Ege’nin en önemli tarımsal ürünlerinden zeytin ağaçları, madenler için feda edilecek. Üreticiler zeytinlerini şirketlere teslim etmeyeceklerini söylediler.

Ege zeytinine sahip çıkıyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Maden Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle zeytinlik alanlar madencilik faaliyetlerine açıldı. Değişikliğe göre, maden sahası zeytinlik alan içinde kalırsa sahada madencilik faaliyetini sürdürmek için zeytin ağaçları kesilecek.

“Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak” gerekçesiyle yürütülen madencilik faaliyetlerine ilişkin önemli bir yönetmelik değişikliğine gidildi. Bakanlık, maden sahasının tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alanlara denk gelmesi durumunda, madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla zeytin ağaçlarını kesmesine izin verecek. Alana, geçici tesisler inşa edilebilecek. Maden sahasına iş bitiminin ardından zeytin ağacı dikilemezse başka bir alana dikim yapılacak.

ege-zeytinine-sahip-cikiyor-987522-1.

Ege’nin en önemli tarımsal ürünlerinden zeytin, son yıllarda madenler ve iklim krizi sebebiyle yok olurken yeni yönetmelikle birlikte tamamen bitme tehlikesiyle karşı karşıya. Bölgede sürdürülen maden çalışmaları ise “Zeytincilik Kanunu” sayesinde mahkeme kararlarıyla iptal ettiriliyordu. Zeytinliklerin 3 kilometre yakınında zeytin işleme tesisi dışında toz çıkaran hiçbir tesise izin verilmediği için birçok maden ve enerji projesinin iptalini sağlayan kanun, Maden Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle birlikte işlevsiz kılınmış oldu. Kararla beraber şirketler aynı yerler için bakanlığa başvurarak projelerini yapabilmesinin de önü açıldı. Yapılan değişikliğe ise İzmir Büyükşehir Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB), Çiftçiler Sendikası(Çiftçi-Sen) ve avukatlar dava açmak için harekete geçti.

KARAR ZEYTİNCİLİĞİN SONU

Zeytin üreticileri son düzenlemeye tepkili. Aydın Germencik’te zeytin üreticiliği yapan Halil Çetinkaya, “Karar zeytinciliğin sonu” dedi ve sözlerine şunları ekledi: “Yapılan iş zeytin kanununa aykırı bir karar. Bildiğimiz gibi zeytin kanunu uzun yıllardan beri yürürlükte. Bunun için tabi ki olumsuz etkilenecek zeytin. Bizler tabi burada yapılan devlet politikalarının çok yanlış olduğunu daha öncede söyledik. Ama bu yanlışlık devam ediyor.”

Çetinkaya şunları dile getirdi: “Madenle doyamazsınız, enerjiyle doyamazsınız. Bunlar hayatınızı kolaylaştırır ama gıdasız ve susuz bir yaşam düşünülemez. Yetkililerin bir an önce bu kararı geri çekmeleri ve zeytin koruma yasasının aynen işletilme yönünde karar almaları çok önemli. Biz zeytinimizi koruyacağız. Zeytinimizi birkaç şirkete teslim etmeyeceğiz.”

KÖYÜMÜZ BİTER

İzmir’in Seferihisar ilçesi Orhanlı köyünde zeytin üreticiliği yapan Ali Ulvi Ener ise, “Bölgemiz, ‘kadim üretim havzası’ olarak biliniyor. Bölgede zeytinlerimizi korumak için bir süredir jeotermal santralleriyle mücadele ediyorduk. Şimdi bu karar, santrallerin önünü açacak. Bu da köyümüzün bitmesi demek. Burada yetişen erkence zeytini çok kıymetli. Pandemi sürecinde tarımın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Şimdi önümüzdeki dönemde tarım yapamazsak aç kalırız. Madenlerden çıkan taşlar karnımızı doyurmaz” dedi.

KAMU YARARI OLMAZ

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ise yaptığı açıklamada, “Tarımsal üretimi desteklememiz gerekirken, zeytinliklerimiz maden ve enerji sermayedarlarına kurban edilmek isteniyor. Zeytinlik bir taşınmaz tarım arazisi vasfıdır. Üzerindeki zeytin ağaçlarının taşınarak vasfının değiştirilmesi normal karşılanabilecek bir durum değildir. Bu bilimsel olarak da kabul edilemez bir zorlamadır. Böyle bir faaliyet çevresindeki zeytinliklerin ve tarım alanlarının bütünlüğünün bozulması ve zarar görmesine sebep olacaktır” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ege ve Akdeniz bölgelerimizde doğal bitki örtüsü olarak da çoğunlukla eğimli arazilerde yayılım gösteren zeytinlik alanlar bu bölgelerde madencilik faaliyetleri sonucu oluşacak doğa tahribatlarıyla erozyon, yüzey akış ve yer altı sularındaki değişimlerle tarımsal ve içme sularının etkileneceği kesindir. Bu kapsamda maden ruhsat sahalarının bir birine yakınlığı ve geniş alanlar kaplaması nedeniyle kümülatif etki de göz ardı edilmemelidir. Yönetmelikteki ‘kamu yararı’ bahanesi Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED), Toprak Koruma Kurulu, kurum görüşleri ve idari yargı süreçlerini baypas etme, uzatma, oldu-bittiye getirme çabalarıdır. Zeytinliklerin ve tarım alanlarının tahribatına yol açacak bu yönetmelik değişikliğiyle kamu yararı olamaz.”