Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı, Türkiye gerçeklerinden uzakta, gerçekleşmesi olanaksız, her şey tozpembe gitse dahi ülkenin kronik işsizlik sorununu çözme umudu taşımayan bir rakam yığınından ibaret.

Ekonomik fanteziler yine yeniden!


Bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ağzından ekonomimizin ne kadar “şahane” bir performans gösterdiğini duyduk. Evet, ekonomi cephesinde başarı üzerine başarı kazanılıyor. Gelgelelim geçen sene yüzde 2,3 tahmin edilen büyümenin ancak yüzde 0.5 gerçekleşeceği itiraf ediliyor; bütçe açığının öngörülen GSMH’nin yüzde 1,8’inden yüzde 2,9’una sıçradığı kabulleniliyor; işsizliğin yüzde 12,1 hedeflenirken yüzde 12,9’a yükseldiği gerçeğinden kaçılamıyor (Bu arada bırakın geleceği, 2019’a ilişkin rakamları dahi gerçekçi bulmadığımızı ekleyelim).

Evet, Albayrak eskiden Orta Vadeli Program diye ifade edilen, 2020-22 dönemini kapsayan Yeni Ekonomik Programı’nı açıkladı. Öncelikle kısır ekonomik büyümenin faturasını yinelenen İBB seçimine çıkardı; bir de bunun sorumlusunu ismen açıklasa daha çok sevinirdik. Kredilerin kamu bankaları zorlanarak şişirildiğini, özel bankaların tüm çabalara karşın bu mecraya sokulamadığını da gizlemedi.

VAATLER VAATLER

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonomide gelecek üç yılın yol haritası niteliği taşıyan ‘Yeni Ekonomi Programı’nı açıkladı. Bu yılki programın ana temasını ‘Değişim Başlıyor’ olarak açıklayan Albayrak, yılı yüzde 12 enflasyon ve yüzde 0,5 büyüme ile kapatmayı hedeflediklerini kaydetti. YEP’in ilk yılını tamamladıklarını ve bir yıllık performansın sonunda programı revize ederek ikinci yılın başlangıç vuruşunu yaptıklarını söyleyen Albayrak, 2019-2020 yıllarını “dengelenme dönemi” olarak adlandırdıklarını anımsattı.

ÜÇ YIL İÇİN BÜYÜME HEDEFİ YÜZDE 5

2020 büyüme hedefinin yüzde 5 olarak konulacağını zaten ekonominin maestrosu RTE önceden müjdelemişti. Geçen 2018 YEP’inde 2020 için yüzde 3,5 büyüme tahmini yapılmış, işler 2019’da yolunda gitmemişken, nasıl bir anda 2020’de büyüme yüzde 5’e zıplayacak, biri anlatsa seviniriz! Hem de bu performans büyüme tahminleri sürekli aşağı çekilen bir küresel ekonomik konjonktürde gerçekleşecek, bunun mantıklı bir açıklamasını bulmak zor. Diyelim yüzde 5 büyüme gerçekleşti; aynı anda enflasyonun düştüğü, bütçe açığının yüzde 2,9 gibi makul düzeyde seyrettiği, cari açığın sadece yüzde 1,2 ile sınırlı kaldığı bir ortam nasıl yakalanacak? En azından böyle bir tablonun Türkiye ekonomi tarihinde karşılığı bulunmuyor.

Üstelik büyüme 2020-22 aralığında her üç yılda da sektirmeden yüzde 5 olarak gerçekleşecek. Buna karşın enflasyon 2020’de yüzde 8,5, 2021’de yüzde 6, 2020’de yüzde 4,9 olmak üzere sürekli gerileyecek. İç talebin canlı kaldığı, tüketimin güçlü seyrettiği böyle bir büyüme senaryosunda ancak çok ciddi üretkenlik artışları ve maliyet düşürücü atılımlarla böyle bir enflasyon tablosu ortaya çıkabilir ki bunun da hiçbir belirtisi yok.

CARİ AÇIK BEKLENTİSİ İMKANSIZ HAYAL

Aynı değerlendirmeleri cari denge için de yapabiliriz. Çünkü GSMH’ye oranla 2020’de yüzde 1,2, 2012’de yüzde 0,8 bir cari açık öngörülürken, 2022’de 0’a dayanan bir beklenti söz konusu. İthalatı artırmadan yüzde 5’lik büyüme beklentisi hayal olduğuna göre, ihracatta ve turizmde bir patlama gerçekleşmeksizin bu beklentiler de imkânsız hayal gibi görünüyor.

Merkezi yönetim bütçe açıkları da 2020’de GSYH’nin yüzde 2,9’u, 2021’de yüzde 2,5’i, 2022’de yüzde 2,6’sı olarak YEP’e konulmuş. Geçen yıl 2018’deki kur şoku nedeniyle, rezervleri TL cinsinden değerlenen TCMB büyük bir kâr elde etmiş, bu kârlar Hazine’ye aktarıldıktan sonra yedek akçelere de el konulmuştu. Ama artık deniz bitti. 2019’da Merkez Bankası böyle bir kâr elde edemeyecek, dolayısıyla da bütçeye buradan önemli bir destek gelemeyecek. O nedenle bütçe açıklarının da bu düzeylerde tutulması akla yatmıyor.

AKP REJİMİNİN İŞSİZLİK GİBİ BİR DERDİ YOK

İşsizlikte 2019 tahmini yüzde 12,9’un tutturulması, önümüzdeki aylarda ciddi bir düşüş eğiliminin görülmesiyle mümkün. Şu ana kadarki eğilimlerden yüzde 14’ün altı bir işsizlik oranı tutturulacak gibi görünmüyor. İşsizliğin 2020’de yüzde 11,8, 2021’de yüzde 10,6, 2022’de yüzde 9,8 oranında seyredeceği düşünülüyor. Art arda yüzde 5 büyüme gibi “olağanüstü” bir performansın gerçekleşmesi koşuluyla dahi işsizlik yüzde 10’un ancak iki parmak altına inebilecek. Demek ki AKP rejiminin işsizlik sorununu çözmek gibi bir niyeti, umudu ve beklentisi bulunmuyor!

Özetle Hazine ve Maliye Bakanı’nın sunumu, Türkiye gerçeklerinden uzakta, gerçekleşmesi olanaklı bulunmayan, her şey tozpembe gitse dahi ülkenin kronik işsizlik sorununu çözme umudu taşımayan bir rakam yığınından ibaret görünüyor.

FAİZ GİDERLERİNDE YÜZDE 71 ARTIŞ!

hBerat Albayrak “orta gelir tuzağından kurtulmayı” hedeflediklerini ilan ediyor. Dünya Bankası’na göre orta gelir tuzağı kişi başına gelirin 10-12 bin dolar aralığına sıkışması. Müjdeler olsun! Tabloya göre kişi başına geliri 9 bin dolara indirerek Berat bizi tuzaktan kurtarmış! 2020 dolar kuru 6 TL tahmin edilmiş. Enflasyon yüzde 8,5 gerçekleşse dahi bu TL’nin değerleneceği anlamı taşıyor. Peki o zaman ihracat nasıl artacak? Cari açık nasıl 9.6 milyar dolar olacak? İşte orası muamma. En anlamadığım nokta da şu: RTE faize karşı, çok şükür faizler de düşüyor. Peki Berat’ın açıkladığı şu tabloda faiz giderleri neden 3 yılda 73.3 milyar TL artarak 2022’de 176.4 milyar TL’ye yükseliyor? Bu yüzde 71’lik bir sıçrama anlamına geliyor!