Hükümet bu yıl, 250 bin öğrencisini devlet okulundan ayrılıp özel bir okula gitmesi için parayla teşvik ediyor

Hükümet bu yıl, 250 bin öğrencisini devlet okulundan ayrılıp özel bir okula gitmesi için parayla teşvik ediyor. Eğitim Bakanlığı bu 250 bin öğrencinin okul ve sınıflara göre dağılımı ile desteklenme koşullarını yayımladığı bir genelgeyle duyurdu. Özel okulöncesi kurumuna giden 50 bin çocuk 2 bin 500’er; devlet okulundan ayrılıp özel ilkokula geçen 50 bin öğrenci 3 biner, özel ortaokul ve özel ortaöğretime geçen toplam 150 bin öğrenci 3 bin 500’er lira ile desteklenecek.

Yoksul vatandaşa deniyor ki sana 3 bin 500 lira (desteğin üst limiti bu) vereyim, çalışkan olmak koşuluyla çocuğunu asgarisi öğrenci başına 10 bin lira olan özel okula gönder! Gerçekten yoksul birinin yeme, içme, giyinme, servis gibi yan masrafları hariç 7 bin 500 lirasını nedensiz yere gözden çıkaracağını düşünmek için saf olmak gerek. Bu aile, bir de RTE’nin aklına uyup üç çocuk yapmış ise ona, diğer iki çocuğunun nafakasını özel okula yatır diyen bence manyaktır.

Başarılı öğrencilerin özel okula ihtiyacı yok, fakat o okulların bu öğrencilere ihtiyacı her zaman oldu. Özel okul ve dershaneler, kasa üstüne dizmek için “başarlı” öğrencilerin kimini ücretsiz, kimini burs adı altında indirimli, kimini yoksulluk kontenjanından zaten kendine çekmek için bir çaba içindeydi. Onların yoksulluğa ortak olmak gibi bir derdi hiçbir zaman olmadı. Şimdi aynı anlayışla hareket eden bir devletten söz edeceğiz. Her kademeden 50 bin okulu bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, elindeki öğrenciyi üste para vererek piyasada pazarlamaya çalışıyor. Bir devletin aile ile işletmeler arasında insan kabzımalı işlevi üstlenmesi akıl alacak şey değil.

Eğitim Bakanı Nabi Avcı, açıkça, devlet desteğinden yararlanabilmek için yoksul ailenin “başarılı” bireyi olmak gerektiğini söyledi. Avcı tam olarak şöyle dedi: “Özel okullarda okuma imkânı bulamayan dar gelirli, çalışkan öğrencilerimizi özel okulların ilk, orta ve lise bölümlerine göndereceğiz.” Oysa yasa, “Eğitim ve Öğretim Desteği”nden yararlanmayı “yörenin kalkınmada öncelik derecesi ve gelişmişlik durumu, öğrencinin ailesinin gelir düzeyi, eğitim bölgesinin öğrenci sayısı, desteklenen öğrenci ve öğrencinin gideceği okulun başarı seviyeleri ile öncelikli öğrenciler gibi ölçütler ayrı ayrı veya birlikte dikkate” alınmasını öngörüyor (5580/14). Yasaya göre öğrenci başarısı temel ölçüt değil. Fakat Avcı “başarıyı” birinci ölçüt haline getiriyor.

Başvuru koşullarının belirlendiği genelge, öğrenci başarısını yoksulluğun önüne koyuyor; öğrenci başarısı 20 puanla değerlendirilirken aylık toplam geliri 750 TL altında olan aileye 10 puan veriliyor. Amaç yoksulun güçlendirilmesi olsaydı, illere göre destek verilecek öğrenci sayısı da ulusal gelir ortalamasına (yoksul aile sayısına) uygun hazırlanır, Şırnak’taki 609 öğrenciye karşılık Ankara 26 bin 403 öğrencinin teşviki yoluna gidilmezdi. Aslında liste dikkatle incelendiğinde, eğitim desteğinden yararlanacak öğrenci sayısının belirlenmesinde özel okulların dolduramadığı açık kontenjanlardan yararlanıldığı anlaşılıyor. Açıkça belli ki amaç öğrenciye destek değil, özele teşvik.

Peki, hükümet neden yoksulluk yerine “başarı”yı destekliyor? MEB neden statü satan işletmelerin standardını düşünürken kendi okuluna zarar veriyor? Çünkü özel okullar gibi AKP’nin piyasacı kafası da yoksullarla ilgilenmiyor. Başarının varsıla göre hazırlanmış standart testlerle ölçüldüğü bir düzende yoksullukla başarısızlığın aynı satıra yazıldığını en iyi bu kafa bildiğinden, sonunda mahcup olmamak için müşterisine çürük elmayı(!) teklif etmiyor. Hükümete göre hem yoksul hem başarısız olan “faydasız yiyicidir”; bu dünyada katma değer üretemeyen imam hatiplere gidip öbür dünya için bir şeyler yapmalıdır.

Genelgeye bakarak yasanın daha vicdanlı olduğunu söylemiyorum. Biliyoruz ki yasa, yoksulluğu eğitimin özelleştirilmesinde meşruiyet sağlayıcı argüman olarak kullanıldı. Birileri para kazanırken onlara bu olanağı sağlayanlar, yoksullarla zenginler arasındaki derin uçurumun üzerini lafla örtmeye çalışacak. 2015’te yapılacak genel seçimin eğitime dair sloganı buradan çıkarılacak: Yoksul ailelerin çocuklarını hükümetimiz okutuyor denecek. Hiç kuşkunuz olmasın, eğitim desteğinden yararlanamayan yoksul çoğunluk, suçu kendinde, “başarılı” olamayan çocuğunda arayacak.