Çernobil faciasının 34'üncü yıldönümünde EGEÇEP bir açıklama yayınlayarak Türkiye'yi bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Akkuyu ve Sinop'ta faaliyete geçecek nükleer güç santrallerine ve İzmir Gaziemir'deki nükleer atık tehditlerine vurgu yaptı

EGEÇEP: Çernobil'in 34'üncü yıldönümünde Türkiye için hala tedirginiz



BİRGÜN İZMİR

Çernobil faciasının üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen, Ukrayna'da gerçekleşen orman yangını Çernobil'deki radyasyonu tekrar arttırdı. Tüm bu yaşananlara karşın Türkiye'de faaliyete geçmesi planlanan nükleer güç santrallerinden ise herhangi bir şekilde geri adım atılmadı.

Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) yaptığı açıklamayla, yaşanan tüm bu olaylara ve yapılan tüm uyarılara rağmen toplumu rahatlatacak, yapılan yanlışlardan dönülecek en ufak bir adım atılmadığını belirtti.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin deniz ekosistemini bozacağı ve söz hakkının her zaman Rusya'da olacağı vurgulanan açıklamada, "Akkuyu NGS'nin mühendislik tasarımında, soğutma suyu miktarı, yaklaşık olarak her bir ünite için 222.000 m3/saat olarak açıklandı. Burada 4 ünite çalıştırılacağına göre, çekilecek su miktarı 800.000 m3/saat’ten fazla olacak. İzmir’e verilen su miktarının 28 m3/saat olduğu düşünüldüğünde deniz ekosisteminin tamamen altüst olması kaçınılmazdır. Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş. santrali, 60 yıl boyunca çalışacak ve sözleşmeye göre çoğunluk hissesi yüzde 51 olarak ve karar hakkı, her zaman Rusya tarafına ait olacaktır. Diğer yandan, Akkuyu NGS’nin kurulduğu yer, her birisi 7’den büyük deprem üretebilme potansiyeline sahip birkaç aktif fayın etki alanında kalmaktadır. Kıbrıs dalma batma kuşağı, Ölüdeniz Fayı, Ecemiş Fayı, Kozan Fayı gibi aktif faylar bunlardan bazılarıdır. Bu faylardan herhangi birisinin üreteceği depremin, Akkuyu’da öngörülemez hasarlar oluşma riski hiç de küçümsenecek gibi değildir" denildi.

"ÜLKEMİZDE NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUZ"

Sinop'ta faaliyete geçmesi planlanan nükleer güç santralinin tehdidine de dikkat çekilen açıklamada, "Sinop yakınlarında kurulacak nükleer güç santralinin Kuzey Anadolu Fay Zonuna uzaklığı yaklaşık 100 km kadardır. Ayrıca, bazı bilim insanlarına göre, Karadeniz içerisinde de aktif fayların bulunma olasılığı vardır. Diğer yandan, Karadeniz’in kuzeyindeki aktif Kırım fayının üreteceği bir depremin oluşturacağı tsunami de diğer bir tehdit unsurudur. Sinop NGS alanı, ormanlık bir bölgenin bir bölümünün tıraşlandığı alanda yapılacaktır. Yani, Ukrayna’dakine benzer bir yangın, burada yapılacak NGS için diğer bir risktir. Bir kaza durumunda ise canlı yaşamı için yüzlerce yıl, başta kanser ve doğumsal anomaliler olmak üzere daha birçok olumsuz sağlık etkilerine yol açacaktır. Sayılan tüm bu gerekçeler üzerinden ülkemizde herhangi bir Nükleer Santral yapılmasını istemiyoruz" ifadeleri kullanıldı

GAZİEMİR UYARISI

İzmir'in Gaziemir ilçesindeki nükleer atıkların endişeleri daha da arttırdığı belirtilen açıklamada, "Gaziemir’deki eski Kurşun Fabrikası’nda ortaya çıkan, sadece nükleer santrallarda uranyumun ayrışması sonucu oluşan europium 152-154 bulaşık atıklar, tüm İzmir’i tehdit etmeye devam ediyor. Bir kez daha soruyoruz: Sadece nükleer santrallerde oluşabilen bu atıklar, ülkemizde kurulu bir nükleer santral bulunmadığı halde oraya nereden ve nasıl geldi? Yetkililer buna hala yanıt veremediği gibi, o atıkları bilimsel yöntemlere uygun bir şekilde bertaraf etmeyi de başaramadı henüz. Bu atıkların bir an önce, halk sağlığına uygun olarak ve bilimsel yöntemlere göre bertaraf edin" denildi.