Muğla’nın Datça ilçesinde 1998’de 270 yat kapasiteli olarak onaylanan proje revize edilerek devasa bir marina kompleksine dönüştürülmeye çalışılıyor. Bölge halkı projenin Datça’yı yok edeceğini belirtiyor.

‘Ekolojik liman’ Datça’yı yok edecek

AYCAN KARADAĞ

Projenin yatırımını üstlenen Datça Marina Turizm ve Ticaret AŞ şirketi, projenin “ekolojik” olduğu ve bölgedeki yat turizmini canlandıracağını iddia ederken, bölge halkı projenin bölgeye zarar vereceğini belirtiyor. Ayrıca kent merkezinin dibine, halka açık yakın koylardan birine yapılacak marinanın diğer koylara da zarar vereceği aktarıldı.

270 Yat kapasitesi ile onay alan projenin barınma kapasitesi 426+120+100’e çıkarıldı. 1 adet yüzer mendirek, 6 adet yüzer mendirek iskele, 100 ton kapasiteli hareketli vinç ile 4 idare binası 46 odalı otel, restoran, havuz, bar, akaryakıt istasyonu, otopark, yatların bakımı ve onarımı için 120 yat kapasiteli çekek yeri eklendi. Kent merkezinin dibine, halka açık yakın koylardan birine yapılacak marinanın diğer koylara da zarar vereceği belirtiliyor. Projenin çevresel etki değerlendirme(ÇED) ile ilgili İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı 11 Ocak’ta Ankara’da gerçekleşti. Toplantının ardından ÇED raporundaki ve kurum görüşlerindeki eksiklikler nedeniyle İDK çalışmasının durdurulduğu öğrenildi.

YAŞANAN EKOLOJİK KIRIM

Muğla Çevre Platformu Datça Meclisi bir süredir, 30 yıllık yılan hikâyesine dönen projenin sakıncalarını dillendiriyor. Bu hikâyeyi kısaca Aydın Bodur BirGün’e anlattı. Baydur, “Çevresel etki değerlendirme raporunda sorgulanması gereken asıl meselelerin de unutulduğu görülmekte. Bu liman Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Datça için kesinlikle uygun değildir; seçilen yer ve kapasitenin o koy, o deniz, o kıyılara, o göle, mavi bayraklı plaja, dip canlılarına, kısaca oradaki yaşam alanlarına ve türlere vereceği zararlardan özellikle bahsedilmediği, gözlerden saklandığı görülmektedir. Kıyılar herkesin gözü önünde tarumar edilmiş durumda. Topan Ada derler bir kayalık, haritadan silinmiş. Deniz doldurulmuş, kıyılar doldurulmuş. Delice hafriyat yapılmış ve hala da denizi doldurmak için bir taş ocağından belki binlerce kamyonluk dolgu malzemesi taşınacak denize. Datça’nın içinde sırf bu iş için bir taş ocağı işletilecek. Tarım alanları, canlılar, insanlar, su kaynakları tarumar edilmeye devam edilecek. Yaşanan ekolojik bir kırımdır. Çevresi ile birlikte korunması gereken anıt mezarların dibine bir yat limanı yapılmaya çalışılmaktadır. Üstelik bu yat limanı, bir de ekolojik olduğu iddiası ile pazarlanmaktadır” diye konuştu.
Badur sözlerine şunları ekledi: “İDK toplantısında bu limanın Datça için bir yıkım olacağını tüm kurumlara teker teker anlattık. Datçalılar olarak, IDK toplantısı sonrasında yaptığımız basın açıklaması ile bu yıkıma derhal son verilmesi gerektiğini, bu inşaatın kusurdan öte suç oluşturduğunu basın önünde de tekrarladık ve bu inşaata son verilmediği takdirde yeni bir suç oluşturulacağını ve meşru yollardan Datçalıların bu suça, bu ekolojik kırıma karşı koyacağını bir kez daha ilan ettik. Umuyoruz ÇED süreci tümden iptal edilecektir. Meşru yollardan suç duyurusunda bulunmak dâhil bu projeye karşı duracağız.”

MEGA MARİNAYA KARŞIYIM

Datça Belediye Başkanı Abdullah Gürsel Uçar ise, “Yenileme adı altında yat limanı projesinin mega marinaya dönüştürülmesine karşıyım. Datça’nın Yunan adaları ile karşılıklı ticari ilişkileri geliştirecek, gümrük alanın da olan küçük bir yat limanına ihtiyacı vardır. ÇED raporu bilimsel ve Datça’nın doğal yapısını bozmayacak şekilde yeniden düzenlenip onaylanırsa destekleriz. Kapasitenin arttırılmasına karşıyım marinanın içinde yatçıların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak olan bir sistemin Datça ekonomisine katkısı olmayacak” dedi.