için alınan mahkeme kararı gelene kadar gemi sökümü çoktan bitmişti. Gemi söküm tesislerinin yarattığı kirlilik devam ediyor. Gaziemir’de 2007 yılında tespit edildiği ortaya çıkan radyoaktif atıklarla ilgili süreç hala devam ediyor. Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların oraya nasıl geldiği, kimler tarafından getirildiği hala bilinmiyor, Hukuki süreçler devam ediyor, acil müdahale çalışması yapılması gereken Gaziemir nükleer atıkla yaşamaya devam ediyor. İzmir kenti; bütünsel planlama ilkeleri hiçe sayılarak yaşadığı ‘gelişim’ sürecinde; kentin her yerinde karşımıza çıkan kentsel dönüşüm adı altında kontrolsüz yapılaşmalar, gökdelenler, AVM’ler ile altyapı eksiklikleri, trafik, gürültü ile boğuşan Ege’nin incisi olmaktan çok uzakta bir geleceğe doğru hızla yol alıyor.

Ülkemizde ve kentlerimizde doğal varlıklarımızın korunarak geliştirilmesini yaşamsal bir olgu olarak değerlendiriyoruz. Çevre korumanın en kalıcı teminatı olarak sosyal gelişimin sürekli kılınması ve katılımcı çağdaş bir yönetim anlayışının hayata geçirilmesinin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Bu anlayış ve inançla, 5 Haziran Dünya Çevre Günü`nde, Mersin Akkuyu ve Sinop`ta nükleer santrallara, Aliağa`da kömürlü termik santrallere, Gaziemir’de Nükleer atıklara, Bergama ve Eşme`de siyanürlü altın madenciliğine, Gördes ve Turgutlu Çaldağ`da nikel madenciliğine karşı mücadele yürüten toplum kesimleri ile dayanışma kararlılığımızı dile getiriyor, Bu süreçte taraf olduğumuzu; yaşamın ve kamu yararı tarafında olduğumuzu tekrarlıyoruz.