Eğitimde gericileşmenin kodları...

FERAY AYTEKİN AYDOĞAN Veli-Der (Öğrenci Veli Derneği) Genel Başkanı

Erdoğan, 2012’de AKP Gençlik Kolları Kongresi’nde ;4+4+4 yasası ile ilgili Necip Fazıl’ı referans alarak,’Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin,kininin,kalbinindavacısı bir gençlikten bahsediyorum’ diyerek dindar ve kindar gençlik üzerinden ‘Yeni Türkiye’ inşasının startını verdi.

Yine aynı yıl içerisinde, AKP’li Muğla Milletvekili Ali Boğa, Muğla İHL Mezunları Derneği’nin düzenlediği etkinlikte; ’Artık bütün okulları İmam Hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız’ diyerek 4+4+4 ile gerçekleştirecekleri ‘gerici, piyasacı, cinsiyetçi, milliyetçi’ projeyi açıkça ilan etti.

Peki 4+4+4 yasası çıktığı günden bu yana gericilik boyutunun inşası noktasında AKP iktidarı neler yaptı?

Birçok yerde atılan adımlar
» 4+4+4 yasası çıktığı günden bu yana başta Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) olmak üzere, İHH, TÜRGEV, Önder, Ensar, Kimse Yok Mu, Hayrat, İlim Yayma Cemiyeti ve türevleri üzerinden 'birçok' yurtiçi milli eğitim bakanlığı yaratıldı.

» Sosyal devletin yapması gereken öğrenci yurtları yapımı yetkisi Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınarak MEB-TÜRGEV protokolü ile TÜRGEV’e verildi. Protokole göre tüm masraflar MEB tarafından karşılanmaktadır.( Bilal Erdoğan’ın kontrolünde 18 büyükşehirde öğrenci yurtları açılmıştır. En son yalnızca Suudi Arabistan’dan, TÜRGEV’e 100 milyon TL bağış yapılmıştır.)

» Diyanet ve gerici dernek,vakıf ve yapılanmalarla ‘Değerler Eğitimi Projesi’ adı altında okullarda eğitimci kimliği olmayan kişiler tarafından,ders saatleri içersinde toplantılar,paneller,sempozyumlar düzenlenmekte ve öğrenciler bu ideolojik,propaganda amaçlı etkinliklere katılmak zorunda bırakılmaktadır.

» Tüm bu dernekler okullarda hacca veya umreye gitme gibi ‘ödüllendirme’ler üzerinden kuran okuma, peygamberi anlatan yazılar, şiirler yazma vb. adı altında yarışmaları bizzat il, ilçe milli eğitim müdürlükleri ve okul idareleri üzerinden teşvik edilerek,istedikleri gibi düzenlemektedir.

» ’Okullar Hayat Olsun Projesi’ adı altında Diyanet ve adı geçen gerici dernek ve yapılanmalar okullarda yaz okulu kapsamında bizlerin vergisiyle yapılan okul binaları, derslikleri,her türlü imkanı kullanılarak ideolojik çalışma yürütmektedir.

» ’Kutlu Doğum Haftası Programı’ adı altında 1hafta boyunca yine benzer yapılanmalar tarafından okul binaları içerisinde imamlar getirilerek mevlidler okutulmakta, konferanslar, yarışmalar düzenlenmekte, pilav günleri yapılmaktadır.

» MEB, Diyanet,Eğitim-Bir Sen ve İHH’nın ortaklaşa yürüttüğü ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var-İyilikte Yarışan Sınıflar kampanyası adı altında,okul girişlerinde İHH panoları oluşturularak, sınıflara İHH kumbaraları dağıtılarak,2014-2015 eğitim yılı içersinde çocuklarımızın harçlıklarından 40 milyon TL toplanmış,bu paraların kimlere verildiğine dair meclis soru önergesine dahi hiçbir cevap verilmemiştir.Bu kampanya daha da hız verilerek 2015-2016 yılı içersinde de devam ettirilmiş ve devam ettirilecektir.

» Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın protokolü üzerinden ortaokuldan itibaren,çocukların hafızlık eğitimi alabilmesi için okuldan önce 24 ay,sonra da 30 ay süresince ayrılabilmesine olanak sağlayarak,sonrasında da okulda oluşturulacak bir kurul tarafından bir üst sınıfa geçirilme yetkisi de verilerek eğitim süreci fiilen 4 yıla düşürülmüş, ve ilgili yönetmelik uygulanmaya başlanmıştır.

» Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında ‘Eğitimde İşbirliği Protokolü› imzalanmış, imzalanan protokol kapsamında Diyanet´in tüm yazılı ve görsel yayınları, Eğitim Bilişim Ağı’na (EBA) dahil edilmiştir.Bu protokolle birlikte eğitim müfredatı içeriğinin artık Diyanet tarafından değiştirilmesinin de alt yapısı hazırlanmıştır.

» 7 Nisan 2012’de Kuran Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları yönetmeliği çıkartıldı,MEB’in denetim yetkisine son verildi. Denetim Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi.

» Diyanet İşleri Başkanlığı ile MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen protokolle;4-6 yaş okul öncesi dini kreş uygulaması başlatılmıştır.4-6 Yaş Etkinlikleri adı altında 296 saatlik kurs ile İlahiyat Fakültesi, İlahiyat Meslek Yüksekokulu, İHL mezunu, Hafız veya Kuran okumayı bilen lise mezunlarının bu kurstan sonra dini kreşlerde öğretmen olacağı belirtilmektedir. Şu anda yasal hali sonlandırılmamış ama kamuoyunda tartıştırılmaya başlanan 3+3+3+4 eğitim yasası ile de devlet okullarında okul öncesi eğitimin sonlandırılacağı ve okul öncesi eğitimin bu dini kreşlere ve özel kurumlara verileceği ifade edilmiştir.

Ataması yapılmayan binlerce öğretmenin varken; Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, kadın kuran kursu öğreticileri arasından Halk Eğitim Merkezlerinden okul öncesi eğitim sertifikası alanları ve bu alanda uzman-hangi kritere göre uzman belirsiz- olanların 1 hafta eğitime tabi tutulacağı ve başarılı olan kadın kuran kursu öğreticilerinin kuran kursları öğretim programı okul öncesi öğreticisi olarak atamasının yapılacağı belirtilmiştir.

» MEB ve Diyanet’in ortak projesi “4 gün okul 1 gün cami,Minik Yürekler Kardeşlik Bilincinin Farkında” Mersin ‘den başlamak üzere,ilkokullarda öğrenim gören tüm öğrencilere yönelik, hayata geçirilmiş, projenin amacı, “İslam dinini ilkokul çocuklarına erken yaşlarda keşfettirmek” şeklinde ifade edilmiştir.

» Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet Vakfı’nın uygulamaya geçirdiği yeni proje kapsamında cemaat evlerine benzer olarak öğrenciler için vakıf evleri kurulmaktadır.

Maarif Vakfı’nın getirecekleri
Maarif Vakfı yasası mecliste kabul edildi. Vakfetmek ,kişinin mal veya gelirini kamu yararına sunması,vakıf ise vakfedilenle belirlenen amaca uygun şekilde hizmet sunan organizasyon olarak tanımlanmakta. Vakıflar bir sermaye ile kurulmaz, tek sermayeleri gönüllü bağışlardır. Devlet vakıf kuramaz; yasalarla kendisine verilmiş yükümlülüklerini karar sürecine katılamayacağı ve denetleyemeyeceği başka bir yapıya aktaramaz. Ayrıca vergisinden elde ettiği bütçeden nakit aktaracağı vakıf için 78 milyonun her birinin rızasını almak zorunda. Yasa ne derse desin etik olarak ta yasal olarak ta bu yasa kabul edilemez…

Devletleşen AKP neden sivil bir örgütlenme inşa ediyor? Cevap yasanın içeriğinde…Maarif Vakfı yasası ile şu adımlar atılabilecek:

» Yasa ile yurt dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm eğitim birimleri kapatılacak.Milli Eğitim Bakanlığı dahil Maarif Vakfı dışında hiçbir kurum yurt dışında eğitim kurumu açamayacak.

» Vakfın herhangi bir organında görev alan kişiler yurtdışında görevli müşavirlere tanınan haklardan ve yetkilerden yararlanacak.
» Maliye bakanlığı yurtiçinde ve yurtdışında dilediği taşınmazı bu vakfa bedelsiz olarak devredebilecek.

» Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışındaki tüm mal varlığı bu vakfa devredilecek, vakıf, yurtiçi ve yurtdışında iktisadi işletme veya sermaye şirketi kurabilecek, devralabilecek ve ortak olabilecek.Kuruluş için harcanacak bir milyon lira Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden hemen vakfa aktarılacak

» Yönetimi cumhurbaşkanı (Erdoğan) ve hükümetin (yine Erdoğan’ın) atadığı kişilerden oluşacak. Görevlilerin ücreti de mütevelli heyeti tarafından belirlenecek. Herhangi bir nedenle boşalma olursa boşalan yer heyet tarafından seçilen kişilerle doldurulacak! Bu demektir ki Erdoğan ve hükümeti iktidardan uzaklaşsa bile yönetimine kimse dokunamayacak, değiştiremeyecek; vakıf mali gücünü koruyacak.

Kısacası Maarif Vakfı ile geleceğin yurt içinde Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜRGEV, İHH, Ensar ve türevleri üzerinden gerçekleştirilen 'alternatif gerici eğitim' yapılanmasının yurt dışı ayağı inşa edilmektedir.

Maarif Vakfı fikri, Özal’la birlikte piyasaya açılan Anadolu sermayesinin eğitim ihtiyacını karşılayan Gülen okullarına alternatif olarak ortaya çıktı. Gülen, hitap ettiği sınıf bakımından eğitimde bol miktarda dini kavram da kullanarak liberal okul modelini esas alıyordu. Modelin referansı Batı’ydı ama Maarif yasası sürecini yalnızca Gülen okullarının tasfiyesi olarak görmek meseleye bütünlüklü bakmamak, içeride ve dışarıda AKP hükümetinin ‘Yeni Türkiye’ inşa sürecini görmemek anlamına gelir…
Mesele kamuoyunda tartışıldığı boyutun çok ötesinde. Devletin kurumlarının tamamen tasfiye edilerek, ‘AKP=Devlet’ sürecinin dizaynıdır…

Bizim için aslolan mesele de memleket içi ve memleket dışı bu gerici, milliyetçi, piyasacı ve cinsiyetçi yapılanmaya karşı çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkma noktasında ne yapacağız meselesidir. Çocuklarımızın sessiz çığlıklarına gençler liselerden başlayarak ses oldular ve aslında bu ses, bu çığlık, bu isyan hepimize yapılmış bir çağrıydı.

“Ses ol, ışık ol, yumruk ol. Kurtarıcı bekleme, beklediğin kurtarıcı sensin.”
Bu çağrıya kulak verme sırası bizlerde, hepimizde…