‘Eğitimli değil dindar nesil’
Meral DANYILDIZ
Milyonlarca öğrenci, pandemi döneminde eğitime ulaşmakta büyük zorluk yaşarken İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı, kentteki cami ve Kuran kurslarında din öğretiminin başlayacağını açıkladı. Maşalı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü işbirliğiyle çocukların değişik aktivitelere de katılacağını söyledi. Pandemi boyunca dezavantajlı öğrencileri adeta görmezden gelen Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Telafide Ben de Varım” programı kapsamında başlattığı dini eğitim de bugün başlıyor.
Konuyu BirGün’e değerlendiren Eğitim Sen İzmir 5 No’lu Şube Başkanı Özcan Çetin, eğitimin kamusal bir hak olduğuna dikkat çekerek “Eğitim emekçileri eliyle yürütülür. STK veya başka kurum ve kuruluşlara devredilemez. MEB, eğitimin dinselleştirilmesi sürecini siyasi iktidarın temel hattı olarak hız kesmeksizin yaşama geçiriyor. Protokoller, işbirlikleri, yaz okulu telafi programı adı altında eğitim kurumlarını dini yapılara teslim ediyor. MEB’e bağlı olmasına rağmen Din Öğretimi Genel Müdürlüğü özel bir yapı gibi davranıyor. Dini içerikli çalışmaları tüm okul türlerinde faaliyet gösteriyor” dedi.
EĞİTİME BÜTÇE
Öğrencilerin kamusal, laik ve bilimsel eğitim hakkının ihlal edildiğinin altını çizen Çetin, MEB eliyle açıklanan telafi eğitim programının öğrencilerin yaşamında herhangi bir karşılığı olmadığını aktardı. Başta yoksul ailelerin çocukları olmak üzere, dezavantajlı tüm öğrencilerin tespit edilmesi gerektiğini belirten Çetin, sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Acilen gerekli bütçe ayrılmalı, öğrencilerin ihtiyaçlarının gerçek bilgisine sahip olan öğretmenlerin söz ve karar sürecinin esas olduğu bir program yaşama geçirilmeli. Eğitim kurumlarının tamamını dinselleştirmeyi hedefleyen tüm faaliyetlere bir an önce son verilmeli. Telafi eğitimi sürecinde Kuran eğitimi ya da buna benzer dini bilgilerle ilgili eğitim süreci uygulanması programın içeriğine uygun değil. Dindar nesil yetiştirmeye uygun bir atraksiyon olarak görüyoruz bunu.”