Ellerde telefon, onlarca insan televizyon ekranlarının başında toplanmış hiç kimseden ses çıkmıyor. Sesi yüksek çıkanı susturuyorlar. Heyecandan tırnaklarını yiyenler, ekrana bakamayanlar, endişeli endişeli kalabalık grubun arkasında volta atanlar… Televizyondan bir ses geliyor. “Ahh”lar “Vahh”lar havada uçuşuyor. Volta atanlar koşarak gelip kalabalığa yanaşıyor. “Nooldu lan?” “Abi yedik mi?”


Yedik moruk. Maalesef boku yedik. Güya ben burada futbol mutbol yazacaktım ne bileyim biraz komiklikler, şakalar… Maç izler gibi PPK toplantısı izliyoruz milletçe. 2013’ten sonra bu tarz sahneli futbol izleyiciliği kalmadı ülkemizde maalesef. Ne güzel takılıyorduk yaa hep beraber. Bir aktivite bir eğlence çokça kavga gürültü… Ama yine de seviyorduk. Artık elimizde ne futbol kaldı ne bir eğlence. Milli maç arası da bitti. Pazar günü büyük derbi var. Sokakta, sosyal medyada millet Dolar, Euro konuşuyor. Sonra vay efendim ben futbol yazayım… Ya nereye yazıyon?

Derbi hakemi belli oldu mesela, çok ufak bir azınlık dışında hakemi konuşan yok. Eskiden böyle miydi? Günlerce hakem hakkında yazılır, çizilir, konuşulur maç başlamadan ne kadar da herkesi doğrayacağı kanaatine varılırdı. Bugün Halil Umut Meler’in hükmü 1 saat sürmedi. Döviz bizi doğramış abi hakem doğrasa kaç yazar? Ben Halil Umut Meler olsam azıcık bozulurdum. “Negzel hakkımda atıp tutulacaktı bir ekonomiyi yönetemediniz önümü kesitiniz!” diye hayıflanırdım. “Arkadaşım daha ekonomi yönetilemiyor burada ben maçı yönetsem ne olur?” diye de maç sonrası açıklamamı da hazır ederdim.

Milli takımın durumu ise daha da feci. Dünya Kupası için play-off şansı yakaladılar ama zaten maç gece 11’de başladı millet izleyemedi, akabinde zaten ekonomi bitmiş, ülkemiz batmış kimsenin umurunda değilsin. Katar’a Dünya Kupası izlemeye kaç kişi gidebilecek? Zaten Katar’da kış ortasında Dünya Kupası mı olur? Gerçi ülkece zaten milli takımın turnuvaya katılacaksa da illa ki alengirli bir takım yollardan geçip katılacağından emindik. Ondan yana bir sıkıntı yok. Milli takımımız benim kişisel tarihimde direkt gruptan direkt turnuvaya sanırım 1 defa katıldı. Onda da turnuvanın en başarısız takımı olup döndük. Zaten normalimiz bu yani. O yüzden bu turnuvaya direkt katılma şansı bizim pek ilgimizi çekmiyor. Play-off mücadeleleri belki daha çok izlenir.

Fakat sanırım o tarihlerde de Aralık PPK toplantısı olacak. Yine gümbürtüye gider milli takım. Üstelik futboldan daha zevkli izlemesi ve direkt olarak da hayatımızı etkiliyor. Bir heyecan bir stres Merkez Bankası’nın yetkisiz yetkililerin toplantıyı bitirip açıklama yapmalarını bekliyoruz. Onlar da sanırım saat 14’e kadar beraber oturup çay kurabiye eşliğinde sohbet edip kendilerine verilen kararı açıklıyorlar. 1 tane insan 80 milyon insana eğlence sunuyor aslında. Bunu da az bulmuyorum. Bundan daha büyük bir hizmet olabilir mi memlekete? “Yarın daha mı fakirim yoksa iyice mi fakirim?” heyecanını söyler misiniz hangi futbol maçından elde edebilirsiniz? Yok “gol müydü, ofsayt mıydı, el miydi?” geç hocam bu işleri. Bunlar 20. Yüzyılın eğlencesiydi. Artık en büyük eğlence ne kadar aç kalacağınla ilgili.

O yüzden hafta sonu büyük derbi varmış, yok efendim Dünya Kupası’na gidebilecekmiymişiz falan benim ilgimi çekmiyor. Keşke ekonomiden azıcık anlayan ekonomist olsaydım. En azından tablolara falan bakıp kendimce eğlence yaratırdım. Bilmiyorum, belki de ekonomist olmak da iyi bir fikir değildir. Çünkü mevcut bilimsel verilere ve yapılanlara bakıp kafayı yiyiverirsin Haşmet… Sıradan vatandaş olup “Acaba ne olacak la?” demek belki de daha eğlencelidir.

Şüphesiz en eğlenceli olanı, olanca cahilliğinle bir ülkeyi tek başına yönetip, çıkan neticelere bakıp eğlenmektir. Ben de FM oynarken takımımı saçma sapan diziyorum arada, anlamsız sonuçlar alıyorum falan o hesap… Keşke hepimiz o cahil kadar şanslı olabilsek…