Ekonomide 10 yaman çelişki

‘’Bu ne yaman çelişki !’’ deyip sevgili Ahmet Kaya’yı anarak başlayalım. Yaşam, zaten çelişkiler yumağı değil mi ? Kapitalizmin bizzat kendisi, başta ‘’emek-sermaye ‘’, çelişkiler üzerinden yükselmiyor mu ? şeklinde çeşitlemelerle sürdürebiliriz… Ne var ki içinden geçtiğimiz kriz döneminde sanki alışagelmişin de ötesinde bir dolu çelişkiyle karşılaşıyoruz. İlk akla gelen 10 çelişkiyi sıralayalım isterseniz

  1. ‘’Solcular her 3 krizin 5’ini bilir" diye iğneler piyasacılar. Kendi hesabıma bir soruşturmaya ‘’2018’de ‘stagflasyon’ yani enflasyon ve durgunluk birlikte yaşanacak şeklinde cevap verdiğimi hatırlatabilirim (cumhuriyet …) Gelgelelim şirketlerin birbiri ardından kapanması, işsizliğin artması, yurttaşların satın alım gücünün düşmesi karşısında öngörülerinin gerçekleşmesi insani bir çelişki yaşatıyor ister istemez.
  2. Mc Kinsey’le yapılan anlaşmanın iptaliyle su yüzüne çıkan ‘’içeriyle-dışarıyı‘’ bağdaştırma çelişkisi : AKP ilk dönemlerinde ‘’AB çıpası, serbest piyasa ekonomisi, Kopenhag kriterleri‘’ gibi söylemlerle pekala büyük sermaye dahil iç kamuoyuyla uluslararası çevrelerin nabzını aynı anda tutabiliyordu. Bugün ise ‘’dış güçlere karşı‘’ ‘’ yerlilik- millilik’’ şablonuyla motive ettiği kitlelerin hassasiyetleri’ ile; finans kapitale dostluk mesajı niteliğinde bir Amerikalı danışmanlık şirketiyle iş tutmayı bile beceremedi.
  3. Başta Hazine ve Maliye Bakanı, ekonomiyi yönetenler sürekli ‘’sıkı para – sıkı maliye’’ politikalarından dem vuruyor. Halbuki, ‘’ekonomi 101’’ kitapları dahi kriz dönemlerinde durgunluk karşısında faizleri aşağı çekerek ve bütçeyi rahatlatarak çıkış aranması gerektiğini söyler. Nitekim gazdan ayaklarını çabuk çekseler de başta ABD , 2008 küresel Krizi sırasında bu stratejiyi izlemiştir. Ancak Türkiye dış kaynağa aşırı bağımlı bir ülke olmanın ‘’çelişkisini’’ yaşadığı için, ekonomik büyümeyi boğmak pahasına ‘’sıkı’’ politikalar uygulamaktan başka çare bulamıyor.
  4. Krizi basit indirgemecilikle yorumlamaya eğilimli ‘’muhalif’’ çevrelerin çelişkisi… Bir yanda AKP zihniyetine fazla dokunmayıp, yaşananı ‘’ kapitalizmin doğasına, düşen kar oranlarına, sermayenin taleplerine bağlayan “Ortodoks sol’’ anlayış ; öte yanda, saray rejiminin keyfi uygulamalarını , kurumların çöküşünü yandaş müteahhitleri vb. ‘’ öne çıkartıp , ‘’ Kemal Derviş döneminin “ , hatta Ali Babacan , Mehmet Şimşek gibi ‘’işin ehli” teknisyenlerin nostaljisini yaşayan, fark etmeden ‘’neoliberal saflara‘’ savrulan kesimler.
  5. Sorunları faiz lobisine ihale edip, ‘’ faiz enflasyonun nedenidir ‘’ tezini diline dolayarak, bütçedeki faiz ödemelerinin 57 milyar TL’den 171 milyar TL’ye sıçramasını öngörenlerin , OECD ülkelerinin en yüksek faiz veren ülkesi sıfatını Türkiye’ye reva görenlerin kendi ‘’ iç çelişkisi‘’.
  6. Sürekli IMF’ye atıp tutup ; onların Nisan 2019 Türkiye raporunda önerdiği, ‘’ kıdem tazminatı hakkının iğdiş edilmesi , işsizlik sigortası fonuna el atılması , ücretlere enflasyonun altında artış getirilmesi ‘’ programını bir bir hayata geçirme; ‘’emek sermaye ‘’ eksenine gelince IMF’yi kıble kabul etme çelişkisi.
  7. Bir yandan “ konkordato sayısı 356 şirketle sınırlı, yaygın değil” diye iddia ederken, öte yandan konkordato ile ilgili yasal düzenlemeyi meclise getirmeye hazırlananların ‘’eylem-söylem’’ çelişkisi.
  8. Bütçede 60 milyar TL’si harcama kısıntısı, 16 milyar TL gelir artışı öngördükten sonra aniden, ‘’otomotivde , beyaz eşyada ,mobilyada ,konutta’’ KDV-ÖTV indirimine gitme ‘’çelişkisi ‘’. Söz konusu bu uygulamanın 2018’in son iki ayında suni olarak enflasyonu aşağı çekeceğini, büyümeyi kıpırdatacağını sezip işlerine geldiği için gerçeği göz ardı eden piyasa çevrelerinin ‘’çelişkisi’’.
  9. Piyasa ekonomisi söyleminde ısrar edip, marketlere zaptiye salarak, ‘’vurguncuyu , fırsatçıyı , istifçiyi’’ enselemeye çalışarak zoraki biçimde enflasyonu düşürmeye çalışmanın ‘’çelişkisi’’.
  10. Geçen hafta Hazine 1,5 milyar avro borçlandığı ve öngörülenden 0,9 milyar dolarlık daha fazla tahvil sattığı için, ihaleleri iptal edip, kamu bankaları marifetiyle faizleri zorlamalı bir biçimde aşağı çekti. Bazı piyasa yapıcı bankalar da, ‘’ kerhen’’ düşük faizden tahvil almak zorunda kaldı. Ancak önümüzdeki aylarda bankalar muhtemelen aynı tuzağa düşmeyecek ,’’kısa günün karı – uzun vadenin sıçrayan maliyeti‘’ çelişkisi yaşanacak.