Geçen gün emekli kardiyolog ablamla konuşuyordum. “Dolar 10 TL’ye dayandı. Solunum Bird’de, kalp monitörde. Bu tabir agoni hastası için kullanılır” dedi ve ekledi: “Ekonomi fıstık.” Doktor erbabı hep böyle şifreli konuşur. Anlamadığımı anladı. “Geçmiş yıllarda” dedi, “Profesör hocamız bir hastasının durumunu öğrenmek için hastaneye telefon açmış, telefona cevap veren asistan arayanın hoca olduğunu bilmeden ‘Solunum Bird’de, kalp monitörde. Hasta fıstık’ demişti, ekonomideki durum da böyle.” Daha da iyi anlamam bakımından “Bird” diye izah etti “ventilatör cihazıdır ve hastanın nefes alamaması durumunda kullanılır.”


Cahilliğimi belli etmemek için fazlasını sormadım. İnternete baktım, tıbbi jargonda “agoni” ölüm öncesi can çekişme durumuymuş. Bu süreçte solunum, dolaşım ve merkezi (evet merkezi!) sinir sistemlerinde marazi değişiklikler meydana gelirmiş. Agoni evresindeki bir hastanın gözleri tek (evet tek!) noktaya odaklanır, yüz solgunlaşırmış. Solunumun yavaş ve hırıltılı, el ve bacaklarda (bürokraside?) istemsiz hareketler olduğu ve adım adım ölüme giden bu süreç bazen birkaç dakika, bazen günler sürebilirmiş. (Dikkat! Herhangi bir şahıstan değil rejimden söz ediyoruz.) İstemli davranışlar kaybolduğundan idrar, dışkı açığa çıkarmış. (Geçen hafta Kılıçdaroğlu, “Lağım kokusu yine her yeri sardı” cümlesini boşuna kurmamış.) Agoninin sonlarına doğru bu düzensizlikler görülmeyebilir, bilinç açılabilir, canlılık yeniden kazanılmış gibi (“fıstık gibi!”) de olurmuş ki bu bir yanılgıymış, bu son hareketlenme hastanın artık ölüme daha da yakın olduğunun göstergesi ve son canlılık kırıntıları sayılırmış. İşte yandaşlar da hâlâ “ekonomi fıstık!” filan derken bunu kastediyorlardır. Afrika seyahati sırasında diğer ülke cumhurbaşkanlarıyla canlı kahkahalar atarak şakalaşırken çekilen fotoğraflar da tesadüf olmamalı.

DOLAR REKORDAN BİTAP DURUMA DÜŞTÜ

Şimdi söyleyin bakalım, doktor ablamın tespitinden daha kapsamlı bir rejim, ekonomi vesaire tasviri yapılabilir mi?

“Faizi düşürelim, enflasyon düşer” şeklindeki yerli ve milli iktisadi (!) tez doğrultusunda üç TCMB Başkanını ıskartaya çıkardılar, sıra son başkana da gelir mi derken, hoop faizleri beklenenin de altına düşürüverdi ve dolar da rekor kırmaktan bitap düşüverdi. Dolar 10 TL’ye doğru yol alırken, Osman Kavala için devreye 10 Batılı ülke büyükelçisi girmez mi? Hemen “10 büyükelçinin bir an önce istenmeyen adam ilan edilmelerini halledeceksiniz” talimatı verildi. (İstemsiz hareketler?) Yeter ki ihracat artsın kurnazlığıyla TL’ye değer kaybettirirken, ihracat yapmak istediği o ülkelerle ilişkileri kopma noktasına getiren bir pervasızlık nasıl açıklanır? Cevabı yukarıdaki “agoni” tasvirinde yatıyor.

Üstelik “Kara para aklama” nedeniyle Türkiye gri listeye alınınca gündeme gelen yabancı sermaye kaçışı veee… Yıllar sonra TÜSİAD’ın sahne alışı! Agoninin sonlarına doğru canlılık yeniden kazanılmış gibi de olurmuş ki bu bir yanılgıymış demiştim ya, TÜSİAD’daki bu son hareketlenme rejimin ölümünün daha da yakın olduğunun göstergesi ve son canlılık kırıntıları sayılabilir mi? Cenaze levazımatçılığına soyunan bir TÜSİAD!

TÜSİAD belli ki Saraylıların gidici olduğunu fark etmiş. Ayrıca TÜSİAD’ın da desteğini bekleyen bir “muhalefet altılısı” var ve onlara istikamet çizme misyonu da yüklenmiş olabilir. Bu arada sermaye içi çekişmede, bugüne dek TÜSİAD’ın önüne geçmiş olan TOBB ve (İslami) MÜSİAD gibi sermaye örgütlenmelerine karşı “mekânın sahibi geldi” edası da gözden kaçmamalıdır.

TEK ADAM REJİMİNE DESTEK VERDİLER

Bu çekişmenin tarihsel geri planı var. “İstanbul dukalığı” dediğimiz tekelci burjuvazinin TÜSİAD’ı 2 Nisan 1971’de kurulduğunda, ilk kavgasını Anadolu sermayesinin ağırlıkta (ve Necmettin Erbakan’ın başında) olduğu TOBB’a karşı vermişti. 1979 yılında da çarşaf çarşaf gazete ilanlarıyla Ecevit’i istifaya zorlamış, ardından 24 Ocak kararlarını ve 12 Eylül Darbesi’ni ve Özal’ı desteklemişti. Ve nihayet Erdoğan’a desteğiyle memleketin bu hale gelmesindeki ağır vebali unutulmadı.

TÜSİAD’ın son röntgenini de SOL Parti çekti: “TÜSİAD’a üye şirketler AKP döneminde rekor kârlar açıkladı. Tek adam yönetiminin taşları döşenirken de destek verdiler. Grev yasaklarını ve toplumsal muhalefetin sindirilmesini keyifle alkışladıkları bir devri-saadet dönemi yaşadılar.”

Şimdi de demokrasi havarisi kesilmelerinin sebebi konuşuluyor. Size bir sır vereyim mi? Solunum Bird cihazında, cihazın sahibi tekelci burjuvazi fişini çekecek gibi, üstelik ekonominin kalbi de onların monitöründe. Yani? TÜSİAD (yine) fıstık!