Paul Pourveur'un yarattığı başarılı kurgu, kolay rastlanmayacak karakterlerini konuşturmaktaki ustalığı ve bilimsel birikimi, oyunun temasını besleyen bir harç olarak kullanışıysa oyunun en önemli silahı

Bir otel lobisi, üç adam ve bekleyiş... Aynı mekânda buluşmuş bir bilim insanı, bir otel müşterisi ve bir resepsiyonist; Belçika'da Metropol Otel'de 1927 yılının 28 Ekim'ini 29 Ekim'ine bağlayan gecede bir araya gelirler ve uzun saatlere yayılan sorularla kendi gerçekliklerinin muhakemesinde debelenirken bizi de karmaşık bir gecenin davetlisi yaparlar.

Hollanda'da kültürlerarası bir tiyatro grubu olarak 2001 yılında kurulan Tiyatro Rast'ın Türkiye'de gerçekleştirdiği ikinci projesi olan 'Kuzey Işığı' Fransız Kültür Merkezi'nde seyirciyle buluşmaya devam ediyor.

BEN KİMİM VE BURADA NE YAPIYORUM?
Öncelikle belirtmek gerekir ki hiç de alışıldık bir oyun değil 'Kuzey Yıldızı'. Belçikalı yazar Paul Pourveur'un Türkiye'de ilk defa sahnelenen oyunu kuantum fiziğini temel alarak, gerek dili gerek anlatımı gerekse kurgusuyla zorlu bir seyirlik. Ancak bu zorluk yönetmen ve oyunun çevirmeni Şaban Ol'un sade rejisi, üç usta aktörün (Bülent Emin Yarar, Erdem Akakçe, Koksal Engür) etkili performansları ve oyunun akıcı diliyle başarıyla alt edilmiş.

Otel müşterisi hayatının aşkı ile evlenmek için, bilim insanı devam eden dünyaca ünlü fizik konferansının (5. Solvay Konferansı) sona ermesi için, resepsiyonist ise yaşadığı hayat çelişkilerini zihninden atmak için bulundukları lobide görünürde birbirlerinin dinleyicisiyken aslında salt kendi geç-miş-gelecek ve an'ına gömülmüş karakterler olarak mahkûm oldukları gerçekliklerini yaşarlar. Gece boyunca süren konuşmaları savaş, evrim teorisi, kuantum fiziği, kadın erkek ilişkileri gibi geniş bir yelpazeye yayılırken alanlarının en ünlü bilim insanlarının davetli olduğu Solvay Konferansları'nın etkisi ise Bülent Emin Yarar'ın canlandırdığı bilim insanının karmaşasıyla tüm konuşmaların temel motifini oluşturur.

Üç adamın başlangıçta yanıtını aradıkları sorular nettir. Neyi beklediklerini bilirler. Ancak bekleme süresince birbirlerinin sorularına verdikleri yanıtlar belirsizliği artırır. Her bir soru başka bir soruyla yanıtlanmaya çalışılır. Tüm soruların yanıtı aynı sorunun, insanın en temel sorusunun yanıtına bağlıdır: "Ben kimim ve ne yapıyorum burada?" Ancak sorunun ne zaman, nerede, nasıl sorulduğu önemlidir.

KOLAY RASTLANMAYACAK KARAKTERLER
Basın bülteninden seçtiğimiz bu alıntı oyunun meselesini özetliyor aslında. Birbirinden farklı üç kimlik üzerinden derin bir tartışmaya giren oyun güçlü oyunculuklarla, gayet iyi paslaşan oyuncuların hiç düşürmedikleri temposuyla ilgiyi kaybetmeden kendini izletiyor ve sahne üstünden akıp giden evrensel tartışmalar son derece gündelik bir dille geçiyor seyirciye. Tiyatro Rast'ın kurucuları arasında yer alan Kuzey Işığı'nın yönetmeni Şaban Ol, böyle bir oyunu Türkçeye kazandırarak ve sahneleyerek bildik oyunlara alışmış Türkiyeli seyircinin ezberini bozuyor bir anlamda.

Çok doğru oluşturulmuş kast, şüphesiz oyunun en güçlü silahı olmuş. Her biri sahnede sayısız başarılara imza atmış üç aktörü aynı oyunda buluşturan yapım, her karakteri tüm incelikleriyle sahneye taşıyan, monotonlaşmayan oyunculuklarla; iyi oyunculuklara hasret seyirci için gerçek bir seyirlik oluyor. Yazar Paul Pourveur'un yarattığı başarılı kurgu, kolay rastlanmayacak karakterlerini konuşturmaktaki ustalığı ve bilimsel birikimi, oyunun temasını besleyen bir harç olarak kullanışıysa oyunun bir diğer silahı.

29 KASIM'DA ANKARA'DA
Provaları İstanbul'da yapıldıktan sonra 12-15 Eylül tarihleri arasında Hollanda'da seyirci karşısına çıkan Kuzey Işığı 17 Ekim'den itibaren Fransız Kültür Merkezi Sahnesi'nde seyirciyle buluşmaya devam ediyor. İstanbuldaki son temsillerini bugün ve yarın 20.30'da Fransız Kültür Merkezi'nde verecek olan oyun, 29 Kasım'da Ankara Tiyatro Festivali kapsamında Ankaralı seyircisilerle buluşacak. 'Kuzey Yıldızı'nı tiyatroda farklı anlatımları seven ve alışıldık metinlerden sıkılmış seyircilere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.