Kadir Has Üniversitesi’nin geçen ocak ayında yayımlanan “Türkiye Sosyal Siyasal Eğilimler Araştırması 2018” yılı raporu oldukça çarpıçcı veriler içeriyordu. Rapora göre ilk defa mülteciler “Türkiye’nin en önemli sorunları” arasında sayıldı. Mülteciler, Türkiye’nin en önemli 7 sorunu arasında yüzde 3 oranıyla 6. sırada yer aldı. Hayat pahalılığı, işsizlik, enflasyon, “terör” gibi konu/sorun başlıklarından birinin “mülteciler” olması, […]

Ekonomi kötüleşince mülteciye tepki artıyor

Kadir Has Üniversitesi’nin geçen ocak ayında yayımlanan “Türkiye Sosyal Siyasal Eğilimler Araştırması 2018” yılı raporu oldukça çarpıçcı veriler içeriyordu. Rapora göre ilk defa mülteciler “Türkiye’nin en önemli sorunları” arasında sayıldı. Mülteciler, Türkiye’nin en önemli 7 sorunu arasında yüzde 3 oranıyla 6. sırada yer aldı. Hayat pahalılığı, işsizlik, enflasyon, “terör” gibi konu/sorun başlıklarından birinin “mülteciler” olması, konuyla ilgili çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşu ve akademisyenler için “dikkat çekici” bir anlam ifade ediyor. Aynı araştırmada anket sorularını yanıtlayan neredeyse her iki yurttaştan biri, mültecileri “komşu” olarak kabul ve tercih etmediğini açıkladı.

Sivil Sayfalar isimli internet sitesi bu konu hakkında uzmanlara sordu.

ADI ÜSTÜNDE GEÇİCİ

“Hepimiz Göçmeniz-Irkçılığa Hayır” kampanyasının aktivistlerinden Ozan Tekin, raporla ilgili şu değerlendirmede bulundu: Türkiye 4 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Buna kıyasla düşmanlık düşük bir oranda. Tüm saldırılara ve hedef göstermelere rağmen tabanda mültecilerle ilgili sağduyu korundu. Tabii bu, sorunun büyüklüğünü görmemize engel olmamalı. Mülteciler değil, ancak mültecilere yönelik uygulanan politikaların sorunlu. Hükümetin buna yönelik ürettiği çözümler ise kalıcı olmaktan son derece uzak ve yetersiz. ‘Geçici koruma statüsü’ denen şey, tüm eksikleriyle birlikte, adı üstünde ‘geçici’ olmak zorunda. Dileyen Suriyelilerin kalacağı ve Türkiye toplumuna entegre olabileceği kanallar açılmalı. Bunun için en acil sorun, tüm sığınmacılar için ‘mülteci’ statüsünün tanınması.

Beraberce Derneği Başkanı Ayşe Öktem ise şöyle konuştu: En önemli sorunumuz ‘mülteciler’ değil, göç. Zaten, mülteci değil, göçmen demeyi tercih ediyorum. Mülteciler, çoktan mülteci olmaktan çıktı. İnsan bir göçün başında mülteci olur. Gelenler artık göçmen oldu. Büyük bir kısmı kalacak. Bütün farklılıklarıyla kalacaklar ve tabii kalmaları bu toplumu değiştirecek. Yarının Türkiyesi daha renkli olacak, daha çok kültürü, daha çok dili, daha çok dini barındıracak. Daha dinamik olacak herhalde. Bu durum, statükoyu seven, kendi rahatlığını sevenler için, değişmek istemeyenler için bir sorun tabii.

Hizmetler sekteye uğrayabilir

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Şenol Sert ise şu değerlendirmede bulundu: Dünyanın başka bir seçimle yönetilen ülkesinde 3.5 milyon farklı milletten insanı ülkeye soksanız, bunun seçimlere bir etkisi olurdu; hükümet partisinin oylarının düşmesi, aşırı sağ partilerin yükselişi gibi. Türkiye’de böyle bir etki olmadı. Genelde insanların konuya sağduyulu bir şekilde yaklaştıklarını gördük. Ancak ekonomi iyiye gitmiyor. Ekonominin kötü gidişatı hizmetler konusunda (sağlık, eğitim, sosyal yardımlar vs.) sektelere yol açtıkça, halkın mülteciler ve diğer yabancılara tepkisi de artacaktır diye düşünüyorum.