Referandumdan evet çıkar, ilk seçimde de babası başkan seçilirse büyük ihtimalle eğitim bakanınız Bilal Erdoğan... Neden olmasın, eksiği ne; genç, şanslı, zeki, politik akla sahip, vizyon sahibi ve güçlü. Bu tespitime katılmıyorsanız, benzer cümlenin sonundaki noktaları kaldırıp ünlem koyabilirsiniz.

Şanslı oluşundan başlayalım: Her ne kadar istişare partisi görünümü verilse de AKP bir ve tek adam partisi. Tek Adam’ı saymazsak bu partiden çıkan üç başbakanın üçünü de o tek adam belirledi. İktidarının birinci yarısından itibaren daha homojen olan bu parti, ikinci adam çıkaracak iradeye sahip değil. Siyasetteki yerini kişisel başarısına bağlayan ve mirasını başkasına yedirmek istemeyen Tek Adam, bunun özellikle böyle olmasını istedi. Özetle, Bilal Erdoğan’ın şansı varis olmasından kaynaklanıyor.

Zeki: Zeki, çünkü aldığı eğitim ve yaşından beklenmeyen bir kavram üretme kabiliyetine sahip. “Kabineter Sistem” kavramını siyasi literatüre o kazandırdı. Bir süre önce katıldığı bir cami açılışında “Türkiye’de ‘kabineter sistem’ var dedi ve kavramı “Bakanlık bürokrasilerinin kutsandığı, onların egemen olduğu sistem” olarak tanımladı. Demesine göre “sen istediğin kadar yürütmeye hakim olduğunu düşün. Bunlar bakanı öyle bir avuçlarının içine alıyorlar ki, şimdi bizim bu bakanlık bürokrasilerini halka hesap veren yürütmenin güdümüne almamız lazım”. Bilal Erdoğan öyle zeki ki “FETÖ”nün siyasi ayağını soranlara, siyasetçiyi kandıran bürokrasiyi işaret ediyor.

Politik akla sahip: Bilal Erdoğan ana muhalefet partisi CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gizlice “evet” oyu kullanacağını açıklayarak müthiş bir politik akla sahip olduğunu gösterdi. Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu Üyesi, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı gibi pek afilli olmayan unvanlarına rağmen, politik muhatabını yukarıdan seçmesi de politik akla sahip olduğunun göstergesi. Onda bu cevher görülmüş olmalı ki kimse kalkıp da ‘yahu sen kimsin, Kemal Kılıçdaroğlu kim; sen kimsin ya!’ demedi.

Vizyon sahibi: O, eğitime gönül vermiş, bütün çabası “değerlerimize sahip çıkmak” olan biri. Bilal Erdoğan, Batı’nın kültürel hegemonyasını kırmak için ecdadın yadigârı ”kendi seyir zevkimize uygun okçuluğu” yaygınlaştırmak üzere Okçular Tekkesini faaliyete geçirdi. Böylece “ülkelerimiz üzerinde ve dünyanın birçok bölgesi üzerinde tahakküm kurmuş olan Batı medeniyetinin kültürel hegemonyasının tezahürü futboldan” ve futbol taraftarlarından kurtulacağız. Hem onun toplantıları, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlıyor.

Güçlü: Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü, okul müdürlüklerinden mesai saatinde nevruz kutlamasına giden öğretmenlerin ismini istiyor; Manisa’da, ders saatinde Bilal Erdoğan’ı dinlemeye gitmeyen, gidip de dinlemeyen öğrencilerin…

Bu kadar olumlu niteliğin bir arada bulunduğu bu kişinin eğitim bakanınız olmasını istiyorsanız referandumda “evet” demelisiniz. Trend de Bilal Erdoğan’dan yana; ABD’de Trump’ın kızı ve damadına, Fransa’da içişleri bakanı Le Roux’in iki kızına, başkan adayı Fillon’un karısına danışman olarak resmi sıfat verdiği bir dönemde, sıradan bir yurttaş iken hayalini kurduğu İmam hatipleşme hedefini öngördüğü sürede üç katına çıkarmayı başarmış Bilal Erdoğan’dan eğitim bakanlığını esirgeyemeyiz herhalde.

Referandumda “hayır” oyu kullanmanın Bilal Erdoğan’a “hayır” anlamına geldiğini unutmayın sakın.