YKS’deki ortalamalar son yıllarda düşük kalıyor. Uzmanlar sorunun sistem olduğunu söylüyor. Erkut “Eğitim sisteminde devrim yapılmalı” derken, Doğan “Gençlerin geleceği ipotek altında” ifadelerini kullandı.

Eğitim sisteminde devrim gerekiyor
Fotoğraf: AA

Kardelen TATAR SİNECAN

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın sonuçları önceki gün açıklandı. Sonuçlar daha önceki senelerdeki gibi eğitim sisteminin durumunu gözler önüne serdi. Hem doğru cevap ortalamaları hem de sıfır çekenlerin sayısı büyük hayal kırıklığı yarattı. Türkçede 40 soruda 17,7, temel matematikte 40 soruda 6,9, fen bilimlerinde 20 soruda 3,2, sosyal bilimlerde 20 soruda 7,9 ortalama doğru cevap sayısı oldu.

Sıfır çekenlerin sayısı da geçen yıla göre 4 kat arttı. Bu yıl tam 96 bin 518 kişi ise sıfır çekti. Sıfır çekenlerin sayısı 2019’da 14 bin 971, 2020’de 38 bin 219, 2021’de ise 23 bin 465’ti. Bu yılki YKS’de sıfır çekenlerin sayısı 2019’a göre tam 6,4 artmış oldu. Eğitimciler bu durumun öğrencilerden değil, tamamen sistemden kaynaklı olduğunu açıkladı.

SİSTEM BAŞTAN AŞAĞI YENİLENMELİ

Bu sene YKS’nin geçen yıla göre daha kolay olduğu söyleyen MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Erhan Erkut şunları aktardı: “Üst taraflarda sıkışmalar olduğu söyleniyor. Aynı puanla daha düşük sıralamalar çıktı. Yani biraz daha kolay bir sınav verildi. Buna rağmen ortalamalar çok değişmiyor. Eğitim sistemimizin çalışmadığının bir göstergesi daha. Ama böyle bir göstergeye ihtiyacımız yoktu, biliyorduk zaten sistemin çalışmadığını. Sistemin çaresiz olduğunu biliyorduk. Kitabını da yazdım ben bunun ‘Sistem Çaresiz’ diye. Bunu görüyoruz. Lise sistemimizde sınıfta kalma yok, hiçbir kalite kontrol yok, devam zorunluluğunu da kaldırdılar. Önümüzdeki yıllarda da, kısa vadede, bu kafa değişmedikçe istatistiklerin değişmesini beklemiyorum.”

Eğitim sisteminde devrim yapılması gerektiğini ifade eden Erkut, “Kalite kontrolün geri gelmesi lazım, sınıfta kalmanın geri gelmesi lazım, öğretmenlerin yeniden eğitilmesi gerekiyor, müfredatın elden geçirilmesi gerekiyor ve yetkinliklerin eğitime dahil edilmesi gerekiyor. Köy okullarının yeniden açılmasından tutun lise bitirme sınavlarının geri getirilmesine kadar yapılması gereken o kadar çok şey var ki… Özel okullaşma teşviklerinin sonlandırılması gerekiyor. Öğretmen eğitimlerinin çağdaşlaştırılması gerekiyor. Öğretmenlere sürekli eğitim verilmesi gerekiyor” dedi.

Problemin sadece Türkiye’yle sınırlı olmadığını da aktaran Erkut şöyle devam etti: “Tüm dünyada eğitim bir bunalımdan geçiyor. Her ülke kendi eğitim sistemini sorguluyor. Fabrika tipi, içerik odaklı eğitim sisteminin zamanı bütün dünyada geçti. Ama diğer ülkeler bize göre çok daha iyi adapte oluyorlar değişen dünyaya. Biz maalesef, adapte olmamakta ayak diretiyoruz. Bakanlık da var bunun içinde, öğretmenler de var, aşırı sınav odaklı veliler de var, herkes problemin bir parçası. En büyük yük tabii öğrencide. Ceremesini öğrenci çekiyor ama bütün toplum bu suça ortak.”

GENÇLERİN GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALINDI

Eğitimci Yazar Nejla Doğan ise sonuçların tümüyle politik bağlamı üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Doğan şunları aktardı: “Çünkü bir sistemde, 12 yıl eğitim almış öğrencilere ortalama bir bilgi ve beceri dahi kazandırılamıyorsa, burada kasıtlı bir vasıfsızlaştırma politikasının olduğu açıktır. Nitekim mevcut iktidar kendisini, en başından beri gerilettiği ve niteliksizleştirdiği eğitim politikaları üzerinden inşa ediyor. Böylece başta yoksullar olmak üzere, çeşitli dezavantajlara sahip çocukları genel eğitimin kazandırması gereken temel becerilerden mahrum bırakıyor. Bu da onları dinselleştirilmiş neoliberal rejimin sömürü kaynağı haline getirerek, geleceğin ucuz işgücü deposuna dönüştürüyor. Bu bağlamda düşünürsek; nitelikli-niteliksiz okul ayrımının bu iktidarla hayatımıza girmesi de tesadüf değil. Son yıllardaki TYT ve AYT doğru yanıt ortalamalarına baktığımızda, işte tam da bu ayrımın sonuçlarını görüyoruz. Sınavda sıfır çekenler, sınav ortalamasını düşürenler, kuşkusuz niteliksizleştirilmiş eğitime mecbur bırakılan öğrencilerdir ve tüm gelecekleri iktidar tarafından ipotek altına alınmıştır. Temel eğitimi çöküşe sürükleyen bu politikalar, bugün milyonlarca öğrencinin hayallerini çalarken toplumun geleceğini de tehdit ediyor.”