Google Play Store
App Store

Öğretmenler Günü’nde eğitimciler, Meslek Kanunu’na karşı mücadele ederken, özel okul öğretmenleri taban ücret taleplerinde ısrarcı. Bir yandan ise mülakat sonuçlarının açıklanamaması yüz binlerce eğitimciyi belirsizliğe itiyor.

Eğitimcinin direniş günü
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu protesto eden eğitimciler, MEB önünde nöbet tutmuştu. (Fotoğraf: Eğitim Sen)
Deniz Güngör
Deniz Güngör
denizgungor@birgun.net

Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü... Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve ILO tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edilen gün, o tarihten bu yana her yıl 5 Ekim’de kutlanıyor.

Ülkede ise öğretmenler bugünü Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) teklifine karşı mücadele ederek karşılıyor. “Öğretmenliğe darbe” eleştirilerinin odağında olan teklif öğretmenleri ayrıştıracağı ve mesleği kariyer basamaklarına ayırdığı için eleştiriliyor. Meclis’te önceki dönemde ilk 22 maddesi kabul edilen teklifin hazırlanma aşamasında yalnızca iktidara yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir-Sen’in görüşünün alınmasına ise tepkiler sürüyor.

ÖMK’nin AKP’li vekillerce kabul edilen ilk maddesine göre, “kariyer basamaklarında ilerlemeleri” ile Milli Eğitim Akademisi’nin kurulması, görevleri, teşkilat yapısı ve personeline ilişkin konular düzenleniyor. Aynı zamanda teklifle “makbul” görülmeyen eğitimcilerin meslekten uzaklaştırılmasına zemin hazırlandı. Maddenin 13’üncü fıkrasındaki, “yüz kızartıcı ve utanç verici fiil ve davranışlarda bulunmak” eyleminin ucu ise açık bırakıldı.

ATAMA YAPILMADI

Ancak öğretmenlerin yaşadığı sorunlar bununla da sınırlı değil. Ülkede yaklaşık 100 bin öğretmen açığı bulunurken Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yapacağı 20 bin öğretmen ataması çığ gibi büyüyen sorunları karşılayabilecek boyutta değil. Birçok okulda öğretmen eksikliği nedeniyle öğrenciler yeni eğitim öğretim dönemine başlayamazken Bakanlık, yaklaşık 3 aydır mülakat sonuçlarını açıklamadı.

Sonuçların açıklamasına ilişkin ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, her defasında öğretmen atamalarında “yüzde 50 KPSS, yüzde 50 mülakat” düzenlemesinin iptali istemiyle Danıştay’a açılan davayı öne sürdü. Ancak 12 Eylül’de Danıştay yürütmenin durdurulması talebini reddederken Bakanlık sessiz kalmakta ısrarcı. Tüm bunlara karşın ataması yapılmayan öğretmenler bugün Ankara’da bulunan Ulus Meydanı’nda saat 13.00’de bir araya gelerek mülakat sonuçlarının açıklanmamasını protesto edecek.

AYRIŞMA DERİNLEŞECEK

ÖMK ile aynı işi yapan öğretmenlerin farklı statülere sahip olacağına dikkat çeken kadrolu öğretmen Yurttaş Yıldırım, “Kariyer basamakları doğrudan öğretmenleri ayrıştıran ve karşı karşıya getiren bir uygulama. Milli Eğitim Akademisi hayata geçirilmeye çalışılıyor bu da öğretmen mesleğin liyakatli atamaların yerine doğrudan siyasi iktidarın elçileri doğrultusunda atamaların yapılacak olması, aynı zamanda eğitim fakültelerinin işlevsiz hale getirilmesi söz konusu olacak. Bütün bunlar beraberinde sendikasızlaştırma ve mesleğin giderek değersizleştirilmesine neden olacak” dedi. Öğretmenlerin yaşadığı ekonomik zorluklara da değinen Yıldırım, “Ev kiralarının, yaşam maliyetinin giderek artması nedeniyle ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşıyoruz. İktidarın eğitim alanında yaptığı değişiklikler nasıl bir ülke istediklerini gösteriyor. Tüm bunlara karşı bütünlüklü bir mücadele gerekiyor.”

Dünya Öğretmenler Günü’nde kendisini artık öğretmen gibi hissetmediğini vurgulayan ismini vermek istemeyen bir ücretli Almanca öğretmeni, “Bu günün artık tadını alamıyoruz çünkü ücretli öğretmenlere hiçbir zaman öğretmen statüsünde bakılmıyor. Yevmiyeli işçi gözüyle bakıyorlar bize. Artık ne okullara ne de Halk Eğitim Merkezleri’ne alıyor bizi. İkinci bir emre kadar ücretli usta öğreticilere kurs açmama kararı almışlar ve böyle bir günde ücretli öğretmen bile olamadık” dedi.

Eğitimcilerin sorunlarının çığ gibi büyüdüğünü söyleyen öğretmen şunları aktardı: “11 yıldır öğretmenim ve ilk defa bu yıl ücretli öğretmen bile olamadım, fabrikada iş arıyorum. Tasarruf tedbirlerini öğretmene yaptılar, tasarruf tabandan değil en baştan yapılmalı. Binlerce arkadaşım benim gibi işsiz. Eşi hastanede olan, dört çocuğu olan ve onları okula gönderemeyen işsiz arkadaşlarımız var. Herkes kara kara düşünüyor, yana yakıla iş arıyor. Öğretmenin ücretlisi olmaz. Bir öğretmen geçim kaygısı ile öğrencilerine verimli ders anlatamaz. Bizi kadroya layık görmüyorlar, KPSS sınavlarına giren ücretli öğretmenler olarak artık kadroya geçişte kolaylık istiyoruz.”

BELİRSİZLİĞE İTİLDİK

Mülakat sonuçlarının yaklaşık 3 aydır açıklanmadığına dikkat çeken ismini vermek istemeyen ataması yapılmayan bir öğretmen, “KPSS sınavının üzerinden 15 ay geçti artık öğretmen olduğumuzu unuttuk. Mülakatı kaldıracaklarını ve KPSS puanıyla atama yapacaklarını söylediler, ancak verdikleri bu sözü unuttular. En iyi ihtimalle 2025’te göreve başlayacağız, artık ömrümüzden ömür gitti. Mülakat demek keyfi elenme, ülkeye olan güvenin çökmesi demek” dedi. Atamaların yapılmamasında tasarruf tedbirlerinin etken olduğunu düşündüklerini söyleyen öğretmen, “Eğer bize en başında söyleselerdi herhangi bir işe girerek geçimimizi sağlardık. Ancak bizi ittikleri belirsizlik nedeniyle ne bir işe girebildik ne de başka bir şey yapabildik. Yalnızca oturduk bekliyoruz. Markette bile işe giremedik. Topu Danıştay’a attılar, karar açıklandı ama hâlâ mülakat sonuçları ortada yok. Çok kısa süreli açıkladıkları mülakat sonuçlarını da hızlıca geri çektiler. Belki de çok sayıda kişi elenecek bunun yüzünden. Çok kez sesimizi duyurmaya çalıştık, duymadılar. Tek yapılması gereken KPSS puanına göre atama yapmaktır” ifadelerini kullandı.

DERTLERİ EĞİTİM DEĞİL

Eğitim Sen Genel Yüksek Öğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez, “Ne yazık ki öğretmenleri itibarsızlaştırmaktan başka eğitim alanında hiçbir faaliyet yürütmeyen bir Bakanlık var karşımızda. Hem ekonomik hem özlük hem de demokratik haklar bakımından öğretmenler ve eğitim bu kadar kötü durumdayken ÖMK ve Milli Eğitim Akademileri gibi kanun tasarısı ile uğraşan, eğitimin sorunları dile getirildiğinde ‘Gündemimiz basketbol’ diyen bir Bakana sahibiz” dedi. Müfredat değişikliğinde öğretmenlerin görüşünün alınmadığına dikkat çeken Gülez şöyle konuştu: “Böyle bir ortamda öğretmenler 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutlayamıyor. Ne yazık ki hem MEB hem de AKP iktidarının eğitim emekçilerinin ve öğretmenlerin sorununu gidermek gibi bir derdi yok. Eğitimi tamamen velinin cebinden finanse etmek isteyen bir iktidar var ve bu öğretmen ile veliyi karşı karşıya bırakıyor. Ancak her şeye rağmen umudumuzu devam ettiriyoruz.”

Fotoğraf: Evrensel

UCUZ İŞGÜCÜNE DÖNÜŞTÜ

Özel sektörde çalışan öğretmenlerin yaşadığı temel sorunun taban maaş hakkının 2014’ten bu yana olmaması olduğuna dikkat çeken Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt, “Taban maaşın olmaması nedeniyle ücret eşitsizliği yaşanıyor ve açlık sınırında yaşıyoruz. Bu eğitime doğrudan doğruya bir müdahale çünkü eğitimin piyasacılaşmaya kurban edilmesine neden oluyor. Bu hem öğrencinin geleceği için kalitesiz ve niteliksiz eğitimin ortaya çıkmasına hem de yüz binlerce öğretmenin ucuz işgücüne dönüştürülmesine neden oluyor. Bugün bu artık bir politika haline getirildi” diye konuştu. Sermaye odaklarının öncelendiğini söyleyen Erkurt şöyle konuştu: “Eğitim emekçileri ücret eşitsizliği yaşarken bir yandan da kamuda çalışan meslektaşıyla aynı işi yapmasına karşın hem daha az ücret alıyor hem de iş yükü daha fazla oluyor. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’ne özel sektör öğretmenleri olarak bu denli çığ gibi büyüyen sorunlarla giriyoruz. Öğretmenin içine düştüğü durumdan doğrudan etkilenen de öğrencinin tam kendisi. Bunların totalinde çarpık eğitim sistemi doğrudan görülecek boyutta.”

∗∗∗

SINIFLARA AYIRDILAR

MEB eliyle eğitimciler ayrıştırılmaya devam ederken yaratılan öğretmenlik tanımları da şu şekilde:

Ücretli öğretmenler: Öğretmen açığı olması durumunda ders ücreti karşılığı sözleşme imzalanarak işe alınan eğitimciler ücretli öğretmen olarak tanımlanıyor. Sigortaları tam yatırılmayan ve asgari ücretin altında çalıştırılan öğretmenler, görev yaptıkları okullara kadrolu veya sözleşmeli öğretmen gelmesi durumunda işten çıkarılma tehdidi ile karşı karşıya. Bayramlarda ve yaz tatillerinde maaş almayan öğretmenlerin kadroya geçiş hakkı bulunmuyor.

Sözleşmeli öğretmenler: KPSS ve mülakat aşamasından geçen ve atandıkları bölgede en az 3 yıl boyunca sözleşmeli olarak çalışan eğitimciler sözleşmeli öğretmen olarak tanımlanıyor. Sözleşme süresi sonunda sözleşmelerinin yenilenmesi idarenin keyfiyetine bağlı.

Özel sektör öğretmenleri: Taban maaş hakkı bulunmayan ve devlette çalışan kadrolu öğretmenlerden düşük maaş alan eğitimcilerin bir kısmının da yaz aylarında ne ücretleri ne de sigortaları yatırılıyor. Özel okullarda sözleşmeli olarak görev yapan öğretmenler, kamudaki meslektaşları ile aynı özlük haklara sahip değil.

Kadrolu öğretmenler: Kamu okullarında memur olarak görev yapan eğitimciler, kadrolu öğretmen olarak tanımlanıyor. Öğretmenlerin ataması, KPSS ve mülakatın ardından gerçekleştiriliyor. Ancak 2022’de Öğretmenlik Meslek Kanunu’na eklenen “öğretmenlikte kariyer basamakları” ile eğitimciler arasında hiyerarşi yaratıldı. Kıdemle değil sınavla “uzman” ve “başöğretmen” unvanı alan eğitimciler bununla birlikte özlük haklarında da ayrıştırıldı.