Eğitim harabe halinde
Hatay’da depremle hasar alan okulların yıkım ve güçlendirme çalışmaları yeni yapılırken diğer yanda öğrenciler ya taşımalı ya da konteynerlerde eğitime ulaşmaya çalışıyor. Depremzedeler eşit olmayan koşullara isyan ediyor.
İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.netMaraş merkezli depremlerin üzerinden 600’ü aşkın gün geçti ancak kentte ne barınma sorununa çözüm bulundu ne hijyene ne de eğitime. Öğrenciler aylardır deprem bölgesinde ya taşımalı ya da konteynerlerde eğitime ulaşıyor. Hatay’da hâlâ yeterli okul binası bulunmaması bir yana İskenderun Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi, Oruç Reis İlkokulu ve Yunus Emre İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri tek bir binayı paylaşıyor.
Eğitim-öğretim yılı başlamasına rağmen bazı okulların yanındaki binaların yıkımına karar verilmesi ve bu nedenle okulların tatil edilmesi, uzun bir yaz tatili boyunca yapılmayan işlemlerin neden okullar açıldıktan sonra gerçekleştirildiği sorusunu akıllara getiriyor.
BÜYÜK ZAAFİYET
Hatay Depremzede Derneği Üyesi Ece Doğru, kentteki binaların eğitime hazır olmamasına tepki gösterdi. Doğru, orta hasarlı olan Çanakoluk Huzurlu Ortaokulu’nda da yıkım başladığına dikkat çekerek “Okulun yanında bir konteynerde öğrenciler eğitim görüyor. Yıkımın, güçlendirmenin arasında çocuklar ders görüyor. Dursunlu’daki Gazi Ortaokulu da yıkıldı ve oradaki öğrenciler de taşımalı eğitim görüyorlar. Bir sürü okul var böyle. Antakya Lisesi de yıkıldı ve yerine yenisi yapılmadı. Bir sürü okul eğitim ve öğretime konteynerlerde devam ediyor. Bazı konteynerler yağışlarla su alıyor, bazılarının tavanı çöküyor. Çocuklarda ciddi bir motivasyon kaybı var. Güçlendirmelerin çoktan tamamlanması gerekiyordu, ihale süreçlerinin bu kadar uzamaması gerekiyordu. Yıkılan okulların yerine yenisinin yapılması için yeterince vakit varken öğrenciler bir süre daha başka okullarda misafir olacak. Bu da sabah karanlığı ve akşam karanlığına mahkûm ediyor. Görüntü sağlıklı ve güvenli bir eğitim-öğretim ortamından çok uzak. Sınıf içinde kullanacak normal tahtaya bile uzun zaman sonra erişen okullar varken yeni eğitim-öğretim modeli yaparak yaşayarak öğrenmeden, projeksiyon aletinden, filmden, kitap okumaktan bahsediyor.” dedi.
Konteyner kentlerde kalan çocuklar için sürecin daha da zor olduğunu söyleyen Doğru şöyle devam etti: “Konteynerde kalan dört kişilik bir aile dahi çalışma ortamı oluşturmakta zorluk çekiyor, oluşturamıyor. Alternatif alan arayışı içinde olduğunu bildiğimiz çocuklar var. 21 metrekarelik ve birbirine yapışık konteynerlerde sesler de birbirine karışıyor dersler de. Taşımalı eğitim tam olarak sağlanmış değil, yollar mayın tarlasına dönmüş durumda. Küf kokan sınıflarda eğitim görmek ve vermek oldukça güç. Burada öğrenciler eşitsiz koşullarla mücadele içindeler.”
MAĞDURİYETLERİ GİDERİN!
Hatay’da eğitim veren bir öğretmen de bazı okul ve spor salonlarına emniyet ve kaymakamlık tarafından el konulduğunu kaydetti. Öğretmen şöyle konuştu: “Depremin ilk zamanlarında anlaşılabilir olan bu uygulama ve işlemler neredeyse depremin 2’nci senesinde bir zaaf olarak durmakta. İkili eğitimde ders saatleri ise 30 dakika. Bunlar da eğitim açısından sıkıntılı.”
CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara da deprem bölgesinde eğitimin aksadığını işaret ederek şöyle konuştu: "Okulun yıkımı hiçbir önlem alınmaksızın, su kullanılmadan gün ortası yurttaşlarımızın günlük hayatının devam ettiği sırada gerçekleştiriliyor. Ortaya çıkan insan sağlığına son derece zararlı bu tozlar yıkımın etkisiyle şehir merkezine kadar ulaşıyor. Şehir yeniden inşa edilirken yurttaşlarımızın sağlığının hiçe sayılmaması gerektiğini defalarca dile getirdik. Yetkililere, yıkım işlemleri esnasında önlem alınmasını, inşaat şirketlerinin faaliyetlerinin denetlenmesi gerektiğini, doğanın ve yaşam alanlarımızın korunması gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Ne yazık ki Hatay’da yurttaşlarımızla beraber her günümüzü mahallelerimizi taş ve maden ocaklarının sorumsuz faaliyetlerinden; peynir ekmek gibi verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararlarından korumak için mücadele ederek geçiriyoruz. Bir gün deprem konutlarındaki denetimsizlik iddialarıyla, bir başka gün çözülemeyen altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Depremin yarattığı büyük yıkım ortada; ancak geçen 19 ayın ardından, Hatay’daki sorunların yerinde, zamanında, şehrin dokusunu gözeterek ve yurttaşlarımızı mağdur etmeden çözülmesi gerek."