Enflasyon çıtası zirvede olanlar arasında yer alan bir ülke olmanın haklı gururu içinde kıvranıyoruz. Marketlerde yeni bir elemana yer açıldı. Elinde bir markalama cihazı ile devamlı olarak etiket yapıştırıyor.

Fiyatlar saat bazında arttığı için bazen günde iki-üç kere etiketleri değiştiriyorlar. Böylece istihdam alanında üstün başarılar elde ediliyor. Her markete bir etiket elemanı, bin markete bin yeni çalışan demek. Bu da sadece ülkemize özgü teorinin hayata geçmesidir:

-Krizi fırsata çevirmek a-han da budur!

Tabii tek kriz-fırsat ilişki başarısı market rafları arasında dolaşan gençlerden ibaret değildir.

Başka başarılar da vardır. Mesela Türk Hava Yollarının (THY) 29 Mart 2022’de yapılan Olağan Genel Kurulu’nda yönetim kurulu üyelerinin “huzur hakkı” 25 bin liraya yükseltildi. Gayet güzel bir yükseliş bu. Maksat huzursuzluk çıkmasın!

THY sadece vermiyor, alıyor da… Kurumun 91 milyon dolar alacağı var. Ama normal bir alacak değil, “şüpheli” alacak!

Nakit olarak da alınabilir, altın kol saati hareketiyle de… İlk izlenimler ikincisinin daha güçlü bir ihtimal olduğunu hissettiriyor. Genel kurulda “şüpheli alacaklar 91 milyon dolara yükselmiş bulunuyor, bunun için ne yapılıyor?” sorusuna Genel Başkan Yardımcısı Murat Şeker, alabildiğine açık bir cevap verdi:

-THY ülkemizin göz bebeğidir!

Demek ki durum çok kötü değil. Eğer “bayrak inmez-ezan susmaz” tadında bir cevap verseydi, o zaman 91 milyon dolar alacağın üzerine bir bardak soğuk su için anlamı çıkabilirdi!

Kamu kuruluşlarının yönetim kurullarına yer alan iktidarın yakınları eskimiş siyasetçiler, eşler dostlar da ikişer-üçer maaş alarak ekonomik krizle mücadele ediyorlar.

Bu durumu günümüz iktidarına bağlamak ülke geçmişindeki sağcı partilere karşı haksızlık olur. Bütün sağcı partilerin iktidar dönemlerindeki temel reflekslerini, yedi defa başbakan bir defa da cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel şu veciz cümleyle izah etmişti:

-Aç ve açıkta kalan bizden değildir!

İşbaşındaki iktidar, eskilerin “yağma Hasan’ın böreği” şeklinde tabir ettikleri bütçe yönetimi imkânlarını gayet açık ve net biçimde harmanlıyor. Samanlar rüzgâr eşliğinde uzaklara savrulurken, değerli taneler hep aynı yere düşüyor:

-İktidar ağacının dibine!

Medyanın yüzde 95’ini himayesine alarak halkı güllük gülistanlık bir memlekette yaşadığına ikna etmek için var gücüyle çalışıyorlar.

En alttakileri de unutmayan birimleri var. Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, bir buçuk metre karşısında dayak yiyen canlı yayın teknikerini görememişti. Ama yönettiği şehirde insanların kuru ekmeğe muhtaç olduğunu hemencecik fark ederek yardım elini cömertçe uzattı:

“İndirimli Ekmek Kuponu!”

Halk fırınlara gidiyor ekmeklerini alıyor. Normal fiyatından tam 1 lira eksik ödüyor. Yönetime gelişinin 20. yılında olan bir iktidar daha ne yapabilir ki?

Enflasyonu her yıl “yaz aylarından itibaren” düşürme müjdesi veren iktidar, yaz geldiğinde de “bu kış mutlaka düşecek” deme tutarlılığıyla dere tepe dümdüz gidiyor.

O cenaha bakarak şöyle denilebilir:

-Ekonomi tıkırında!