‘Çocuk Edebiyatı ve Felsefe’ çocuklarla çalışan ve çocuğu olan herkes için önemli bir rehber kitap. Umarım bu kitap çocuklara hem edebiyat hem de düşünme sevgisi aşılamada yetişkinlerin gözden kaçırmadıkları, çokça kullandıkları bir kaynak olur.

Eğitimciler ve anne-babalar için önemli bir kaynak

NERGİS SELİ

Çocukların felsefeye yatkınlığı konusunda hem felsefeciler hem de konuyla ilgilenen eğitimciler arasındaki fikir birliği, pratikte bu alanda yapılan uygulamalara ve kaynak çalışmalarına giderek artan bir ivme kazandırıyor. Son 10 yılda çocuklarla yapılan çalışmalarda “felsefe” kavramı daha sık duyulmaya ve bu alanda yapılan çalışmalar belirgin bir şekilde artmaya başladı. “Bir yandan okul öncesi, ilkokul ve orta öğretim kurumlarında çalışan eğitimciler çocuklarla felsefe yapmaya daha çok eğilim gösteriyorlar, bunun için özverili bir çabayla eğitimler almaya, kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar; öte yandan özellikle özel okullarda çocuklar için felsefe dersleri veya atölyeleri açılıyor, çocuklarla felsefeyi buluşturan onlarca kitap yayınlanıyor. “* Bu hareketliliğe paralel olarak, bu alanda çalışma yapan uygulayıcılar için yeni ihtiyaçlar doğmaya başladı. Uygulayıcılar için temel ihtiyaçların başında ise, çocukları felsefi kavramlara götürecek, onların düşünme ve tartışmalarını sağlayacak çeşitli malzemeler (öykü, masal, görsel, karikatür, sanat eseri vb) ve bu malzemelerin nasıl kullanılacağıyla ilgili kaynak kitaplar geliyor. Son birkaç yılda artan sayıda yayınlanan, alanda çalışma yürüten felsefecilerin hazırladığı kaynak kitaplar ve yanı sıra çeviri eserler, bu ihtiyaçları giderme yönünde çok önemli bir açığı kapatmakla birlikte, henüz yeterli bir seviyenin yakalanabildiğini söylemek zor. Bu nedenle alana yönelik her çalışma büyük bir kıymet taşıyor.

Nurşah Yılmaz ve Yılmaz Murat Bilican’ın yazdığı ve geçen ay Dinozor Çocuk yayınlarından çıkan ‘Çocuk Edebiyatı ve Felsefe’ adlı çalışma, yukarıda söz ettiğimiz ihtiyaçları giderme anlamında, önemli bir kaynak olarak yerini almış durumda. Kitapta yazarların seçtiği 40 çocuk edebiyatı kitabından hareketle yapılmış 45 ayrıntılı soruşturma örneği yer alıyor ve bu alanda çalışma yapan eğitimciler için olduğu kadar aynı zamanda, çocuğuyla birlikte kitap okuyan ve onlarla okudukları kitap hakkında konuşmak isteyen anne-babalar için de bir rehber niteliğinde. Kitaba seçilen çocuk edebiyatı örnekleri arasında, farklı yaş grubu çocuklar için yazılmış öykülerin yanı sıra, çocuk şiirleri ve masallar da var.

Çocuk edebiyatının, çocukları kavramsal düşünmeye ve felsefe yapmaya taşıyacak çok önemli bir kaynak olduğu kuşkusuz. Çocuk kitapları yayıncılığında artan özen ve doğru seçimler, bizleri, sevindirici bir şekilde hem çeviri hem de yerli yazarların giderek daha nitelikli ürünleriyle buluşturuyor. Fakat “çocuk edebiyatı” ya da “edebiyat” kıstaslarıyla baktığımızda, onlarca yayınevinin yerli ve yabancı yazarlardan yayınladığı kitaplardan ne yazık ki çoğunun istenen düzeyde olduğunu söyleyebilmek zor. Yılmaz ve Bilican’ın kitabından okursak: “Çocuklara yazılıyor diye bir öykünün “çocuksu” bir dille yazılmış olması, onu çocuk edebiyatı eseri yapmaz. Çocuğu kullandığı dille küçümseyen, onlara sürekli çocuk olduklarını hatırlatan eserlerin çocuk dünyasına ulaşabilmeleri mümkün değildir. Çocuğa bir ideolojiyi, bir inancı, ahlaki bir değeri aktarmayı hedefleyen; duygu ve düşünce dünyasını yönlendirmeye çalışan kitapların çocuğun dünyasını olumsuz etkileyebileceği unutulmamalıdır. Çocuk kitabı yazarı, her şeyi bilen ve öğreten bir görünümde olmamalıdır. Onun görevi dilsel ve görsel anlatım olanaklarını en iyi şekilde kullanarak, çocuğun kendisini ve yaşamı tanıyıp anlamasını sağlayacak öyküler kurgulamak olmalıdır… Yazarın anlattıkları çocuğun dünyasından kopuk olmamalı, onları düşünmeye, estetik zevk almaya, eğlendirmeye, düş kurmaya özendirmelidir.”

Kitapta, bir yazar olarak, benim dikkatimi çeken ve üzerinde durmak istediğim nokta, yazarların çocuk edebiyatı örnekleriyle çalışırken, kullandıkları öyküyü veya şiiri araçsallaştırmaktan özenle kaçınmış olmaları oldu. Ne yazık ki bazı olumsuz örneklerine rastladığım için, genellikle gözden kaçırılan bu noktaya özellikle dikkat çekmek isterim. Bana göre, çocuklarla, bir çocuk kitabı üzerinden felsefe yapılacaksa, çalışmada çocuğun kitaba yönlendirilmesi ihmal edilmemeli, kitabı okuma isteği de uyandırılmalıdır. Çünkü edebiyatın kendisi değerlidir ve eser üzerinden kavramlara ulaşma, felsefe yapma kaygısı, çocuğu, kitaptan, öyküden, şiirden uzaklaştırmamalıdır. Yani uygulayıcı bir çocuk kitabından aldığı öyküyü anlatmakla yetinip, sadece ondan çıkardığı soru/sorular üzerinden hareket ettiğinde, kitap ve edebiyat geri plana düşmekte ve bana kalırsa çok da yazık olmaktadır.

Yılmaz ve Bilican’ın kitabında, soruşturma sırasında özellikle okunan öykünün veya kitabın çocuklarla nasıl paylaşılması gerektiği üzerinde önemle duruluyor ve altı çiziliyor: Bir kere konu edinilen kitap, bizim, mümkünse çocukların da ellerinde olmalı, kitabı okurken mutlaka onun olmazsa olmaz bir parçası olan resimleri gösterilmeli veya yansıtılmalıdır. Yazarlar soruşturma sürecinde, çocukları kavramsal düşünmeye götürecek soruların yanı sıra kitabı anlama ve kitabın hikâyesinin içine girmeyi, öyküyle bağ kurmayı sağlayacak sorulara da yer veriyorlar; öyle ki çocuklar, öncelikle kitabı sevecek, kitaptan estetik bir haz alacak ve ancak bununla birlikte düşünmeye, kavramlara ve tartışmaya geçeceklerdir. Böylece çocuk edebiyatı bir araç olmaktan çıkarılarak hem edebiyattan hem de onun üzerine düşünmekten alınan haz birlikte gerçekleşecek.

Kitapta, çalışma yapacak kolaylaştırıcı için önce, kitapta (öyküde, şiirde veya masalda) saptanmış olan felsefi problemlerden, olası tartışma konularından söz ediliyor. Bir öykü ya da bir şiir, bizi, çocukları hangi kavramlara ve felsefi sorulara taşıyabilir? Kolaylaştırıcı ya da anne-baba felsefeyle yakınlığı olmasa da o kaynaktan hangi problemlere gidebileceğini ve felsefe dünyasında o problemin etrafında nasıl bir tartışma olabileceği konusunda önceden bilgilendirilmiş oluyor. Bu tabii çocukla yapılacak bir okuma öncesinde, yetişkini konuya hazırlamak anlamına geliyor. Bu hazırlık sonrasında, soruşturmaya geçmeden önce yazarlar özellikle toplulukla yapılacak çalışmalar için ısınma etkinlikleri öneriyorlar. Bu etkinlikler çocuğu konuşmaya, düşünmeye hazırlaması bakımından önemli. Sonrasında kitap veya öykü okunuyor ve sorulara geçiliyor. Yukarda da söylediğim gibi sorular, kitabı anlama, kitabın hikâyesine girebilme, ondan zevk almaya yönelik olarak başlayıp, çocukların hayal gücünü tetikleyen, daha sonra da onları kavramlara taşıyan sorularla devam ediyor. Yazarlar çok sayıda soruyla çıkıyorlar karşımıza ve kolaylaştırıcı veya anne-baba için çocuğun bulunduğu yaşı da dikkate alarak bu sorulardan önceden seçim yapmalarını bekliyor. Soruşturma tamamlandıktan sonra da konuyu pekiştirecek etkinlik önerileri sıralanıyor kitapta.

Her soruşturma için söz konusu edilmesi beklenen kavramlar ve özellikle öğretmenlerin çok işine yarayacağını düşündüğüm ve Milli Eğitim müfredatının beklentilerine de uygun kazanımlar listeleniyor. Kitabın en sonunda ise harika bir hızlı ulaşım tablosu var. Hangi kavramlar üzerinde çalışmak istiyorsanız onu bulup sizi oradan ilgili kitaba hızla ulaştıran bir tablo.

Nurşah Yılmaz ve Yılmaz Murat Bilican kitabın önsözünde “Bu kitap bir sevinçten doğdu” diye yazmışlar, gerçekten de kitabı hazırlarken duydukları sevinç, çocuk edebiyatıyla kurdukları ilişkideki coşku ve duyarlılıkları elimizdeki kitabın hemen her satırına sinmiş. “Çocuk Edebiyatı ve Felsefe” çocuklarla çalışan ve çocuğu olan herkes için çok önemli bir rehber kitap. Umarım bu kitap çocuklara hem edebiyat hem de düşünme sevgisi aşılamada yetişkinlerin gözden kaçırmadıkları, çokça kullandıkları bir kaynak olur.

*Alıntılar Çocuk Edebiyatı ve Felsefe adlı kitaptan.