Yoğun ve heyecanlı geçen 2016/2017 öğretim yılı bitti.

Bugünlerde ilköğretimden üniversitelere kadar milyonlarca öğrenci, iyi kötü bir dönemi daha geride bıraktılar...

Kimi bir üst sınıf, kimi bir üst bölüm, kimi ise mezuniyet heyecanını yaşıyor!..

•••

Aldıkları eğitimden memnunlar mı?

Gelişen ve değişen dünyayı anlamalarına yardımcı olacak bir donanıma sahip olabildiler mi?

Türkiye’de değiştirilen “yaşam biçiminin” farkında olan bir bilgi yoğunluğuna ulaşabildiler mi?

Doğruyla yanlışı, gerçekle yapayı ayırt edebilecek zihinsel muhakeme alışkanlığını edinebildiler mi?

Kısaca bilime dayalı bir eğitim ve öğrenim şansını yakalayabildiler mi?

•••

“Bu ve benzeri soruları sormaya gerek yok!” denilebilinir.

Türkiye son 15 yılda bilinçli olarak eğitim/öğretim politikasında hızla geriye dönüş içindedir.

Aslında en önemli yatırım olan “insan yatırımına” 1950’den itibaren iş başına gelen sağ iktidarların tamamı bilinçli olarak önem vermemişlerdir.

Dikkatle incelerseniz 70 yıla yakın bir zamandır “muhafazakâr/sağ politika”, eğitim/öğretim sistemini bilime dayalı ve çağdaş gelişimi takip edecek bir anlayışla yönetmemiş, aksine gelişimin getirdiği değişime karşı direnen akıldışı bir yol izlemişlerdir...

Gelenek ve göreneklerden bahisle, dine dayalı bir eğitim sistemini öncelemişlerdir, sonunda bugünkü AKP iktidarı da açıkça dini, eğitimin temeli olarak alan bir uygulamayı pervasızca sürdürmektedir.

•••

Anayasada “laiklik” ilkesi mevcutken, bilimi ve bilgiyi bırakarak, inancı öne çıkaran bir eğitim politikası izlemek, bırakın hukuksuzluğu en hafif deyimle yurttaşını insanlık ve çağdışı olan “biat anlayışına” zorlamak demektir!..

Biat edilen yerde insanın aklı elinden alınmıştır!..

Biatın olduğu yerde, farklı düşüncenin ve ifade özgürlüğünün olması mümkün değildir!..

İnsan haklarının, insana saygının, bireysel ve toplumsal taleplerin, bunlara uygun çözümlerinin gündeme getirilmesi mümkün değildir.

•••

Bu hedef kötü niyet göstergesinden öte bir duruştur...

Bilerek yapılıyorsa insana ihanet, bilinmeden yapılıyorsa cehalettir!

Nitekim “okumuş/aydın insanlar bize oy vermez. Eğitimsiz kesim çoğaldıkça AKP’nin oyları artar” diyen sözde bir akademisyen, iktidar tarafından YÖK üyesi seçilmiştir!..

Yani Türkiye’nin eğitim politikalarına yön verecek konuma getirilmiştir.

•••

Bugünkü iktidar daha da ileri giderek din eğitimini ana sınıfı öğrencilerine kadar indirmiştir.

Daha henüz ergenlik çağına gelmeyen 5 yaşında kız çocuklarının türban takmasını istemektedirler…

Bu kadar dini öne çıkarmalarının nedeni bellidir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra “Neo-liberalizm” adı altında uygulanan vahşi kapitalist sistem, özellikle beyaz ya da mavi yakalı olmasına bakmadan tüm emekçileri yok etmektedir.

Gelir adaletsizliği hâd safhadadır!.

2000 yılında 358 kişi/uluslararası şirket, dünya nüfusunun yarısının elde ettiği gelire eşit kazanç elde ediyorlardı.

Bu 358 sayısının 2015 yılındaki İsviçre/Davos toplantısında 62’ye düştüğü açıklandı.

Varlıklılarla yoksullar arasında makasın dünya ve de tabii Türkiye’de ne denli açıldığı bu rakamlardan anlaşılıyor.

Belli ki insanlar giderek çoğalan ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacak!..

•••

Özellikle geri kalmış ülkelerde yani “üretemeyen ekonomilerde” bir de adaletsiz paylaşım varsa ve bu adil olmayan bölüşüm siyasi yönetim aracılıyla yapılıyorsa orada, demokratik kuralların, hak ve özgürlüklerin önü kapatılmak zorundadır!..

Demokrasiden vazgeçmenin en kolay ve meşru yöntemi ise; din, ahlak ve biat anlayışını en üst düzeye çıkarmaktır.

Bu şekilde baskı ve otoriterliğin önü açılır!..

Tek adamın uygulayacağı korku düzeni; dengesiz bölüşüm, işsizlik açlık ve de en önemlisi hukuksuzluktan dolayı ortaya çıkacak çatışmaları bastıracağı düşünülür!..

Bu durum demokrasiden vazgeçmek olan değişimin “gerileştirilmesidir!..”

•••

3 gün boyunca Mersin’de okulları dolaştım. Karne verilmesi, diploma töreni derken, öğrenciler, öğretmenler ve velilerle bir kez daha birlikte olma fırsatı yakaladım.

Eğitim politikası yerlerde sürünürken güzel ve umut dolu bölümlerin de varlığını görmek beni sevindirdi.

Tarsus SEV Ortaokulu’nun (Tarsus Amerikan Koleji) 8. sınıf diploma törenine katıldım.

Tören alanından, öğretmenlerin velilerle ilişkisine, okul yöneticilerinin öğrencilerle kurduğu sevgi ve saygı eksenindeki kucaklaşmaya varıncaya kadar “çağdaşlığın, bilimin ve teknolojinin” bir okulu ve bir genci nasıl uygarlaştırdığının güzel karelerini gördüm!..

Hele SEV Okulu Ortaokul Müdiresi Ayfer Aydın’ın konuşması beni fazlasıyla umutlandırdı.

Ayfer Aydın, Türkiye’de siyasal yöneticilere adeta ders veren bir konuşma yaptı.

Eğitim her şeydir. Yaşam eğitimli, bilgili insanların varlığı ile değerlenir!.. Eğitim her şeydir!..

Bilginin, bilimin ve çağdaşlığın geleceğin kurulmasındaki önemini anlattı.

Ve önce öğretmenlere seslendi. Dedi ki; “Saygıdeğer meslektaşlarım, bugün sizlerin sayesinde Atatürk ilkelerini benimsemiş, akademik olarak güçlü, donanımlı, etik değerleri olan, çevresine ve yaşadığı dünyaya duyarlı, artık bir üst eğitim kurumuna hazır gençler olarak mezun oluyorlar. Bu gurur tablosunda payınız çok büyük…”

Sonra gençlere seslendi; “Sizleri sadece Türkiye’de değil, dünyada da geleceği şekillendirecek bireyler olabileceğiniz fikri ile hazırladık. Her şeyden önemlisi yürüdüğünüz yolu aydınlatsın ve size rehber olsun diye size Atatürk ü anlattık. Sadece Atatürk’ün salt hayatını değil, fikirlerini, çağın ötesinde neler olabileceğini bilen öngörüsünü ve bugün zaman zaman karamsarlığa düştüğümüz anlarda bizi aydınlığa çıkartacak cevapların onun ilke ve devrimlerinde olduğunu anlattık. Atamız bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmemizi isterdi. Tüm çabamız bunun içindir.”

•••

Dün de bine yakın öğrencisini mezun eden Toros Üniversitesi’nin diploma törenine katıldım.

Kısa sürede önemli atılımlar yapan, bilgiye, bilgi üretimine değer veren, çağın değişimi ve gelişimini takip eden bir yüksek eğitim kurumu oldu Toros Üniversitesi.

Toros okulları ve üniversitenin kurucusu Vakıf Başkanı Ali Özveren diploma töreninde çok anlamlı, duygulu ve geleceği anlayan ve ona göre planlar yaptığını anlatan nefis bir konuşma yaptı.

Özveren bilime yatırımın gelişmenin ilk ve tek temel taşı olduğunu söyledi.

Ülkemizin içinde bulunduğu durumdan çıkmanın yolunun bilinçli,bilgili gençler olduğunu, bu nedenle Toros Üniversitesi’ni gençlerimizi bu misyonla yetiştirmeye çalıştığını sözlerine ekledi.

Hedeflerinin en gelişmiş ülkelerin en etkin üniversiteleriyle yarışmak olduğunu açıkladı!..

Rektör Yüksel Özdemir; Toros Üniversitesi’ni sadece akademik anlamda değil, kente, ülkeye ve çevreye sahip çıkan, yeni yaratılarla insana ve yaşadığı dünyasına destek veren bir kurum olacağını belirtti.

Pırıl pırıl gençler vardı. Mutlu velileriyle geleceği umut ve heyecanla bakıyorlardı.

•••

Kötü ve sıkıntı veren olayların içinde iyilerin varlığını görmeliyiz. Ve bu iyilere gözümüz gibi bakıp korumalıyız ve onların gelişmesine katkı sunmalıyız.

Eğitim her şeydir. Yaşam eğitimli, bilgili insanların varlığı ile değerlenir!.. Eğitim her şeydir!..